20.Bölüm: ¶BİZ OLMAK••

238 39 12
                                    

Kim derdi yüreğimin senin için atacağını, aşkı seninle bulacağımı.

Soğukluğunun kor gibi ağır ağır tüm benliğimi yakıp kavuracağını.

En acısıysa bu kadar yakınımdayken uzağımda olmanmış, son bir kaç haftada bunu senin sayende öğrendim Savaş.

Teşekkür ederim...

---------

Doğum günüm üzerinden yaklaşık 2 hafta geçti.

Yaklaşan vizeler ve şiddetini arttıran komite karşısında Sarpla kendimizi kaybederken, günler hızla birbirini takip etti. Proje hazırlığından sınavlara çalışmakta o kadar zorlanıyorduk ki, birinde başarılı olsak diğeri hüsranla sonuçlanıyordu.

Bütün bunların yanında, Ümit üzerime kabus gibi çöktü, temize geçmem için verdiği kağıtları en az üç kez temize geçtim, üç kez! Beğenmedi şerefsiz, beğenmeyede niyeti yoktu.

En sonunda bi liseli ile anlaştım, para karşılığı aynı işlemi defalarca kez yaptı kızcağız. Sanırım beşincisinde ancak beğendi. Artık her gün aynı şekilde kağıtlar veriyordu bana, bende kıza verip tasniflenmiş halini bir kez okuyup Ümit'e teslim ediyordum.

Bu ikimiz arasında günlük bir rutin haline gelirken, mimarlık nedir adlı çalışmamı da beğenmedi, defalarca onu da yaptım. En sonunda bu işlemi de liseli kıza yaptırdım. Bakalım bu kez beğenecek mi?

Savaşa gelirsek, gün içinde müsait olduğum zamanlarda sadece bir kaç kısa mesaj atabiliyorum. Artık kafeterya bile uğrayacak zamanı bulamazken, o bütün yoğunluğunun içinde tüm sosyal hayatını aynı hızda yaşamaya devam ediyor.

Kafeteryaya kahve almaya gittiğim sıradan günlerden birinde Savaşla karşılaştım. Elimde Sarp için aldığım kahveyi ona ikram ederken uzun zaman sonra ilk kez konuşma fırsatı bulduk.

"Çok yoruyorsunuz kendinizi, ben yardım ederim size."

"Hayır bizim projemiz bu tamamen bizim emeğimiz olmalı."

Başını sallarken tatlı tatlı güldü.

"Peki ama ihtiyacın olduğunda ara mutlaka."

Savaş gideceği yöne doğru bir kaç adım attı, ben yine sadece arkasından baktığımı fark ettim. Özlemiştim çok özlemiştim. Uğraştığım işleri bitirip yatağıma girdiğimde hayali gözümün önünde belirtiyordu.

Aramızdaki mesafeyi seri adımlarla kapatıp boşta kalan elimle bileğini tuttum. Şaşıran yüzü beni gördüğünde, gözleri merakla yüzümde dolaştı.

"Bir şey mi oldu, yardım mı isteyeceksin?"

Başımı hayır anlamında salladım. İstediğim tek şey oydu, bunu nasıl söyleyeceğim ise bilmiyordum.

"İnci, burada seninle beklemeyi bende çok isterim ama geç kalacağım."

Ben söyleyeceğim cümleyi planlarken geçen zamanı fark edememiştim. Neredeyse kırk dakika olmuştu. Utançla elimi bileğinden çektim. Rüzgardan karışan saçlarımı tek elimle düzeltip salaklığımı örtmek için olabildiğince güzel gülümsemeye çalıştım.

"Unuttum."

Daha mantıklı bişey bulamazken aptallığımı tek kelimeyle taçlandırdım. Dudaklarımı ısırırken onu gözlerinin derinlerine bakamıyorum. Sıcacık avuç içleri omzumu okşarken konuştu.

"Tamam, hatırladığında ararsın. Şimdi gitmem lazım görüşürüz."

Gitti, yine gitti.

Elimdeki soğumuş kahveyi sinirle çöpe fırlatırken hızlı adımlarla proje odasının yolunu tuttum. Hava karardığı için koridorlara yavaştan karanlık çökmeye başlamıştı. Işıkları bulamazken alt katlara telefonumun ışığını açarak indim. Sonunda odaya ulaştığımda ışığı açıp bin bir emek yaptığımız maketin son rötuşlarını yapacaktım.

UR SERİSİ		~ İNCİ.. (Karamel Düşler - Düzenlememiş Tam Hali)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin