7. Bölüm - En Karanlık Zamanlarda Bile

12 3 50
                                    

"Biraz dinlensek ve bu konuşmayı sonra yapsak harika olur."

"Tabii ki, yukarıdaki tüm odalar müsait ve temiz. Yerleşebilirsiniz."

Irvin, duyduğu bu cümleyle beraber zar zor hâkim olduğu sinirini daha fazla yatıştıramamış ve güzel gülümsemesini herkesle sakınmadan paylaşan genç kadının bileğini tuttuğu gibi yukarı çıkmaya başlamıştı. Nova'nın şaşkınlıktan kaskatı kesildiği, zorla hareket ettirdiği ayaklarından belliydi. Sonunda az da olsa kendine geldiğinde debelenip elini Irvin'den kurtarmaya çalışmaya başlamıştı. Nafile! Genç adam, kimin ne düşüneceğini zerre kadar umursamıyordu çünkü kendini daha fazla tutması mümkün değildi.
Yukarı katta, karşılarına çıkan ilk odaya girip kapıyı kapattığında Nova da bu fırsattan istifade kolunu ondan kurtarmıştı. "Sen kafayı mı yedin?" diye bağırarak ondan birkaç adım uzaklaştı.

Irvin'den böyle bir hareketi asla beklemediğini söyleyemezdi. Birlikte büyüdüğü bu adamın Alexander'a aslında ne kadar benzediğini iyi biliyordu, bu iki deli her an her şeyi yapabilirlerdi.
Ancak yine de bu yaptığını haklı çıkarmıyordu. "Herkesin içinde beni küçük düşürdün, Irvin! Derdin ne senin? Neden son birkaç gündür böylesin?" derken ne öfkesine ne de yüksek sesine hâkim olabiliyordu. Elleriyle onu işaret ederken genç adamın ifadesiz gözlerle onu izlediğini fark etti ve duraksadı. Nova'nın da kafayı yemesine ramak kalmıştı.
Saçlarını şöyle bir savurup derin bir nefes aldı. "Bak, Irvin," dedi. Sinirden resmen sesi titriyordu. "Benimle bir derdin var belli ki. Ama bana anlatmazsan bunu çözemeyiz. Anlıyor musun?"
Irvin sonunda derin bir nefes alıp, "Nasıl yapabiliyorsun bunu?" diye sordu, genç kadın bu soru karşısında şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırmıştı. Neyi nasıl yapabiliyordu?
Bu soruyu sesli sormuş gibi, Irvin bir anda ona doğru bir adım attı. "Benden sakındığım o gülümsemeyi karşılaştığın herkese gösterebiliyorsun. Ben senin elini tutmaya çekinirken sen herkese içinden geldiği gibi sarılıyorsun. Bu..." Devam etmeye cesareti kalmamış gibi sustuğunda aralarında daha büyük bir sessizlik oluşmuştu. Nova, kalbinin kulaklarında attığını hissediyordu. Aklından geçen ve onu bazı şeyler düşünmeye iten bir his vardı ancak anlamsızdı. Irvin... Olamazdı ki. Bu hiç mantıklı değildi.

"Ne demek istiyorsun?" diye sordu sonunda, bu sessizliğin biraz daha uzamasına katlanamazdı. "Açık açık söyle."

"Peki." diyen Irvin elini saçlarından geçirip derin bir nefes almıştı. "Söyleyeyim."
Bir anda aralarındaki mesafeyi neredeyse kapattığında Nova titrek bir nefes aldı. "Ne yapıyorsun?" diye fısıldadı zorlukla. Dengesiz ve gizemli tavırları onun da dengesini alt üst ediyordu.
Irvin yüzüne düşen bir saç tutamını nazikçe geri çekerken Nova,  kalbinin deli gibi attığını hissediyordu. Ne yapıyordu bu adam?
Irvin, gözlerini onun yüzünde gezdirirken ilk defa kırılgan göründüğünü düşündü Nova. Yeşilin çok güzel bir tonundaki gözlerinde içini sıcacık yapan ışıltılar kol geziyordu. "Yabancısı olduğum hislerle uğraşıyorum demek isterdim," diyen Irvin sessizce güldüğünde Nova dudaklarının kıvrılmak için zorlandığını hissediyordu ama kendini tuttu.
"Ama diyemiyorum, Nova çünkü ben siyah güllerin arasında gözleri ışıldayarak gezinen ve elindeki küçük bıçakla ağabeyini yaralayan o deli, küçük kız çocuğuna karşı da aynı şeyleri hissediyordum. Yıllar içimde büyüyen bir tür sarmaşık gibi. Her yerimi sardı."

Nova nefes almayı  unutmuştu. Duyduklarını sindirmek o kadar zordu ki aklının sınırlarını zorladığını hissediyordu. Güllerin arasında gezinip dikenlere meydan okuyan, eline geçirdiği küçük bıçakla ağabeyini istemeden yaralayan deli kız çocuğu kendisiydi. Irvin o zamanlar da, küçük çocuklarken bile etrafındaydı ancak bunları gördüğünden habersizdi. Şimdi, onu sandığından çok daha iyi tanıyan bu adamın itirafı karşısında dilinin tutulduğunu itiraf etmeliydi o da.
Irvin, "Zihnimi, ruhumu," diyen Irvin de ondan farklı hissetmiyordu ancak bu sefer geri adım atamazdı. Işıldayarak bakmasını istediği gözler onu bu sefer gerçekten görsün istiyordu. Başka kimseyi görmediği gibi...
"Kalbimi sarmış hâldesin, benim küçük sarmaşığım."

GÖLGELERİN KRALLIĞI 2 - TILSIMOnde histórias criam vida. Descubra agora