Castles Crumbling (feat. Hayley Williams) (From The Vault)

154 9 1
                                    


--

(Once, I had an empire)
(Bir zamanlar, imparatorluğum vardı)

Once, I had an empire in a golden age*
Bir zamanlar, güzel zamanlarda bir imparatorluğum vardı

I was held up so high
Çok yukarıda tutuldum,

I used to be great
Eskiden harikaydım

They used to cheer when they saw my face
Eskiden yüzümü gördüklerinde beni tezahürat ederlerdi

Now, I fear I have fallen from grace
Şimdiyse, gözden düşmüş olmaktan korkuyorum

And I feel like my castle's crumbling down
Ve şatomum parçalandığını hissediyorum

And I watch all my bridges burn to the ground*
Ve bütün köprülerimin yanıp kül olmasını izledim

And you don't want to know me,
Ve beni tanımak istemiyorsun,

I will just let you down
Seni hayal kırıklığına uğratacağım

You don't wanna know me now
Şimdi beni tanımak istemiyorsun

Once, I was the great hope for a dynasty
Bir zamanlar, hanedanlık için büyük bir umuttum

Crowds would hang on my words and they trusted me
Kalabalıklar can kulağı ile beni dinlerlerdi ve bana güvenilirlerdi

Their faith was strong, but I pushed it too far
İnançları çok güçlüydü ama ben çok ileri gittim

I held that grudge 'til it tore me apart
Beni parçalayana kadar kin besledim

Power went to my head and I couldn't stop
Güç ellerimden kayıp gitti ve buna engel olamadım

Ones I loved tried to help, so I ran them off
Sevdiklerim bana yardım etmeye çalıştı bense onları uzaklaştırdım

And here I sit alone behind walls of regret
Ve burda pişmanlık duvarlarının arkasında yalnız başıma oturuyorum

Falling down like promises that I never kept
Asla tutmadığım sözler gibi başarısızlığa uğruyorum

And I feel like my castle's crumbling down
Ve şatomum parçalandığını hissediyorum

And I watch all my bridges burn to the ground
Ve bütün köprülerimin yanıp kül olmasını izledim

And you don't want to know me,
Ve beni tanımak istemiyorsun,

I will just let you down
Seni hayal kırıklığına uğratacağım

You don't wanna know me now
Şimdi beni tanımak istemiyorsun

My foes and friends watch my reign end
Rakiplerim ve arkadaşlarım saltanatımın sona ermesini izlediler

I don't know how it could've ended this way
Nasıl bu şekilde bitebilir bilmiyorum

Smoke billows from my ships in the harbor
Limandaki gemimden buram buram dumanlar çıkıyor

People look at me like I'm a monster
İnsanlar bana bir canavarımışım gibi bakıyor

Now they're screamin' at the palace's front gates
Şimdi sarayın ön kapısında haykırıyor

Used to chant my name
Önceden ismimi tezahürat ettikleri kapıda

Now they're screaming that they hate me
Şimdi benden nefret ettiklerini haykırıyorlar

Never wanted you to hate me
Asla benden nefret etmeni istemedim

My castle's crumbling down
Şatom parçalanıyor

And I watch all my bridges burn to the ground
Ve bütün köprülerimin yanıp kül olmasını izledim

And you don't want to know me,
Ve beni tanımak istemiyorsun,

I will just let you down (Just let you down)
Seni hayal kırıklığına uğratacağım (Hayal kırıklığına uğratacağım)

My castle's crumbling down
Şatom parçalanıyor

You don't wanna know me now, now
Beni tanımak istemiyorsun şimdi, şimdi

(Once, I had an empire)
(Bir zamanlar, bir imparatorluğum vardı)




Golden age*: Herkesin mutlu olduğu veya belirli bir sanatın, işin vb. çok başarılı olduğu zamanları tanımlamak için kullanılan, hayali bir zaman dilimidir.

And I watch all my bridges burn to the ground*: Köprüleri yakmak, geri dönüşü olmayacak şeyler yapmak veya biriyle ilişkinizi onarılamaz bir şekilde zedelediğiniz anlamına gelen bir ifadedir. Burada kelimeler iki anlamda işliyor, hem kalenin yıkılması gibi düşen bir altyapının görsel bir tasviri olarak hem de Taylor'ın hayatını kasıp kavuran bu yoldan geri dönme yeteneğini yok ettiğini söylemenin bir yolu olarak bunu kullanıyor. Ben şarkıdaki metaforlara uysun diye o şekilde çevirdim ama anlamsal bakmak gerek.

Taylor Swift-Speak Now (Taylor's Version) (Türkçe Çeviri)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora