24.bölüm

15.7K 1.3K 124
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalar...

*

"Odamı sen mi topladın?" diye sordum. Su içmek için indiğimde Hilal'i yalnız yakalamıştım mutfakta.

Şaşkınlıkla bana döndü ve başıyla onayladı.

"Evet, bir şey mi oldu?"

"Toplama bir daha lütfen..." dedim doldurduğum sudan bir yudum içtikten sonra.

"Rahatsız mı oldun? Öyle toplarken odanı da toplayıvermiştim." 

Gülümsedim ve bardağımı kenara bıraktım.

"Hayır, rahatsız olmadım ama..." derken ellerimi ona doğru uzatıp salladım.

"Gördüğün üzere iş görüyorlar ve kendim kendi dağınıklığımı toplayabilirim. Böyle bir şeye gerek yok."

Hilal de gülümserken başını iki yana salladı.

"Elif de giriyor arada, o da dağıtıyor-" diyerek açıklamaya girişmişken sözünü kestim.

"O kızın olacak cadı dağıtırsa zaten babasına ya da sana toplatırım merak etme." dediğimde oldukça içten bir şekilde, Hilal bana onaylamaz bir bakış attı.

Ben ise güldüm.

"Yine de şu ana kadar topladıkların için teşekkür ederim." dedim ve kalan suyu tek dikişte bitirdim. Ardından da bardağı makineye yerleştirdim.

Hilal de gülümsedi.

"Rica ederim..." dedi ve ardından kararsız bir ifade takındı. Bir şey söylemek istediğini ama söyleyemediğini fark ettiğimde duraksadım.

"Söyle hadi..." dedim ardından da.

"Salı günü hastanenin 24. yılı ve minik bir organizasyon olacak..." 

Utanarak söylediği şey ben de geniş bir sırıtmaya neden olmuştu. En sonunda Hilal'in özenli halini, giyinip, kuşanıp, süslenmiş halini görecektim. Ayrıca tabii ki onu ben hazırlayacaktım.

"Tabii ki seni hazırlarım!" dedim heyecanla ve Hilal heyecanıma şok olmuş bir ifadeyle baktı.

"Aslında ben kartı versem bana bir elbise alabilir misin diyecektim. Alış verişe çıkmaya vaktim yok..." derken hızla peşimden yukarı sürüklemeye başladım Hilal'i şaşkınlığına aldırmadan.

Tam Hilal'lik bir elbise vardı elimde. Üstelik daha hiç giymemiştim.

Dolabımdan doğrudan yeşil elbiseyi çıkarıp Hilal'in üzerine tuttum. Çok da yakışırdı.

"Kızıl ve yeşil uyumuna bayılıyorum. Kesinlikle bunu giymelisin!" dedim kızıl saçları ve elbise arasında göz gezdirerek.

Üstelik kısalığını saymazsak aman aman bir açıklığı yoktu elbisenin. Hilal'in mütevazi tarzının aksine ben kendimi bir miktar teşhir etmeyi de seviyordum ve dolabımda bundan daha çok Hilal'e hitap edecek bir elbise de yoktu.

"Hiç giymedim daha, etiketi bile duruyor!" dedim etiketini göstererek.

Hilal gülümsedi. "Çok güzel ama biraz fazla olmaz mı? Daha sade bir şeyler..." dediğinde yüzüne bön bön baktım.

"Benden elbise almamı istiyorsun ve sade bir şey alacağıma mı inanıyorsun gerçekten?" dediğimde Hilal de bir durmuş ve düşünmüştü. Ardından bana hak vererek başını salladı aşağı yukarı.

"Pahalı bir şey gibi ama..." diye bu sefer de bunu bahane ederek itiraza giriştiğinde göz devirdim.

"Kocanın parasıyla aldım canım. Rahat rahat giyebilirsin yani." dedim öyle olmasa da aksini söylersem hayatta kabul etmeyeceğini anlayarak.

Metresin KızıWhere stories live. Discover now