Bölüm 18

695 62 60
                                    

İyi okumalaaarr asklarım 😽

˚ ༘♡ ⋆。˚

Karanlık boş depoda gözleri bağlı olan ve korkudan tir tir titreyen adama yavaş ama sert adımlarla yaklaştı siyah saçlı. Gözlerinde ürkütücü bir ifade vardı ve eğer adamın gözleri açık olsaydı şu an olduğu durumdan çok o sert, ürkütücü bakışlardan korkardı. Büyük, damarlı ellerini sertçe koyu kumral saçlara geçirip başını havaya kaldırdı.

"Ah!"

Adamın ağzından acı dolu bir inleme firar ederken deli gibi korktuğu ve sonu olduğunu bildiği adamın sesini duydu. "Öt bakalım aptal kuş." Adam başını sağa sola salladığı an yüzüne sert bir yumruk attı. "Sana öt dedim!" Öfekliydi, önüne gelen her şeyi yakıp yıkacak kadar büyük bir öfke vardı içinde. Zehirli bir sarmaşık gibi en baştan kalbine kadar sarıp sarmalıyordu. Yere düşen bedeni saçlarından sertçe kavrayıp yeniden dikelmesini sağladı.

"Konuşmuyorsun öyle mi? Tamam, sen bilirsin." Yüzündeki şeytani gülümseme ile karnına var gücüyle bir tekme atmış ardından ise arkasında onu bekleyen arkadaşına dönmüştü. "Minho ne yap ne et konuştur şunu. Ha, konuşmuyor mu o zaman sık kafasına gebersin gitsin orospu çocuğu." Tükürür gibi nefretle konuşup, yeniden bir tekme savurdu karın boşluğuna. "Oğluma dokunacak olan ellerini tek tek kır sonra da kimin itiyse onun kapısına at bunu."

"Ha-hayır bekle! Be-beni... Öldürürler..." Duyduğu cümlelerin üzerine histerik bir gülüş çıktı dudaklarının arasından Changbinin. Eğilip saçlarını tuttuğu gibi başını yere yasladı. "Ulan piç kurusu sence söylemezsen seni yaşatır mıyım ha!?" Gür, kalın sesi karanlık ve boş olan depoda duvarlara çarpa çarpa yankılandı. Adam titrerken elini uzatıp bacağını tuttu.

"Lütfen... B-ben sadece isteneni yaptım..." Adamın sözleri Changbini mümkünmüş gibi daha da kızdırırken arkada onu bekleyen Minho hızlı adımlarla yanına gelip ayağını kaldırdı ve kafasını ezmeye başladı. "Senden istenen küçük masum bir çocuğu öldürmekti ama kanını siktiğim!"

"B-beni de kızımla tehdit etti- ah!"

"Senin ağzını yüzünü sikerim yalancı piç! Para için yaptığın ortada!"

Minho, yerdeki adama art arda vururken hiçbir şey umurunda değildi. Her vuruşunda ya ölseydi diyordu ya ölseydi Akira? Changbin, gözlerini rutubet tutmuş duvara dikip olanları düşündü. Sabaha karşı Chris'i uyutmuş kendisi de uyumak üzereyken çalan telefon ile uykusu bölünmüştü. Arayan babasıydı ve gece eve birilerinin girdiğini ve hedeflerinin de Akira olduğunu söylemişti. Küçük çocuk yaşlı adamla olduğu için kolayca halledebileceklerini düşünmüşlerdi ama yanılmışlardı. Bay Seo hepsini yakalamış ve işine yarar tek bir adam bırakarak diğerlerinin işini bitirmişti. Torunu onun her şeyiydi.

Başını sağa sola sallayıp düşünmeyi bıraktıktan sonra içindeki bitip tükenmeyen öfke ile adama baktı. Minho'dan aldığı darbeler yüzünden inim inim inliyor, nefesi yettiği kadar da özür diliyordu ama ikisinin de umurunda değildi. Boğazını temizleyip kolundaki saate bakarak konuştu.

"Minho, saat yedi olmuş benimki kalkar şimdi onu huzursuz etmek istemiyorum o yüzden eve gidiyorum şimdi. Sen de ne yap et konuştur şu piçi." dedikten sonra çıkışa doğru yöneldi. Üzerini şöyle bir süzüp kan olup olmadığına baktı ama görünürde bir şey yoktu. Demir kapıyı kendine çekip açtıktan sonra dışarı çıktı ve cebindeki telefonu çıkarıp eve iki tane kahvaltı tabağı söyledi. Ev boştu, hiçbir çalışan yoktu eh sarışının da kalkıp bir şeyler yapacak hali olmayacağını biliyordu. Siparişi hallettikten sonra arabaya binip gazı kökledi ve oradan ayrıldı.

Set fire to the rain ChanchangWhere stories live. Discover now