Le / Yarı Texting GxG

32

" He söyle baba."

Nefes nefese konuşurken hareketlerime devam ettim. "Köpek gibi nefeslenirken ne dememi bekliyorsun? Az dur, psikolojimi bozdun."

Gözlerimi devirdim ve yerinde durdum. Eldiveni çıkarıp bir köşeye atarken kulaklığı düzelttim.

" Eve ne zaman geliyorsun? Çoktan bir ay oldu."

Gözlerim duvara asılı saate bakındı.

Gecenin bir buçuğuydu, bu saatte bunun için mi aramıştı beni?

" Bu saatte bunun için mi aradın? Sabah konuşsaydık ya, antrenmandayım."

Sinirli homurdanmasına hafifçe güldüm. Kendimi ringin ortasına attım ve uzandım.

"Gündüz telefonlarımız açılmıyor, şansımızı bir de gece deneyelim dedik."

Gözlerimi kapattım ve nefesimi düzenlemeye çalıştım, saatlerdir buradaydım. Sabah sekizde salonu açmıştım, bu saate kadar buradaydım. Çalışmanın yanında kendimi de forma sokmaya çalışıyordum.

"Çık gel eve, kimseyle doğru düzgün konuştuğun yokmuş. O şebek Cengizde diyor, salon ve ev arasında mekik dokuyormuşsun."

Kuruyan dudaklarımı ıslattım.

"Biraz öyle oldu, şu sıralar böyle devsm edeceğim."

Hattın diğer ucundan bağırış sesi gelmesiyle yüzümü buruşturdum. Telefonum nerdeydi benim?

"Kalk gel diyorsam gel, şerefsize bak! Babaya karşı çıkıyor bir de."

Artık yorulduğunu belli eden vücudumla doğruldum. "Duş almam, kıyafet değiştirmem lazım. Sabah aceleyle çıkarken temiz kı-"

"Bak bak şerefsize bak. Elin evine gidiyor sanki, babanın evi lan burası."

Yüzümü buruşturdum. "Aman be, ne bağrıyorsun bas bas? Saat kaç olmuş uyandıracaksın evdekileri."

"Sankigözlerine endişeden uyku giriyor. En son ne zaman gördük seni."

Doğruldum ve ayağa kalktım. Kaslarımdaki sızı kendini belli ederken esnedim. "Tamam, gelirim bir saate."

"Aç mısın?"

Yüzümü bir gülümseme sardı. Babam fenaydı, bağırır falandı ama candı.

"Açım."

"Hıh, götümü ye."

Telefon suratıma kapandığında sinirle güldüm. Can falan değildi, sinir bozucu herifin tekiydi. Aramanın sonlanmasıyla çalan müzik baş ağrısıydı, hızla toparlandım ve salonu kilitledim.

Mummy dont no daddys getting hot
At body shop, doing something unholy.

Kulaklıktaki müziği arabaya bağladım ve eşlik ederek sürmeye başladım. Siktir playlistim çok iyiymiş.
Rihannanın woo şarkısı çakmaya başladığında gaza iyice yüklendim. Bir saatlik yolu otuz dakikada gelmiştim.

Dans ede ede kapının oraya geldiğimde zile basamadan kapı açıldı. "Fıstığım?"
Aden içeriye bir göz attı ve beni ittirip, dışarıya doğru çıkardı. Kaşlarım çatıldığında ne yapmaya çalıştığını anlamadım. Yüzüme bakındıktan sonra yakalarımdan aşağıya çekiştirdi. Boyuna eğildiğimde yüzümün iki yanından tutup, hızlı bir öpücük verdi.

"Uyuyacaktım, geleceğini duyunca iyi uykular öpücüğü almadan uyumayayım dedim."

Belinden tuttuğum gibi kucağıma aldım ve duvara yasladım. "Alır giderim şimdi seni, geceyi gündüz ederiz." Çenesini ısırdığımda kıkırdamış ve kollarını boynuma sarmıştı.

" Çok özledim seni, doğru düzgün görüşemiyoruz artık."

Boynunu öptüm ve güzel kokusunu bol bol içime çektim. "Şu işlerim bi bitsin, maçlardan sonra beraber tatile çıkalım."

