2. Bölüm - Gerçek Sevgi

23 3 5
                                    

Buradaydı. 

Kalabalık bizden uzaklaştığı için dünyanın geri kalanı da hafızamdan silinmiş, onun uzayı andıran derin gözleri kalmıştı bana. Kolumu kavrayıp beni çekti ve yan tarafımızdaki sokak arasına girdik. Seslerden ve bakışlardan tamamen izole olduğumuzda bedenini bir kez daha bana çevirdi. 
Şimdi gözlerinde görmeyi beklediğim özlem, rahatlama ve daha bir sürü duygu ışıldıyordu. "Buradasın." dedim emin olmak ister gibi. Elimi uzatıp biraz uzamış sakallarına bastırdığımda yanağını elime bırakıp gözlerini kapattı. "Buradayım." dedi kısık sesle. Bu, anın gerçekliğine inanmama ve tarifi imkânsız duygularla dolmama yetmişti. Uzanıp kollarımı boynuna doladığım anda kolları belimi sardı ve beni göğsüne hapsetmek ister gibi iyice yakınına çekti. Parmak uçlarımda yükselerek bedenimi tamamen ona yapıştırdım ve gözyaşlarının yanaklarımdan süzülmesine izin verdim. "Buradayım, sevgilim." dedi ve şakağıma minik bir öpücük bırakmak için hafifçe geri çekildi. "Sana geri dönmenin yolunu mutlaka bulurum." dedi beni  darmadağın eden, sıcak bir sesle. Gözlerindeki ışıltı o anda ettiği yemini simgeler gibi göz alıcıydı. "En karanlık zamanlarda bile." 

En karanlık zamanlarda bile...

Bundan daha mucizevi, daha özel bir söz olabilir miydi ki?

Bana tekrar uzanmasına izin vermeden ellerimi yanaklarına yasladım ve alnını alnıma bastırmasına izin verdim. Hıçkırıklar bedenimi ele geçirdiği için soluğumu toparlamakta güçlük çekiyordum, yine de, "Nasıl?" diye gevelemeyi başarabildim. 

"Sana bir söz vermiştim." dedi kararlılıkla. Aynı duygu, siyah gözlerinde de varlığını ilan etmişti. Çenesini hafifçe eğerken eli çenemi kavradı ve ona bakmamı sağladı. Gözlerimin dolmasına, ağlamama dayanamıyormuş gibi bir ifade belirmişti yüzünde; çenemden süzülen birkaç damla yaşı sildi hemen. "O gün, seni göl kenarında bulduğumda. Yanında olacağıma söz verdim, Les. Eğer acı çekeceksen de, yalnız olmayacaksın. Seni nerede olursan ol, bulurum." 

Kelimeleri; göğü kaplayan tüm yıldızlardan daha parlak, en büyük yıldızdan çok daha sıcaktı. Uzanıp dudaklarına kısa bir öpücük bırakmak istesem de sırtımı bulan eli beni sabit tutmuş ve hemen geri çekilmeme müsaade etmemişti.

"Lessi?"

Duyduğum bir diğer tanıdık sesle, şok içinde Alex'ten uzaklaştığımda kocamın dudaklarında muzip bir gülümseme belirmişti. Ona, "Bu olamaz," der gibi baktım ve hızla arkama döndüm. Nova, yüzünde pasparlak bir gülümsemeyle kollarını iki yana açmış bana bakıyordu. Ve hemen arkasında aynı bilmiş sırıtmayla dikilen Irvin  duruyordu. "Siz..." Başımı iki yana salladım ve onlara doğru sarsak birkaç adım attım. "İnanamıyorum. Hepiniz gelmişsiniz."

"Tabii ki geldik." Nova, ben ona yaklaşmakta başarılı olamayınca aramızdaki mesafeyi kapatıp beni hızla kollarına almıştı. "Peşine takılacağımı söylememiştim." 

"Aslında..." diyerek ona itiraz edecektim ki, "Söylemedim mi? Şimdi söylemiş oldum o zaman." diyerek beni güldürmüştü. Irvin arkadan yaklaşıp ikimize birden sarıldığında gözyaşlarıyla çevrili gülümsemeler oluşmuştu yüzümüzde. İçimden şükrederken, olabilecek her türlü teşekkürü Tanrı'ya iletirken gözlerimi açmakta ile zorlanıyordum. Göğsümün ortasında yer etmiş ağırlığın yerinde şimdi tüy kadar hafif bir boşluk vardı ve ilk defa çaresiz değil de yeterli hissettiriyordu. "İyi olmana çok sevindim." diye fısıldadı Irvin. "Orada olanları gördük. Toparlanmış olmanı umuyordum." Gözleri, iyi olduğuma emin olmak ister gibi dikkatle gezindi yüzünde. Onu rahatlatmak için büyük bir arzu duyuyordum çünkü sahiden iyiydim. Hatta bundan ötesi çok nadir hissedilebilirdi. 

GÖLGELERİN KRALLIĞI 2 - TILSIMWhere stories live. Discover now