Bölüm 23

529 54 61
                                    

Öncelikle gerçekten ağrıdan kıvranarak yazıyorum bu bölümü daha fazla bekletmek istemedime. Neyse bunu söyledim çünkü kötü olabilir haberiniz olsun.

Ve dip not: bunlar azgın köpek gibi arkadaşlar İWKXNŞWEMJXĞWÖQMEMWŞSMDK

İyi okumalaaarr


˚ ༘♡ ⋆。˚


2 hafta sonra...

Sarışın olan beyaz şort ve yine beyaz kısa gömlek tarzı geceliği ile yatakta yatıyor ve sağa sola koşuşturan sevgilisini izliyordu. "Changbin."

"Hayır diyorum sana Chris onları sevmez. Ne? Bir dakika," dedikten sonra telefonu indirip sarışına döndü. "İçinde böğürtlen olsun ister misin?"

"İstemiyorum, seni istiyorum sadece." Dudaklarını büzüp küçük çocuk misali mızırdarken Changbin konuşmaya devam etti. "Böğürtlen yok. Evet, hızlı gel." dedikten sonra telefonu kapatıp cebine koydu ve hızlı adımlarla sarışının yanına ilerledi. Elini kaldırıp işaret parmağı ve baş parmağı ile hafifçe tutup başını kaldırdı. Tüy gibi bir dokunuş ile pembe et parçalarını okşadı.

"Ağrın var mı sarışınım?"

"Bacağım ağrıyor sadece onun dışında iyiyim." dedi hafifçe gülümserken. Changbin gülüşünü mest olmuş gibi izlerken ya bir daha göremeseydim bu gülüşü dedi içinden. Düşünmek bile istemiyordu bunu. Hafifçe üzerine doğru eğilip yumuşak et parçalarına bir öpücük bıraktı.

"Gülüşünü yakaladım."

"Her zamanki halin ne zaman gülsem yapıyorsun." diyerek kıkırdadı. Kısa olanın onu gülüşünden öpmesi öyle hoşuna gidiyordu ki bütün modu yerine geliyordu. "Kalbim kurak, susuz, ağaçsız bir çölken gülümsediğin zaman sanki oraya bahar geliyor, çöl yok oluyor gibi hissediyorum. Hayat simsiyahken tek gülümsemenle renkler geliyor sanki."

Chrisin duydukları ile gözleri dolarken gülümsedi. "Seni seviyorum." Elini yanağına çıkarıp ağır ağır okşadı. Changbin, bir iç çektikten sonra aynı onun gibi elini yanağına çıkarıp okşadı. Biraz öne doğru eğilip dudaklarına sert bir öpücük bıraktı ve "Oh bal bal!" dedikten sonra gülmeye başladı. Changbin onu izlerken bir anda ciddileşti.

"Çok korktum seni bulamayacağım bir daha seni göremeyeceğim diye. Ya seni kaybetseydim? Zaten çok geç buldum erken kaybedemem." Chris giderek dolan gözlerini kırpıştırdı ve kollarını iki yana açıp kısa olana sıkı sıkı sarıldı. "Buldun ya bebeğim işte bak buradayım. Tam yanındayım beni kaybetmedin."

"İyi ki," dedi biraz uzaklaşıp önündeki dudaklara küçük bir kaç buse kondurdu. "İyi ki buradasın."

"Annişe tatyı getiydik! Niye aylıyoyşunuz yan!" Akira elindeki donut tabağını Jeonginin eline tutuşturup pıtı pıtı koşarak yanlarına geldi. Zorlansa da yatağa tırmanıp ikisinin de yüzüne bakmaya başladı. "Noydu ki? Bâk buldun ya annemi bâbâ niye aylıyoyşunuz ki?"

Chris kollarını öne doğru uzatıp, uzun zamandır yavrusunu görmüyormuş gibi resmen bağrına bastı. Birazdan ağıt bile yakabilirdi öyle bir ortamdalardı... "Bâbâ o adam kimşe amınâ koyalîm onun dâ annemi aylatıyoy!" Akira minik yumruklarını sıkarken öfkeli sesi ile konuştuğunda odadaki üç kişi de şokla ona baktı. Hiçbirisi bunu beklemiyordu çünkü.

"Bebeğim küfür etme hem baban halleti onu. Çekti cezasını, hiç merak etme sen."

Chris, asla ama asla bu yaşlardaki bir çocukla böyle konuşmazdı ama Akira farklıydı onun gerçekten tatmin olması için böyle terimler lazımdı. Çünkü o zaten böyle bir ortama doğmuştu.

Set fire to the rain ChanchangWhere stories live. Discover now