3

43.1K 2K 559
                                    

Gözyaşlarımdan dolayı ıslanmış yastığıma bakarak burnumu çektim.

Yine olmuştu.

Ne zaman her şeyden kendimi soyutlayarak olanları bir kenara itmeye çalışıp mutlu olmaya çalışsam aynı şeyi yaşıyordum.

Başımı yastığa gömüp olanları tekrar zihnimde canlandırmaya başladım.

"Hah, kişiye göre muameleymiş."

Anahtar sesi duyduğumda babamın geldiğini anlayıp telefonu hızlıca dolabımdaki kıyafetlerin arasına sıkıştırmıştım.

"Eylem! Odanda mısın?"

Derin bir nefes alıp verdikten sonra cevap verdim.

"Evet!"

Kapı hızla açılırken babamla göz göze geldim.

"Paraları nereye koydun?"

Kaşlarım çatılmıştı.

"Ne parası? Sana geçen ay son kez vermiştim, unuttun sanırım. Sen de bir daha para istemeyeceğine dair söz vermiştin. Ne değişti?"

Babam sinirden kızarırken "Ben öyle bir söz vermedim! Yalan söyleme!" iki büyük adımla yanıma geldikten sonra bileğimi sıkıca tutup salona götürdü.

Tutuşu canımı yakarken çenemi sıktım.

"Bırak." dedim dişlerimin arasından.

"Paramı verene kadar bırakmayacağım. Yoksa geçen ay ki gibi zorla almamı mı tercih ederdin?" pis pis sırıtıp anneme "Aslı, kemerimi getir!" diye bağırdı zevk alırcasına.

Aklıma sırtımda acısı tam geçmemiş kemer yaralarım gelince korkuyla babama baktım. Koluna sarılıp "Hayır! T-tamam. Parayı getireceğim. Y-yapma." dedim titreyen sesimle.

Bir daha dayak yemek istemiyordum.

"Ha şöyle, yola gel."

Sanırım o kadar da sinirli değildi. Yoksa yalvarmama kulak vereceğini sanmıyordum.

Odama geçip kapıyı kapattım. Gözyaşlarım istemsizce yanaklarımdan süzülmeye başlamıştı.

Dolaptan çorabımın içine koyduğum aylık birikimimi alıp salona geçtim.

Titreyen ellerimle parayı babama uzattım. Parayı görür görmez hırsla elimden aldığı gibi konuştu.

"Aferin, bu sondu zaten. Bir daha para istemeyeceğim senden canım kızım. Tamam mı? Bu son." dedikten sonra saçlarımı okşamaya başlamıştı.

Yüz ifadesi yumuşamıştı ve bu daha da ürkütücüydü.

Gözlerim tekrardan dolarken başımı salladım.

"Odana gidebilirsin."

Hızlı adımlarla odama geçip kapımı kilitledim ve kendimi yatağıma attım.

Yüzümü yastığa gömüp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

Ne kadar ağladığımı bilmiyordum ama gözlerimin balon gibi şiştiğinden emindim.

Yatağıma sırt üstü uzanıp tavanı izlemeye başladım boş gözlerle.

Henüz reşit olmadığım için annemin ismini kullanarak evde kendi işletmemi kurmuştum. Tatlı yapıp satıyordum, her siparişi ben götüremeyeceğim için kuryem de vardı. Bunun için bizim sokaktan bir çocuğu işe almıştım. O yüzden sipariş olduğunu söyler söylemez motoruyla gelmesi uzun sürmüyordu.

İşletmemin ismi ise Umuttu. Ne kadar da ironik.

Yaklaşık bir yıl önce babam işinden kovulmuş, kendini kumara vermişti.

Haliyle bir sürü borcu vardı ve hiçbirini de kendisi çalışıp ödemiyordu. Borç alarak, annemden ve benden aldığı aylık birikimimle ödüyordu. Annem, temizliğe giderek ev masraflarını çıkarmaya çalışıyordu. Geri kalan parayı ise babam alıyordu.

Benim kazandığım para eve bile gitmiyordu. Babamın lanet borcunu ödüyordu.

Geçen ay beni kemerle döverek paramı elimden aldığında bana ilk defa söz vermişti.

Bir daha benden para istemeyecekti. O kadar iyi rol yapmıştı ki ona inanmıştım. Ya da inanmak istemiştim.

Bilmiyordum.

Son bir umut demiştim, sözünü tutar belki demiştim. Belki..belki iş bulmuştur kendine. Düzelmeye çalışıyordur diyerek kendimi avutmuştum.

Ama bugün tekrardan farkına varmıştım.

Babam asla değişmeyecekti.

Ağlama seansım bittiğinde ayaklarımı sürüyerek banyoya geçtim.

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynada kendime baktım.

Tahmin ettiğimden daha kötüydü, sadece gözüm değil bütün yüzüm şişmişti.

Odama tekrar geçeceğim sırada annem "Kızım, şimdi daha iyi misin?" diyerek yanıma geldi. Bugün muhtemelen babamın geleceğini biliyordu, o yüzden işe gitmemişti.

Eliyle yüzümü kavrayıp yaşlı gözlerle beni inceledi.

O kadar çok ağlamıştım ki göz pınarlarım kurumuş gibiydi. Başımı salladım.

"Ağlamak iyi geliyor."

Yanağımı okşayıp devam etti.

"Bir daha babanı sinirlendirebilecek bir şey söyleme. Tamam mı? Biliyorsun, seni dövmeye kalktığında ona engel olamıyorum."

Tekrardan başımı salladım.

"Biliyorum, anne."

Eliyle akan gözyaşlarını sildikten sonra
"Sabahtan beri bir şey yemedin. Gel, otur. Çorba koyayım sana." dedi mutfağa ilerleyerek.

"Tamam."

Yarından itibaren kendimi toparlamam gerekiyordu.

✎﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏

All The Think She Say dinleyerek yazdım bölümü... İnşallah duyguyu geçirebilmişimdir size, geçiremediysem de acemiliğime verin

Eylem'in aylık rutinini gördük, bugün sadece hüzün var (´༎ຶ ͜ʖ ༎ຶ ')

Bir de ben defalarca kontrol ediyorum ama yazım yanlışım, mantık hatam vs olursa belirtin lütfen. Teşekkürler♡

Asosyal Komşu | Yarı TextingWhere stories live. Discover now