Bölüm 2

782 139 67
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... 50 YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


Bir rahip hücresinin önüne geldi. Uzun siyah cübbesinin içinde göbeği gayet iyi beslendiğini gösteriyordu ancak kel kafasına bir yararı olmamıştı belli ki. Bir elinde İncil diğer elinde ise haç vardı. Vicky'nin hücresinin kapısı açıldı ve rahip içeri girdi.

İki gün geçmişti. Tutuklandığında perşembeydi. Bugün ise cumartesi. İki gündür onu yok saymışlardı ve şimdi yanına bir rahip yolluyorlardı. Gerçi idam edileceğini askerler zaten söylemişlerdi ancak onu görmezden gelmelerini beklememişti.

Rahip hücresine girdi ve ondan uzakta durdurdu. Serin ve yağışlı havaya rağmen gereğinden fazla terliyor gibi görünüyordu. "Victoria Giselle Santarino" dedi en sonunda boğuk ve nefes nefese. Genç kadın başını çevirip minik penceresinden ona doğru döndü. "Günahlarını okumaya geldim" dedi sakin bir şekilde. "İnsanları şehvete sürükleyecek heykeller yapmak, Yüce babamızın emirlerine karşı gelerek ayinlere katılmayı reddetmek, hayatlarını yüce babamızın emirleri doğrultusunda şehit olmaya yemin etmiş bir askere hakaret etmek"

İlk ikisini kabul ederdi ancak üçüncüsünden yana biraz sıkıntılıydı. O bir askere hakaret etmemişti. Gerçekleri söylemişti sadece. Vicky, onların gözünde çoktan evlenmeli ve bir erkeğin koruması altına girmeliydi. Bunu yapmayışı bile onu günahkâr sınıfına sokuyordu.

Rahip kitabın arasındaki notlara baktı. "Burada Tanrı'nın emirlerine karşı gelerek evlenmeyi ve çocuk sahibi olmayı reddettiğin yazıyor" dedi kaşlarını çatarak. Belli ki fındık kadar beyni böyle bir şeyin nasıl olabileceğini anlayamamıştı.

Vicky'nin evlenmeyi reddettiği falan yoktu. Çocukları da severdi. O sadece kendisini kabul edecek birisi ile hiç tanışmamıştı. Olduğu gibi onu sevecek biriyle. Dini kisvelerle kadını hapsetmeye çalışmayacak birisiyle.

Hiçbir şey söylemeden sırtını dikleştirerek rahibe bakmaya devam etti. Söyleyecek başka şeyleri de olmalıydı ki burada öylece durmazdı herhalde. Rahipte onun sessizliğinden rahatsız olmuş bir şekilde kıpırdandı. "Ancak komutan bir yüce gönüllülük örneği gösterdi ve senin serbest bırakılman için razı oldu" dedi en sonunda. "Diz çöküp tövbe eder ve kendisinin evlilik teklifini kabul edersen kilise yaptıklarını görmezden gelecek bu seferlik"

Ah, ne kadar da tatlıydı. Hayatıyla onu tehdit ederek gelen bir evlilik teklifinden daha romantik ne olabilirdi ki zaten? Hafifçe başını sallayarak dizlerinin üzerine çöktü ve ellerini çenesinin altında birleştirdi.

Rahip onun tövbe etmeye hazır olduğunu düşünerek kadının hemen karşısında durup elini ileri uzattı. Başına değmeden hemen havada tuttu elini. Ancak Vicky, gözlerini kapatmak yerine ona dikti. "Yemin ediyorum ki yaşadığım hayattan en ufak bir pişmanlığım yoktur ve o komutana kadınlık etmektense iddia ettiğiniz gibi cehenneme gidip şeytanlara kadınlık etmeyi tercih ederim"

Rahip sanki biri onu sivri bir şeyle dürtmüş gibi irkilerek geri çekildi ve tokadı kadının yüzüne indi. "Sen söylediklerinden de beter bir cadısın" dedi öfkeli bir şekilde. "Bu yüzden yakılacaksın. Tanrı'yı ikinci kere reddettin, onun kudretini görmezden gelmeyi seçtin. Kilise bunu affetmeyecek" dedi yüzü kıpkırmızı olmuştu. "Bu pazar ayininden sonra yakılarak idam edilmene karar verildi. Tanrı, ruhunu affetsin. Amen" dedi ve çıktı hücreden.

Demek bu pazar ayinden sonra onu yakmaya karar vermişlerdi. Yani hala bir günü var demekti. Ne yapacaktı ki o bir günle. Bir kere daha yerine yerleşip oturdu ve minik penceresinden dışarı bakmaya başladı.

TANRILARIN ELÇİSİWhere stories live. Discover now