3. Bölüm

45.9K 2.4K 758
                                    



3. Bölüm | Birbirimizle İşimiz Kalmamış

"Biraz konuşalım mı artık?"

Mert sıramın önünde durmuş tepeden bakışlarını üzerime dikmişti. Son iki gündür yani kantinde yaptığı kırıcı hareketten sonra her teneffüste soluğu bizim sınıfta alır olmuştu. Onların şubeyle pek anlaşamayan çok sevgili sınıfım ise sürekli olarak bizim sınıfa girmesinden hoşlanmıyordu. Ters bakışların yine üzerimizde olduğunu hissettim ama umursamadım. Sırf rahat etsin diye onunla bahçeye çıkmayacaktım bu sefer.

O gün yaşanan her şeyi tekrar tekrar düşünmüştüm. Yaptığı korkunç ya da affedilmeyecek bir şey değildi. Kıskanmıştı ve sinirliydi, kendini kontrol edememesini anlayabilirdim. Benim derdim söyledikleri canımı sıkan iması değildi; ben elini tuttuğumda çekmesine kırılmıştım. Onun yanında olmak isterken beni uzaklaştırmasına kırgındım. Herkesin görmüş olması ise kızgın hissetmeme sebep oluyordu.

"Konuşmak istemiyorum," dedim aklımdan geçenler yüzünden rahatsızlıkla geriye yaslanırken.

"Güzelim bu daha ne kadar devam edecek ?" diyerek sıramın boş tarafına oturdu. "Yüzüme baktığın yok. Tamam haklısın yanlış konuştum ama bu kadar uzatmaya gerek var mı Ela ?"

"Mert ben uzatmıyorum ki uzatan sensin."

Kaşlarını kaldırdı. "Özür diledim kaç kez hala soğuk yapıyorsun." Elini saçlarının arasından geçirirken parmakları hoyratça saçlarını çekiştirdi. "Sadece bu kadarlık meseleye böyle tepki verilmez. Hata yapan kişi özür dilediğinde affetmelisin. Çünkü ben hatamın farkındayım."

"Özür istemedim ki... Ben sadece biraz uzak hissediyorum şu an. Hissetmediğim bir şekilde davranamam."

Haklı olabilirdi. Bu meseleye başka türlü tepki verirdi belki başkası olsa. Ama ben Ela Kara ne hissedersem öyle davranmayı öğrenmiştim küçüklükten.

Şu an içimden uzak kalmak geliyordu. Bu yüzden affettim diyerek samimiyetsiz bir sevgi gösterisinde bulunamazdım ki.

"Ela" dedi kızgın bir sesle. "Ben gidiyorum bizimkilerin yanına, gelmek istersen yolu biliyorsun."

"Ne demek bu ?"

"Bir karar ver demek" diye tersledi. "Gelmek istersen kapım açık eğer istemiyorsan bunu hemen şimdi söyle. Ben de ona göre davranayım."

Bu sefer kaşlarımı hayretle kaldıran ben oldum. "Açık konuşsana biraz daha, ne diyorsun Mert ?"

"Eğer diyorum beni seviyorsan gelirsin. Yoksa birbirimizle işimiz kalmamış demektir."

Tuhaf bir gülümse ele geçirdi çehremi. Sanki beklediğim buymuş gibi rahatlamıştım. "Öyleyse" derken sırada doğrulup gözlerinin tam içine baktım kararlı bir şekilde. "Daha fazla konuşmamıza gerek yok. Bitsin."

"Bitsin?" Kaşlarını çattı.

Bunu beklemiyor gibiydi.

"Sende onu demek istemedin mi ?" diye meydan okudum az önceki restini kastederek. Ama Mert sahiden bozguna uğramıştı. O bana böyle yaparsan ayrılırız iması yaparken ne bekliyordu ki ? Peşinden koşup tavırlarım için özür dilememi mi ?

"Dalga mı geçiyorsun?" Öfkesi beklenmedikti. Sesi yükseldiği için irkilerek bakışlarımı sınıftaki birkaç kişiye çevirdim. En görmek istemediğim insan dikkatli bakışlarla bizi izliyordu.

İnci'ye göz devirerek tekrar ayrılmak üzere olduğum sevgilime döndüm. "Bağırma Mert sınıftayız."

"Bu kadar basit mi ya ?" İnanamıyormuş gibi sinirle gülümsedi. "Bitsin. O kadar yani, başka sözün yok."

Alef | TextingWhere stories live. Discover now