Bölüm/26

6K 293 18
                                    

Bu bölümü Yılmaz ve Baran'a özel yazıp atacağım bir sonra ki bölümde Baran ve Aslan'ın smut bölümü var.

-
-
-
Yazar'dan;

Yılmaz gözlerini yavaşca araladı. Son hatırladığı şeyler Baran'ın ona baba diyerek koşması ve sarılmasıydı. Hemen etrafına bakındı, yatağında uzanıyordu, Baran'ın kafası yana düşmüş Aslan'ın omzuna yaslanmış Ahmet'in yatağında oturarak uyukluyordu. Aslan ise onu izleyip sırıtıyordu, Yılmaz'ın içini kıskançlık kaplarken bunu sonraya bıraktı, Ahmet ve Aslan, Yılmaz'ın uyandığını görünce hemen yanına yaklaştılar.

Ahmet korkuyla sordu, bu 2. bayılmasıydı. "Yılmaz... iyi misin?" Yılmaz ona korkuyla bakan ela gözlü adama baktı, bakışları boynuna inince küçük morlukları görüp sırıttı. "Jilet gibiyim Ahmet'im." Ahmet derin rahat bi nefes aldı. Yılmaz'ın aklından geçenleri nerden bilsin tabi.

"Aslan, getir onu.. uzansın yanıma." Baran her ne kadar uyumak istese de fazla ağladığı için dayanamamıştı gözleri ve uyuyakalmıştı. Aslan ise ayak üstü öğrendiği şeylerden 1 saat boyunca sessiz sessiz sevdiğinin göğsünde ağlamasına izin verip beklemişti.

Aslan, Baran'ı hafif kaldırarak Yılmaz'ın yatağına yatırdı, Yılmaz oğlunun üzerini örtüp uyurken bile iç çeken oğluna bakıp saçlarından öptü. "Abi... siz şimdi şey mi yani..?" Aslan ne soracağını bilemeden konuşmuştu. "Evet Aslan'ım bende duyduğumda senin gibiydim. O benim Yıllar önce artık öldüğünü düşündüğüm Berkay'ım, oğlum gözümün nuru."

Aslan sessiz sessiz düşündü, inatçılığını Yılmaz abiden aldığını anladı, Bi yandan da bunca zaman yaptıkları yüzünden Yılmaz'ın yüzüne nasıl bakacağını düşündü.

Baran o sıralar gözlerinş yavaş yavaş açmaya başladı. Bir süre kirpiklerini kırpıştırarak kendine gelmeyi bekledi. Gözleri Yılmaz'ı bulunca hemen doğruldu. Ne tepki vereceğini nasıl konuşacağını bilmiyordu. "S-sen iyi misin..?" Önce abi derdi şimdi onu bile diyememişti.

"İyiyim oğlum çok iyiyim ben." Kalbi sızladı Baran'ın. Oğlum kelimesi o kadar hoş gelmişti ki kulağına Çok hoşuna gitti bu durum onun, ama hala alması gereken cevaplar vardk.

"Anlatacak mısın artık?" Yılmaz sıkıntılı bi nefes aldı, içinden güzel bi dua okuyup doğrularak Baran'ın eller arasında küçük kalan ellerini avuç içine alıp okşadı.

"Baran zaten biliyorsun, hayat hikayemi, ben giderken seni geride bıraktm. Yemin ederm hasretinden öldüm Berkayımsın sen benim, ama ne getirdiler seni, ne  de hakkknda bahsettiler. Böyle olduğuna göre bişey oldu dedim. Öldüğünü düşündüm. Sonra buraya girmene sebep olan adam, bana bi dosya getirdi açtığımda bebekliğinden yana ne varsa hepsi içindeydi, bütün hayatını sermişti önüme.  Sen revirdeydin o sıralar. Yandım kül oldum ben, içimde ki Ateş sönmedi, gözlerimin önüne minik minik gülen küçük ağız geldi, miniciktin sen ben gittiğimde 20 yıldır bu cehennemdeyüm ben. Öldüğüne kendimi inandırdım, ama neler çektiğimi, Bir Allah, Bir Ahmet ç, bir de ben bilirm. Daha ne anlatayım ki sana oğlum, vur bağır çağır hiç bişey diyemem o kadar haklısın ki benimle konuşmamakla, ama bunca zaman zaten yokluğunu çekmişim uzaklaşırsan dayanamam ben."

Baran akan göz yaşlarıyla dinledi onu, Sadece o değil onları dinleyen koca koğuştan haberleri var ama yok gibiydi de. Herkes şok olmuş bi şekilde izliyordu onları. Yılmaz Baran'ın göz yaşlarını silip yanağına küçük bir öpücük bıraktı. "Sen iste dünyayı yakarkm ben, sadece sen iste yeter be oğlum." Baran burnunu çekip derin bi nefes aldı.

HÜCRE Where stories live. Discover now