45. Bölüm

29.1K 1.7K 82
                                    




İlk kez kitabın içine yan karakterin ağzından bir bölüm koyuyorum.

45. Bölüm |Büyük Hak Ettim Lan Ben Bunu

Esin İdil

Başımdaki ağrıdan ve düzgün atamadığım adımlardan kendimi yine o rezalet hissin içine sürüklenmiş buluyordum. Yetersiz olduğumu düşünüp durmaktan nefret ediyordum. Öte yandan bu histen kurtuluşumda yoktu.

"Ne içtin yine sen ?" diye sordum içki şişelerinin arasında bulduğum Alef'e. Başını kaldırmak yerine kafasını koyduğu yerden konuştu.

"Ne işin var burada kızım senin ?"

"Alef" dedim iyice kızarak. "Günlerdir ne bok yemeye burada takılıyorsun ? Arşivdesin sanıyordum."

"Boşversene" dedi paketin içinden sigara çıkarıp. Bir elinde şişe diğer elinde sigara bok gibi görünüyordu.

"Kendine gel artık Alef." Aklım almıyordu bu hale gelmesini. Alef her zaman aramızda en umursamaz olandı. O kadar şey yaşamıştı bu çocuk bir kere şu hale düşmüş müydü ? Sadece bir kez onu ağlarken görmüştüm.

O gece orada ne olduğunu onlara anlatmak zorunda kaldığımda ilk kez Alef'in göz yaşı akıttığına şahit olmuştum. Başıma gelen olayın ne denli dehşet verici olduğunu o zaman anlamıştım asıl.

"Maçına az kaldı," dedim bu sefer koltuğa yanına oturup. Beni takmadığı için elindeki şişeyi çektim ama huysuzlanarak vermeyi istemedi. "Ver şunu, alkol alman yasak senin."

Omuz silkti. Gözleri boşluğu izliyordu. Yüzünde yaşam yoktu. Mutluluktan ufak bir iz bile yoktu. Alef hep böyleydi bu garip değildi. Onun gözleri her zaman ölü birinin gözleri gibi soğuk bakardı. Ama biz Ela'dan sonra o gözlere yaşam dolduğunu görmüştük işte. Şimdi eskiye dönemezdi öylece.

Mutlu olmayı o kadar hak ediyordu ki. Beni döverken üç kaburgamı çatlatan öz abimden hep daha çok abi olmuştu bana geçen seneler içinde. Her daim yanımda veya bir adım arkamda olurdu. Sadece beni değil hepimizi kolluyordu. Kendi hariç herkesi düşünüyordu.

Bu halde oluşuna katlanamıyordum bu yüzden. Durumu daha kötü hale getireceğini bilmesem gidip Ela ile konuşurdum. Hatta geçen gece benimle görüşmeyi istediğinde konuyu açıp açmamak konusunda çok tereddüt yaşamıştım.

Günlerdir berbat haldeydi. Dikişleri iyileşmeden antrenmana devam eden adam günlerdir koşuya çıkmak dışında spor yapmıyordu. Kendini işlevsiz hale getirecek kadar koşuyordu gece yarısı. Gündüz stüdyodan çıkmıyor ve tüm gün uyuyordu. Kimseyle konuştuğu yoktu hatta müşteri almıyordu.

Kendisi gibi davranmıyor bir nevi yaşamıyordu.

Her fırsatta mezarlıkta alıyordu soluğu. Oraya sık gittiği her seferinde kendini çok yalnız hissettiği için bunu yaptığını biliyordum. Kardeşini özlediği kadar yalnız olmadığı günleri de hatırlatıyordu yanına gitmek ona.

"Daha ne kadar kendini boşvereceksin?" dedim usulca. Tepkisinden çekiniyordum çünkü öfkesi bizi bile yıkıp geçiyordu bazen.

"İyiyim ben" diye bir yalan söyledi.

"Bok iyisin."

Kaşlarını çattı. "Gitsene sen, Alp seni beklemiyor mu ?"

"Ne alaka ya ?" dedim kıpırdanarak. "Başka meşguliyetleri vardır onun. Hep olduğu gibi..."

"İyi misin ?" diye sordu yandan bir bakış atarak. Bu haldeyken hala beni düşünüyordu. Gerçekten bir kardeşim vardı şu hayatta ve onu kaybetmek hiç istemiyordum.

Alef | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin