Ela: Ruh hastası mısın sen, ne diye kafa atıyorsun çocuğa ?
Alef: Ruhu'na hasta olduğum doğru
Alef: ve o it çok fena asabımı bozdu
Ela yazıyor
Görüldü
Alef: Sana ne demiştim kaçak ?
Alef: Sen bana bir adım atsan ben sana bir nefes uzaktayım
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
İkinci bölümü isteyen tatlış mesaj için yazılmıştır ♡
28. Bölüm | Hastayım Bu Kıza
"Nereye gidiyorsun?" diye sordu huysuzca.
"Kahve alacağım."
"Alp'e söyle gelirken getirsin" dediğinde ayağa kalkıp "Hayır" dedim kesin bir sesle. "Bu üç olacak. Çocuk benim yüzümden in çık yapmaktan bıktı."
"İşi ney-" Elimi dudaklarının üzerine bastırıp susturdum.
"Bir şey istiyor musun ?"
Kollarını önünde bağlayıp somurtmaya başladı. "Sanki istesem alacaksın." Eğilip yanağından makas aldım. "Bekle burada serseri. Hasta adama kahve nasıl alayım ?"
Odadan çıkarken söylenmesini dinliyordum. "Kalkıp gidebiliyorum sanki ya sabır."
Kendine geldiğinden beri bir dakika yanından ayrılmama izin vermiyordu. Ne kadar endişelendiğimi hatırladığı için keyifliydi. Benim aklım çıkmıştı ama o bıçaklanmasına seviniyor gibiydi.
En sonunda kendimi odadan dışarı atabildiğimde aşağı indim. Diğer hastanelerin aksine burada kantin gece boyu açıktı. Alp'i kantindeki masaj koltuklarından birine oturmuş halde buldum.
Gözlerimi kısarak yanına yaklaştım. "Hani sen kıyafet almaya gidiyordun ?"
Gözünü açıp sevimlice gülümsedi yattığı yerde. "Gittim de geldim bile." Yerdeki çantayı alıp başını bile kaldırmadan uzattı. "Burada hepsi."
"Bütün gece burada kalmana gerek yok." dedim pes ederek. "Zaten yorgunsun belli. Git ve uyu."
"Gidemem" diyerek omuz silkti.
"O niye ?"
"Öyle işte"
"Söylesene ya" Yanındaki diğer koltuğa oturdum ve geriye yaslandım. Bu koltuklara hep oturduğumda olduğu gibi bacaklarımın yerle ilişiği kesilmişti.
"İdil stüdyoda kalıyor birkaç gündür."
"İdil ?"
"O gün tanışmaya fırsatınız olmamıştı. Yanımdaki mor saçlı kız işte."
Şaşkınlıkla "İyide" dedim. "Esin demiştin o gün."
Komik bir şey söylemişim gibi güldü. "O ismini herkes kullanıyor" diye açıkladı. "Ben İdil'i daha çok seviyorum."
"Neden stüdyoda kalıyor?"
"Ailevi nedenler," diyerek sustuğunda daha fazla kurcalamadım. "Biz o rahat etsin diye kalmıyoruz orada şu an."
Demek Alef bu yüzden eve gitmişti. Mecbur kaldığı için mi ? "Sen de mi normalde stüdyoda kalıyorsun?"
"Bir tane daha kapı vardı görmedin mi ?" diye sorduğunda hatırlamaya çalıştım ama aklıma gelen bir detay olmadı. "Dikkatsizin tekisin" dediği için kızarak koluna vurdum. "Ne ya" diye tepki verdi hemen. "Gözünün önündeki kocaman herifi görmedin bir türlü haksız mıyım?"