Cevap vermek için araladığı dudaklarını fırsat bilip, derin bir öpücüğe çektim onu. Büyük bir arzuyla karşılık verdiğinde onunla da bayağıdır vakit geçiremediğimi fark ettim. Sesli bir şekilde dudaklarımızı ayırdığımda kafamı tekrar boynuna soktum. Saçlarımda ellerini hissettiğimde huzurla gözlerim kapandı.

"Gece içeri geçmeliyiz."

Kafamı daha çok bastırırken durmamız gerektiğini söylemesi komikti. "Seni istiyorum." Belimdeki bacaklarını daha sıkı sardı. "Yeri değil, biliyorsun. Belki şey sonra..."

Elimi kalçasına götürdüm ve sertçe sıktım. "Bekleye bekleye sabır taşına döndüm."

Kıkırdadığında onu indirdim. "Dudaklarım şişmiş mi?" Yüzünü havaya kaldırdığında güldüm. Ufak bir öpücük bıraktım dudaklarına, yumuşacıkdı dudakları. Saatlerce usanmadan öpebilirdim.

"Biraz, fark etmezler ama."

Bir kere daha öptüm ve eve elindem tutup, eve doğru ilerledim. Kolumu omzuna atıp, içeri geçtik. Babam salonda uyuklarken adım seslerimizle hızla gözünü açmıştı.

"Tch tch tch, hâlâ korkunçsun."

Bıkkın bıkkın yüzüme bakındı. "Eşofman ve tişort bıraktım, git duş al." Gözlerim farkındalıkla fal taşı gibi açıldığında Adenden hızla uzaklaştım. "Abla?"

"Spordan geldim, leş gibi kokuyor olmalıyım."

Utançla yüzümü kapattım. İğrençti.

"Defalarca dedim, terleyince kötü değil rolon kokuyorsun."

Koltuktaki babamın kıyafetlerini aldım ve hızla üst kata çıktım. "Bu terli olduğum gerçeğini değiştirmez ki." Kendi kendime söylendim ve üzerimi çıkarmaya başladım. Banyonun kapısı açıldığında içeri Aden girdi.

"Dışarı küçük hanım."

Ömüme geri döndüm ve üzerimde eşofmanı sıyırdım.

"Waow, sağlam squat yapıyor olmalısın." Kaşlarım hafiften çatıldı, aynı zamanda gülerek Adene döndüm. "Ne?"

Gözlerini kaçırdı. "Belki de benim de artık spor yapmam gerekiyordur."

Onu baştan aşağıya süzdüm. "Mükemmelmhir fiziğin var zaten? Dolğun kalçalar, büyük göğüsler, hafif karın kasların... Daha ne istiyorsun ki?"

Omuz silkti. "Küçük bir kız gibi durduğum söyleniyor, belki biraz daha maskülenleşmeliyim." Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Üzerimdeki tişortü de çıkarıp, ona döndüm.

"Fiziğime bakınca ne düşünüyorsun?"

Gözleri vücudumun her yerinde gezindi.

"Çok, çok fazla kas."

Başımla onayladım. "Kendi vücudunda düşün bunu." Aynadan kendine bakındı. "Yakışmayabilir." Elini ayva göbeğine attı.

"En azından burası gitse?"

Yanına ilerledim ve arkasına geçtim. Omzuma zorlukla yetişen kafasına çenemi yasladım ve elimi beline sardım. "Olduğun gibi mükemmelsin, bunu unutma olur mu?"

Aynadaki halimize hayran hayran bakınırken onu iyice kendime bastırdım.

"Kilo alsanda, versende sorun yok. Halinden rahatsızsan seninle spor da diyette yaparım."

Yanağını öptüm.

"Her şekilde seni sevdiğim aklında bulunsun."

Omzunu öptüm. "Kilolu bir bedenin olsa sevimliliğinden kalp krizi geçirirdim. Fit bir vücuda sahip olsan ateşli görünmenden kalp krizi geçirirdim."

Boynunu öptüm. "Sensen her türlü ölürüm yani."

Kıkırdadı ve bana döndü.

"Yanına yakışmak istiyorum sadece."

Eğildim ve bu seferde dudağını öptüm.

"Senden başka kimse yanıma yakışamaz."