47

2.3K 225 246
                                    

"Gece, Gece uyan."

Boynum ve belimdeki sızı ani bir şekikde kendini belli ettiğinde gözlerimi araladım. "Kahvaltıya gel, cillop gibi kahvaltı hazırladım." Hafifçe yan döndüm ve belimi kütlettim. "Yemeyeceğim ben." Cengizin yüzü hızla düştüğünde bir kaç defa daha dürttü beni.

"Bırak Cengiz, uğraşma kızla."

Elçinin sesini duymamla gözlerimi açtım. Cengiz irkilip geri çekildiğinde doğruldum ve merdivenden arka arkaya inen ikiliye baktım. Elçin başını tutarak yürüdüğünde gözlerimi kaçırdım. "Ama yemek yemesi gerekiyor, son zamanlarda doğru düzgün yemek yemedi."

Ayağa kalktım ve salondaki masaya kurduğu kahvaltıya baktım, harbi cillop gibiydi. Masanın başına kurulduğumda diğerleri de yavaştan yerleşti. "Bugün şefinizdensiniz!"

Cengiz her yıl bir defa bize yemek hazırlardı, aynı evde olmasak dahi ya bize gelirdi ya da evinde yemek hazırlardı. Üç öğünü de halleder, mükemmel gün geçirmemizi sağlardı. Ki bu etkinlik önemli bir olay olduktan sonra gerçekleşirdi, yani çoğunlukla birimizin morali ciddi anlamda bozuksa gerçekleşirdi.

Gözlerimi zorlukla Elçinden çekip, Adene döndüm. Tüm dikkati ile bana bakıyordu. Sol tarafta Elçin otururken sağ tarafta Aden vardı. Elçinin yanına da Cengiz oturmuştu. Gözümü ne oldu anlamında kırptığımda Elçine dönmüş ve tekrar bana bakmıştı. Kaşlarım çatıldığında elindeki çatalı daha sıkı tutmuştu, parmak boğumları bembeyaz haldeydi.

"Zeytin."

Elçin yüzünü buruşturarak Cengizin tabağına koyduğu yeşil zeytinlere baktı, gözlerini bana çevirdi. Tabağı bana doğru ittirdiğinde çatalımla onları topladım.

"Alma şunun zeytinlerini, vitamin aldıgı yok artık. Ne zaman görsem alkol komasına girmiş halde."

Boğazımı temizledim ve tabağımdakileri yemeye başladım. Fazla bir şey yiyemeden midem bulanmıştı, kahvaltı yapmaktan nefret ediyordum. Kahvemi yudumlamaya başladığımda iç geçirdim ve arkama yaslandım. Kahve genelde uyku kaçırdığı için tüketilirdi ama bende uyku yapıyordu. Fincana nefesimi verdiğimde yüzüme çarpan buharla hafifçe gülümsedim.

"Çay içmeyeceğim, kahve yapıyorum. İster misin Aden?" Elçin yüzünü buruşturarak ayaklandığında Adene döndüm. Tabağındakilerle oynuyordu.

"Hayır, teşekkürler..."

Elçin mutfağa gittiğinde bir süre daha Adene bakındım, yemeğini yemiyordu. "Oynama yemeğinle, düzgün beslen." Başıyla onayladı ve peyniri ezmeye devam etti. Cengiz üzgün üzgün ikimize bakındığında ayağa kalktım. "Uyuyacağım, ben kalkana kadar uyandırmayın beni."

Masadan kalkıp, sehpanın üzerindeki telefonumu aldım ve adeta odama uçtum. Dün gece Elçini yatırdıktan sonra salonda uyuyakalmıştım, her tarafım ağrıyordu. Odanın kapısını açmamla Adenin kokusu burnuma doldu. Derin bir nefes alıp verdim ve üzerimi hızla çıkarmaya başladım. Duş almam gerekiyordu, sürülen kremlerden dolayı her tarafım yapış yapıştı.

Küveti ayarladım ve sıcak suyun içine girdim. Gerim gerim gerilen kaslarım yavaşça rahatladığında iyice kendimi suya bıraktım. Biraz şarap güzel giderdi buraya. Beş dakika geçmeden banyonun kapısı açıldı. Cengiz girmezdi, ya Elçin ya Adendi. İkisinden de bir şey saklayacak halim yoktu.

"Gece..."

Gözümü açıp, Adene döndüm. "Hmm?" Klozetin kapağına oturmuş elleriyle oynuyordu. "Beni sevmiyor musun?" Başımı geriye yasladım. "Sevmeli miyim?" Dolu gözleri ve öne doğru büzdüğü dudakları ile kafasını aşağı yukarı salladı.

"Bana çok sert davranıyorsun, neden seninle bu konuyu konuşamıyoruz? Gün geçtikçe benden uzaklaşıyor, Elçine yaklaşıyorsun."

Ayağa kalktı ve küvetin yanına gelip, çömeldi. "Biz... Biz hâlâ sevgiliyiz değil mi? Benden ayrılmadın, onunla daha fazla yakınlaşamazsın."

