41. Bölüm: ¶ İSTANBUL •••

100 17 35
                                    

DÜĞÜNDEN ALTI HAFTA SONRA.

İSTANBUL SERÜVENİ...

"Nur'a düzgün davran! Seninle arkadaş olmaya çalışıyor. Onun bi suçu yok!"

"Pardon! Çok istiyorsan nişanlınla 'sister' olayım ne dersin?'"

"Bir seyide abartmasan olmaz... Ben sana git yakın arkadaş ol mu diyorum! Kızın burada kimsesi kalmadı ailesi İngiltere'ye dönüş yaptı... Tek başına! Geçen hafta seni görmeye geldiğinde kapından kovacağına birkaç saat sohbet edebilirdin. Ayılıp bayıl demiyorum ama bari kızı tersleyip durma! Seninle iyi geçinmeye çalışıyor." Bak sen Nur, kendisini evime kabul etmediğimi Savaş'a şikâyet mi etmiş...

"Savaş sen şaka mısın?"

"Yoo gayet ciddiyim."

"Ha ciddi ciddi... Eski kız arkadaşınla nişanlının kanka olmasını mı istiyorsun?" diye soracaktım ki laflarımı yuttum. Yerin kulağı var! Bir şekilde Nur'un öğrenip Savaşla aralarının bozulmasını istemem.

Gelecek ay düğünleri olacak. Evlenecekleri için elbette üzülmüyorum, ikisini yanyana, huzur içinde gördüğümde ilginç bir şekilde bende mutlu oluyorum.

Sadece, karnımdaki bebeğin babasının gelecek ay düğününün olması garip geliyor. İkisinin birbirini ömrünün sonuna kadar akraba olarak görecek olmaları. Cenk 'in gerçek babasına "Baba!" Diyemeyecek oluşu... Hüzünlendiriyor.

İlk zamanlar bunları kafama takmıyordum. Nasılsa boşanacağız ve bitip gidecek diyordum, hamileliğim ilerledikçe değişen hormonlarımın etkisiyle duygularımı kontrol edemez oldum. Geçen haftayı ful ağlayarak geçirmişken bu hafta mantığım devreye girmeye başladı...

Cenk'i yalnız büyüteceğim. Baba diyebileceği bir adam olacak ama aslında babasız büyüyecek! Onun elinden hayatını çaldım, sevgisiz bir ailede, mutsuz bir çocukluk geçirecek. Kafamı kurcalayan tek şey, bebeğimi bu yıkımın içinde nasıl güzel yetiştireceğim.

Savaş... Nur... Bencil kocam...Hiçbiri umurumda değil. Hatta kendi duygularımda umurumda değil. İstediğim tek şey oğlumun mutlu olması...

Hissettiğim minik tekmenim peşine elim karnıma gitti. Cenk neredeyse 20 haftalık oldu. Beşinci aya gireceğiz, doğuma çok az kaldı...

Çocuk doğurmak, aklıma geldikçe korkudan nefesim kesildiğini hissediyorum, sanki yapamayacağımı düşünüyorum ama ne zaman minik oğlum içimdeki varlığını hissettirse yüreğim ferahlıyor. Kendi kendime güvenemezken onun minicik tekmesiyle tüm endişelerim siliniyor.

Şu an aklımdan geçenleri okuyormuşçasına tekme atıyor. Çok garip... çok farklı...

Son birkaç gündür hareketlerini iyiden iyiye hissetmeye başladım. İlk başta hayal gibi gelmişti herhalde ben öyle olduğunu sanıyorum dedim.

Meğer oğlum büyüyormuş...Ultrason görüntülerinde tamamen ayırt edilmeye başladı. Eli yüzü, ağzı burnu... Gözüme çoook güzel geliyor, benim yavrum olduğu için mi bu kadar güzel yoksa bebek olduğu için mi bilmiyorum... sadece çok güzel.

Her hastane dönüş ultrason fotoğraflarını bizimkilere gönderiyorum annem abla bu minik oğlan için deliriyorlar, ablam... eline toz bezi almayan kız, Cenk için battaniye ördü. Tek aşkının Cenk olduğunu söylüyor.

Annemi ilk kez bu kadar coşkulu ve rahatlamış görüyorum, o kasveti, gerginliği hepsi geçti... Bu minik oğlan, annemin hepimizden sakladığı sevgiyi daha doğmadan açığa çıkardı.

Babam... babam dede olacağına hala inanamıyor, benim evlendiğime inanamadığı gibi... Okulum yaz tatiline girdi ama babam... babam, hala yaz tatilin gelmesini ve evime döneceğim zamanı bekliyor.

UR SERİSİ		~ İNCİ.. (Karamel Düşler - Düzenlememiş Tam Hali)Where stories live. Discover now