17. Bölüm

43.7K 2.7K 602
                                    




17. Bölüm | Her zerreni kendime istiyorum

"Hayır, konuşmadan seni eve bırakmayacağım."

Diretiyordu.

"Konuşamam şu an," dedim gözlerimi tekrar ve tekrar kaçırarak. Onu öperken gelen cesaretim tamamen yok olmuş geriye baş etmekte zorlandığım bir utanç kalmıştı.

Beni eve bırakmasını istemem hoşuna gitmemişti.

"Ela," dedi dikkatimi yine üzerine toplayarak. "Yavrum az önce olan şeyin farkında mısın?"

"Evet" dedim inkar etmenin anlamsız olduğunu fark ederek. "Ama gitmek istiyorum,"

"Gitmek istiyorsun?"

"Bak düşünmeden yaptım tamam mı? Hataydı belki bilmiyorum sadece gitmek istiyorum."

"Hataydı" dedi boynunu kütleterek. "Hata" diye tekrar etti.

"Özür dilerim"

Sessiz kaldı. Konuşmasını kızmasını hatta vereceği ters her türlü tepkiyi beklemiştim ama susması beni karmakarışık etti.

"Seni eve bırakacağım," dediği için berbat hissettim.

Az önce istediğim bu değil miydi ?

Niye kabul etmişti?

Arabaya tekrar bindiğimizde ve bana yolu sormadan kullanmaya devam ettiği süre içinde bende söylemedim adresi. Sormasını bekliyordum. Sormazsa söylemek istemiyordum.

Aptal gibi davranıyorsun Ela, kendine gel.

Gitmek mi istiyorsun yanından, kalmak mı istediğin yanında ?

En sonunda ölümcül sessizliği bölen sinirli sesi oldu. "Bırakmıyorum lan, dövme demiyor muydun? Gidelim, yapalım işte."

"Ne ?" Şaşkınlıkla kalakaldım.

"Ne ne Ela ? Evini tarif edesin bile yok ama seni bırakmamı istediğini söylüyorsun."

Karşı çıkmadım. Sabır çekti.

"Stüdyoya sürüyorum," dedi bana söyleyecek başka bir şey bırakmadan.

Başımı koltuğa yaslayıp direksiyonki tek elini seyrettim yol boyunca. Siyah kapılı bir mekanın önüne park etti arabayı. Beklediğim gibi lüks bir yer değildi stüdyo. Babasının parasını basıp mükemmel bir yer tutmak varken niye bu harabeden çevirdikleri mekanda takıldığını çözemedim.

Harabeden çevirmiş derken gerçeği söylüyordum. Tahta boyalı kapılar birkaç teneke mobilya duvarlardaki dövme örnekleri ve dövme yaptığı koltuğun yanında duran fazlaca bölmeli tahta raflık.

Yapılan boyamalar ve çizimler kesinlikle çok ayrı bir hava vermişti buraya. Eşyalar bilerek bu şekilde seçilmiş olmalıydı.

"Beğendin galiba ?" dedi kapının önünde odanın her yerini inceleyen bakışlarımı izlerken. Kalçasını arkadaki tezgaha yaslamış kollarını göğsünde birleştirmiş ve başını yana yatırmış bir vaziyette beni izliyordu.

Gerilen kol kasları ve duruşu yüzünden hipnoz olmuştum. İkinci kez soru sorana kadar farkında bile değildim üstelik.

"İncelemen bittiyse, gel sana kahve yapayım."

"Yok" dedim çabucak. "Kahve sevmiyorum ben ?"

Şaşkınlıkla elini ensesine attı. "Ne seversin ki ?"

"Çay,"

Yüzünü buruşturdu.

Geçen sene sınıf pikniğine katılımı zorunlu tutan hocamız yüzünden gelmeye mecbur kalışını hatırladım. Tabiki termosta çayımla gitmiştim. Kaan herkese bir bardak koyarken Alef'in "Bunu kim getirmiş çek şunu gözümün önünden," dediğini hatırlıyordum.

Alef | TextingWhere stories live. Discover now