43

3.5K 299 163
                                    


Gecenin bir yarısı hastaneden taburcu olur olmaz kendimi Bora'nın kaldığı hastanede buldum. Onu gördüğümde sedyeye uzanmış, uyuyordu. Vücudunun görebildiğim yerlerini incelediğimde sargıyla sarılan göğsünde ve yara bere içinde kalmış yüzünde takılı kaldım.

Onun bu hali beni fazlasıyla sarstığında ağlama isteğim baş göstermişti.

Bora, saniyeler sonra hissetmiş gibi yavaşça gözünü açıp gözlerimizi buluşturduğunda ise dayanamayıp hüngür hüngür ağlamaya başladım.

Doğrulup ayağa kalkacak gibi olduğundan koşarak yanına geçtim ve  dikkatlice başını tutup göğsüme çektim.

O da kollarını belime dolayıp sarıldığında ağlamam şiddetlenmişti.

Bir süre sonra hıçkırarak ağladığım için kendimi durduramayınca Bora, göğsümden yüzünü kaldırıp bana baktı.

"Eylem? Sakinleş artık. Bak, buradayım." teselli edici ses tonuyla.

Başımı hızlıca sallayıp onu onaylasam da sakinleşememiştim. Yaralı yüzünü inceleyip korkarak elimi yüzüne götürdüm ve hafifçe dokunarak sordum.

"İlaç verdiler mi? Canın çok acıyor mu?" diye sordum titreyen sesimle.

Tebessüm edip o da benim yüzümü inceledi. Ellerini uzatıp ıslak yanaklarımı sildi ve "Canımın ne kadar yandığı önemli değil. Seni sağ salim görebildim ya, o bana bütün ilaçlardan daha fazla etki etti." dedi fısıltıyla.

Ardından yanaklarımdan tutup beni iyice kendine çekti ve dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup geri çekildi. Gözleri tekrar yüzümü bulduğunda tebessümü büyüyüp sırıtmaya dönüşmüştü.

Çünkü ağlamam kesilmişti. Evet, öpmek kesinlikle güzel bir susturma yöntemiydi.

Ağlamaklı sesimle ben de gülünce "Hmm, o kadar çok mu endişelendin benim için bakayım?" diye sordu eğlendiğini belli edercesine.

Burnumu çektim.

"Hem de çok, bir daha böyle bir olaya karışmayacağına dair bana söz ver çabuk." dedim ellerimi omzuna yerleştirip yüzüne eğildikten sonra.

Gerçi, bir olaya karışması neden olduğunu hatırlayamasam da benim yüzümdendi ama..

"Offf, bir sessiz olun ya."

Duyduğum sesle irkilip Bora'nın omzundaki ellerimi sıktığımda başımı çevirdim ve tam yanımızdaki sedyede yatan Akın'ı yeni fark etmenin şaşkınlığını yaşadım.

Yüzünü buruşturarak bize bakıyordu.

"Özür dilerim, uykunu mu böldük?" dedim mahcup bir sesle.

Bora da ona bakıp "Niye romantik anımızı bozuyorsun lan, angut?" dedi kaşlarını çatarak.

Sinirli hali çok tatlıydı, her hali gibi. Gülümseyip cevap vermeye hazırlanan Akın'a döndüm tekrar.

"Geçmiş olsun, Akın. Ben şimdi gidiyorum, siz de iyice dinlenin tamam mı?"

Suratı eski haline döndüğünde nezaketen olsa gerek hafifçe tebessüm etmişti. "Sağ ol, yenge. Sana da geçmiş olsun." dedikten sonra poposunu bize dönüp yastığına sarılarak uykusuna devam edeceğini belli etmişti.

Bora ile bakışlarımız kesiştiğinde eğilip alnından öptüm.

Fısıldayarak "Ben eve gidiyorum, birkaç parça kıyafet alıp buraya geleceğim." dediğimde başını olmaz anlamında salladı.

"Gelme tekrar, geç oldu. Eve gidip güzelce dinlen sen de. Onur kantinde olacaktı," dedikten sonra uzanıp elini Akın'ın arka cebine attı.

Akın irkilip "Lan! Ne diye götümü elliyorsun? Uyumaya çalışıyoruz şurada." dediğinde kıkırdadım.

Asosyal Komşu | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin