21.Bölüm

15.9K 1.4K 170
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalar...

*

Rahatlamış bir nefes duyduğumda burnumu çekerek gelene baktım.

Miraç gelmişti ve şu an o da dahil kimseyi görmek istemiyordum. Yine de üzerindeki lacivert tişört ona yakışmıştı.

"Ne yapıyorsun burada Bala? Gittin sandım. Üstelik telefonunu bile almamışsın!"

Azarlarcasına konuşmasıyla yattığım yerden kalkma zahmeti göstermediğim gibi bir de ona arkamı döndüm ve gözlerimi kapattım.

Ardından bana yaklaşan adım seslerini duydum.

"Annem ne dedi sana? Ne dedi de ağladın sen?"

Şu an ağlamıyordum ve ağlamayı bırakalı yaklaşık yarım saat falan olmuştu. Nasıl anladığı hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.

Hemen yanımda diz çöktüğünü, ardından da elini omzumda hissettim.

"Söyle bana!"

"Sadece yalnız kalmak istiyorum!" diye çıkıştım.

"Defol!" diye de devam ettim. Ayıp oluyorsa da olsundu. Annesinin bana yaptığına sayabilirdi.

Sıkıntılı bir nefes verdiğini işittim.

"Burada böyle kalamazsın, yalnız hiç kalamazsın..." dediğinde herhangi bir tepki vermedim.

Bal gibi de kalırdım.

"Bak..." dedi bir çocuğu ikna etmek ister gibi bir yumuşaklıkla.

"Ali vurulunca adamı elimizden kaçırdık, şu an saatli bomba gibi etrafta dolanıyor. Köşeye sıkıştı ve kendiyle birlikte götürebildiği kadar çok şey götürmek istiyor. Yalnız kalamazsın!" dedi bir kez daha dikte edercesine ve bununla birlikte hem neden Miraç'larda kaldığımızı anlamış hem de eş zamanlı olarak tırnağım ve omzum sızlamıştı.

Pes ederek yattığım yerden doğruldum ve çirkin yansımamı görebildiğim gözlerine baktım.

"O eve dönmem!" dedim sertçe de. Onunla birlikte karakola gidip bir köşede oturabilirdim de ama asla o eve dönemezdim.

'Peki!' dercesine başını küçük bir açıyla eğdi ve bana işaret parmağını kaldırarak bir dakika işareti yaptı.

"Geliyorum hemen..." dedikten sonra bahçe kapısına doğru ilerlemişti.

Umursamadan tekrar koltuğa uzandım ve hemen tepemdeki ağacın yapraklarını saymaya başladım.

307'ye gelmiştim ki Miraç elimde telefonum ve minik çantamla geldi.

Bari elbisemi de getirseydi. O elbiseyi çok severek almıştım.

"Elbisem?" dedim sorarcasına.

Elime telefonumu ve çantamı verirken başını iki yana salladı.

"Ceketime say!"

Kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken başıyla sağ tarafını yani soldaki evi işaret etti.

"Hadi!" dedi ardından da.

"Buranın anahtarı yok ama Ali'lerde kalabilirsin. Çocuklar daha uyanmadı ama uyanınca Feride ve çocuklar da yanına gelir."

Benim takıldığım yer ise çok başkaydı.

Mecburen peşinden ilerlerken "Ben ceketini giydim ama! Eğer o elbiseyi giymek gibi bir planın yoksa onu da gidip getir lütfen!" dediğimde benden bir kaç adım öndeyken durmuş ve omzunun gerisinden ters bir bakış atmıştı.

Metresin KızıKde žijí příběhy. Začni objevovat