41

3.9K 307 120
                                    

Hastaneden çıkmak üzereyken arabanın anahtarının bende olmadığını hatırladığımda içime sert bir nefes çektim. Elimi cebime atarak telefonumu aldım ve Akın'ı aradım. Birkaç saniye çalışın ardından nihayet açtığında "Şu siktiğimin telefonunu niye hemen açmıyorsun?" diye çıkıştım.

Vakit kaybediyordum. Gidip o şeref yoksununu doğduğuna pişman etmek istiyordum, en kısa sürede.

"Yavaş gel. Ne oluyor?" 

Nefesimi dışarıya vererek sakinleşmeye çalıştığımda az da olsa başarılı olmuştum. "Hastanenin çıkışındayım, arabanın anahtarını getir." dediğimde "Hayırdır, nereye?" cevabı gecikmemişti.

"Orasını boş ver, işim var." 

Bu, benim meselemdi. Sessizce Mert dangalağının aklını başına getirip Eylem'in benim kadınım olduğunu anlamasını sağlayacaktım. Anlamazsa da anlayana kadar ona güzel bir şekilde anlatacaktım.

"Nereye gideceğini söylemezsen sana bok veririm anahtarı. Eylem bu haldeyken bile gitmek istediğine göre.. Dökül." 

Oflayıp daha fazla oyalanmamak için durumu özetleyerek Akın'a anlattım. 

"O şerefsizi dövmeye gidiyorsun öyle mi? Evde oturup gelmeni bekliyordur o da zaten, aferin sana."

İç çekip "Haklısın, beklemiyordur. Eylem'e 'seni her daim izliyorum' yazan parmaklarını kırmak istiyorum." dediğimde hastanenin dışına çıkıp kaldırıma oturdum. 

"Kırdığından emin ol." Sesi bu sefer tam arkamdan geldiğinde omzumun üstünden arkama baktım. Telefonu kapatıp yanıma oturdu. 

"Ama önce sakinleş, bu halde onun yanına gidersen sen de zarar görebilirsin." Yorgun bir nefes verdi. "Merak etme, hak ettiği cezayı çekecek." dedi beni teselli edercesine.

Haklıydı, sakin olup önce akla uygun bir çözüm yolu bulmalıydım, her ne kadar ellerim o şerefsiz herifi doğduğuna pişman etmek istercesine kaşınsa da yediği dayaktan sonra fırsatını bulduğu an yine Eylem'in dibinde bitebilirdi. 

Elimde tuttuğum telefonumdan rehbere girip Asuman Ablanın numarasını aradım. Telefonu kulağıma yerleştirirken sorgulayan bakışlar atan Akın'a güven verici bir bakışla karşılık verdim. Asuman Abla ile her ne kadar Eylem aracılığıyla tanışmış olsak da bana meslektaş olduğumuzdan olsa gerek samimi davranıyordu.

Eylem'in babasıyla olan duruşmasının detaylarını sorduğumda itiraz etmeden bana belirli şeyleri anlatmıştı, hatta duruşma biter bitmez bana mesaj yoluyla haber bile vermişti. 

Gördüğüm kadarıyla iyi biriydi.

"Alo?" 

"Merhaba, Asuman Hanım. Bora ben, hatırladınız mı?" 

"Hatırladım. Bir durum mu var?" dedi ciddi sesiyle.

"Evet, konu Eylem. Mesaj yoluyla tehdit edildi, kanıtları size atsam karşı tarafın hapse girmesini sağlayabilir misiniz?" diye direkt konuya daldığımda cevapladı.

"Tabii, elimden geleni yaparım. Yolla bakalım kanıtları." dediğinde teşekkürümü edip telefonu kapattım. Kanıtları da yolladıktan sonra ellerimi kaldırıma yaslayıp kafamı geriye doğru attım ve gökyüzünü izledim. 

Akın ise sesini çıkarmadan yanımda oturup bana destek olmuştu.

Bir süre o halde kaldığımızda telefonumun çalışıyla duruşumu düzelttim. Seda arıyordu. Hızlıca aramayı yanıtlayıp konuştum.

"Bir şey mi oldu? Eylem nasıl?" dedim telaşla. 

"Olmadı hiçbir şey, durumu aynı. Eylem'in yanına gelebilir misin diye soracaktım. Belki sesini duyup çabucak uyanmak ister diye." dedi kısık sesiyle.

Asosyal Komşu | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin