33- TAMAM MI DEVAM MI?

53 21 12
                                    

Emel nereye gidiyoruz sorusunun cevabını aldığında, varış yerinin mutluluğunu yaşamadan yeni bir tehlikenin içinde olduğunu öğrenmişti.
Özgürlüğünün bir kez daha avuçlarına konmadan uçup gitme ihtimali bir yana, yaşadıklarından daha korkunç günler geçirme olasılığıda vardı.

Üstelik fark ettirmemeye çalışsa da, Kerim'in kendini sıktığı için kızaran yüzü ve gerilen bedeninden, bu olasılığa hiç uzak olmadığını görebiliyordu.

Kerim sabır dilenir gibi parmaklarını saçlarının içinden gezdirip "Çok vakit kaybettik, gitmeliyiz" derken saç tellerini çekiştiriyor oluşu ile de durumun ne kadar ciddi olduğunu belli ediyordu.

Sözlerini bitirip bitirmez arkasını dönerek karşı taraftaki çalılıklara yönelen adamı, Emel olduğu yerden izlerken, kaçmaya çalışmayı bir an düşünse de bu saçma fikri aklından hemen sildi.

Bulunduğu ıssız yerde kaybolma olasılığı, patikadan inmiş olsalar da hala çok yüksek bir ihtimaldi.
Üstelik zaten zor zapt edildiği belli olan kişiliğin işini, Kerim'in sinirlenmesini sağlayarak kolaylaştırabilirdi.

Bu düşünceler içerisinde Emel sessizce olacakları beklerken, Kerim çalılıkların altına sakladığı iki aracı ortaya çıkardı.
Islah evinden çıktıktan sonra kulübeye gelebilmek için, babasının çok sevdiği Mercedes'ini satıp aldığı arazi aracına veda edercesine bir bakış atıp, diğer araca yöneldi.

Emel ise buraya getirilirken kullanılan aracını, aylar sonra görmüş olmanın özlemi ile dolu dolu gözler ile bakıyordu. Gerçekten süreç geri mi işliyor diye düşünürken, Kerim'in kapıları açtığını belli eden ses ile kendine gelip araca bindi.

Emel, babasının hediye ettiği direksiyon kılıfını, annesinin dikiz aynasına astığı cevşen'i, arkadaşının arka camın köşesine yapıştırdığı nazar boncuklu çıkartmalara bakıp anılarını yad ederken, Kerim ise çoktan yola koyulmuştu.

Yaklaşık yarım saat süren sarsıntılı bir yolculuktan sonra nihayet asfalt yola çıktıklarındaysa, Emel gerçekten medeniyete doğru yol altıklarını görmenin sevincini yaşıyordu.
Lakin geldikleri süre zarfında, Kerim'in sesiz iniltilerini ve sıktığı dişlerinden çıkan gıcırtıları dinlemiş olması, sevincinin küçük bir tebessümden ileri gitmemesine sebebiyet veriyordu.

Aracın içini dolduran gerginlik nedeni ile her geçen saniye saatlerle ölçülürken, uzun geçen yolculuğun çoğunu sessizce kat ettiler.
Ta ki araç birkaç metre yalpalayıp ani bir firenle durana kadar.

Emel camdan fırlamasına engel olan emniyet kemeri sayesinde sadece sarsılmış olsa da, yanında hırıltılı soluklar alan adamın, değişmiş olma ihtimalinden dolayı bir süre cesaret edip elleri ile tutunduğu ön panelden doğrulamadı.

Kerim'in bir şeyler mırıldandığını duyarak diklendiğinde ise karşısında, parmak boğumları bembeyaz olmuş, acı ile kasılan bir beden buldu.

Emel karşılaştığı görüntüden birkaç saniye ne denildiğini idrak edemezken, Kerim sıktığı dişlerine engel olamasa da, daha net duyulmayı umarak "Yer değiştirmemiz lazım" diye zorunlu gerekliliği dile getirdi.

Durumun vahametini algılaması uzun sürmeyince de, Emel arabadan inip şoför tarafına geçti.
Kerim'in diğer koltuktaki yerini çoktan almış olduğunu gördüğündeyse, hızla yerini alıp kalan yolu da sorunsuz aşmayı dileyerek gaza yüklendi.

Lakin yan koltukta kıvranan Kerim'in varlığı gerilmesine neden olup, titreyen bedeni yüzünden aracı zapt etmekte zorluk çekmeye başlayınca, bir süre sonra hızını azaltmak zorunda kaldı.
Üstelik üzerine her an birisinin atlama ihtimaline karşı sürekli yanındaki adama bakıp duruyor, gördükleri ile de korkusu şahlanıyordu.

İKİZ KARDEŞİMWhere stories live. Discover now