Gözlerimi yüzünde gezdirdim, çökmüştü. "Sen kendine güvenebiliyor musun Aden? Annen önümüze yeni bir şeyle geldiğinde ona gitmeyeceğine emin misin? Sosyal medyada yüzlerce, binlerce belki milyonlar seni hedef alacak. Benden gitmeyeceğine emin misin? Daha yeni Cumhurbaşkanı tarafından tebrik edildim, uluslararası yarışmada beni destekleyeceğini söylüyor. Buna hazır mısın Aden? Al telefonunu ve twittera gündeme bak. Benim eşcinsel olup olmadığım Türkiye gündeminde birinci sırada."

Kıkırdadım. "Böylesine zehirli bir toplumda yanımda durabilir misin? Yorulduğumda dayanağım olabilir misin? Beraber anıldığımız zaman annenin neler hissedeceğini biliyor musun? Seni geri almak isterse ne yapacaksın?"

Doğruldum elimi yüzüne götürdüm. Zayıflıktan iyice belli olan elmacık kemikleri üzerinde parmağımı gezdirdim. "Benden tekrar gitmeyeceğine emin misin?"

Gözleri gözlerime değdiğinde ışığının ne kadar söndüğünü fark ettim. "Ben... Ben..."
Başımla onayladım, cümlesini bitirmesini bekledim. Gözleri saniyelik olarak göğüslerime kaydığında sırıttım.

Geri suya uzandım ve iç çektim. "Açık konuşacağım Aden, insanları seviyorsun. Onların ilgilerini seviyorsun, karşındaki kişi sana ne kadar iğrenç gelse de onun seni beğenmesi hoşuna gidiyor. Tek bir kişi bile sana yönelimin hakkında bir şey dese hızla reddedecek durumdasın. Göğüsünü gere gere evet ben eşcinselim, Gece Kara'nın sevgilisiyim diyebilir misin?"

Gözlerinin kaçırdığında bakışlarımı tekrar tavana diktim. "İlişkimiz boyunca senden hep bunu bekledim, sırf insanlar başka bir şey düşünür diye benimle yemek bile yemedin. Arabada yememiz kolay olsun diye siktiri boktan bir Fastfood aldın. Sana her hediye verdiğimde çevrede birisinin olup olmadığını kontrol ettin."

Ona geri döndüm. "Beni seviyor olabilirsin, ama sen insanların senin hakkında ne düşündüğünü daha çok seviyor ve önemsiyorsun. Seni tutabilir, herkesten koruyabilirdim. Taa ki o gece gözlerimin içine bakarak aramızdakilerin iğrenç olduğunu söyleyene dek. Anlatsana Aden, üvey ablan olduğum için gerçekten de iğrenç mi hissettiriyor sana bunlar?"

Ona dogru tekrar eğildim. "Sana dokunmam, seni öpmem, seni parmaklarımla delirtmem. Her şey bittiğinde suçluluk duygusuyla uykuların kaçıyor muydu?"

Gözünden bir yaş süzüldüğünde hâlâ parmaklarıyla oynuyordu. Elimi ensesine sardım ve kendime çektim, dudaklarımız arasında santimler vardı. "Miden bulanıyor mu Aden? Şu an beni ittirip kaçmak istiyor musun? Bu yeterince iğrenç mi?"

Hıçkırdığında beni ittirdi ve geriye düştü. Ağlayışı sesli bir hâle geldiğinde bacaklarını kendine çekti ve kafasını gömdü. "Neden ağlıyorsun? Daha ne kadar seni teselli etmem gerekiyor? Kendi yaptıkların, kendi dediklerin yüzünden bu haldesin. Bu haldeyiz Aden!"

Bir kere daha hıçkırdı. "Annene gene karşı çıksam sen gene annenin tarafında olacaksın. Senin her zaman önceliğin diğerlerleri, hiçbir zaman beni önceliğin olarak görmedin. Sorun yaş veyahut güç değil Aden, ben babamın kızıydım. Buna rağmen o gece başım dik bir şekilde senin için karşı çıktım."

Hafifçe güldüm. "Biliyor musun Aden, Elçinin yerinde olmanı isterdim. Sırf sen kendi götünü kurtarmak için onu öne attığında, sana bir şey olmasın diye kabul etti. On iki yıllık arkadaşına aşıkmış gibi davrandı, annenin ve babamın önünde tek hissetmeyeyim diye yanımda oldu. Babam üzerime yürüdüğünda beni arkasına alan oydu."

Burnum sızladıgında seslice güldüm. "Ahh, bu konuşmayı yapmak iyi olmadı. Şimdi daha beter hissediyorum." Küvetten çıktım ve tıpasını açarak hemen yanında olan kabine girdim. Aden fazla durmadan çıkmıştı banyodan.

Kötü hissediyordum, onunla her yüzyüze geldiğimde çok daha kötü hissediyordum.




Birbirinizi zorbalamayın.

Kitabın yaş aralığı 15-27 arasında, herkes birbirine saygısını takınsın. Elçin veya Aden derken kalpler kırılmasın, onların kurgusal karakterler olduklarını unutmayın.

Le / Yarı Texting GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin