Bölüm/4

11.5K 536 162
                                    

Birileri rica etsem dm gelse de bana kurgu fikirleri söylese kafam çok karışık yani aklımda çok kurgu var seçmeme yardım etse çok güzel olur

🌈 Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın 🌈

Karanlıktı herşey, gözüm sanki sıkıca bağlanmış ve kimsenin açmaya gücü yetmiyor gibiydi, 'çıkarın şunu gözümden' diye bağırıp bekledim ama kimse ses vermedi. Daha sonra gözlerimde bı dokunuş hissettim sonra kulağıma dolan ağlama sesleri, neydi bu? Kim içini döke döke ağlıyordu. Acaba birine bişey mi olmuştu.

Arkamda birinin varlığını hissediyordum yavaşça gözlerimi açtı bir kaç dakika boyunca gözlerimi kırpıştırıp alışmaya çalıştım. Bı arabanın içinde oturuyordum, Etrafıma baktığımda titredim mezarlıktaydım.

Arkadaşlarım herkes ağlıyordu bunlara noldu diye düşünmeden edemedim, arabadan inerek bizimkilerin yanına adımladım, koğuştan bizimkileri görünce bana gülümsediler hemde gözleri dolu dolu sanırım birine bişey olmuştu ve Çok sevdiğim biriydi, yoksa bana böyle bakmazlardı.

Yılmaz abi, Ali, Ahmet abi, Mehmet, Rıza abi  ve asla görmek istemediğim Aslan bunda da bi haller vardı yıkılmıştı sanki. "Abi noluyor burda niye herkes ağlıyor kim öldü?" Ağızlarını açıp tek kelime etmediler mezarın yanına iyice yaklaştım. Tanımadığım yüzü pek belli olmayan bı kadın ağlıyordu üstü başı çamur olmuş avuçlarında toprakları sıkıyor Dağılmış saçlarıyla insanın içini yakıyordu. Onu geçip bu sefer Kuyruksuz Aslan'ın yanına adımladım. Hiç sevmesem de çok yıkık görünüyordu.

"Aslan noldu? Niye böylesiniz kim öldü söyle o kadın kim?" Bana bakıp buruk bı gülümseme bıraktı.  "Orda Baran yatıyor öldü kaybettik Baran'ı benim yüzümden öldü Baran Allah benim belamı versin" 1.95 boyunda ki adam ağlıyordu resmen karşımda.

Dur dur dur  tek sorun Aslan'ın ağlaması demi? Lan öldüm mü ben? Burda yatan ben miyim? "Hayır hayır ölmedim ben bakın burdayım ağlamayın lütfen Aslan saçmalama sen sevinirsin ben ölsem ne diye ağlıyorsun lan" yanıma gelip saçlarımı okşadı Rıza abi, "üzülme oğlum sadece öldün bişey olmadı."

Mal mal suratına bakarken kolumda hissettiğim sızıyla çığlık atıp sertçe gözlerimi açtım, karşımda Yarım ağız sırıtan Aslan ve Mehmet'i görmeyi beklemiyordum. Hemen Etrafıma bakındım ölmemiştim burası Revirdi.

"Kuyruksuz Aslan ha öyle mi? Ayrıca ölmedin Baran merak etme Pamuğu ucuz yırttın." Kaşlarımı çatıp karşımda hala Gülen adama baktım ilk defa gülüyordu vicdansız gerçi kabusta da ağlıyordu, rüya demiyorum kabus.

"Ne kuyruksuz Aslan'ı ben öyle bişey demedim hem nerden çıkardınız siz?"

Mehmet hemen yatağın ucuna oturup elini bacağıma koydu. "Kardeşim Narkozun etkisiyle herşeyi diline vurdun dediklerinin haricinde bütün koğuşa hatta sana saplanan demir parçası şiş'e bile sövdün en çok da Aslan abiye sövdün hatırlamıyor musun?"

Yutkunamadım ne diyordu bunlar... Ben öyle bişey yapmış olamazdım. "Eh, şey kendimde değildim gerçekten kendimde değildim olsam asla sana öyle şeyler demezdim özür dilerim." İçime düşen korkuyla alt dudağımın titrediğini hissettim Siktir ama ağlamayacağım olmaz. Kafamı yana çevirip alt dudağımı dişlerimin arasına alarak dişlerimi yumuşak deriye geçirdim.

Daha yeni bı yara aldım bu kez de dayak yiyemezdim.  Tekrar onlara baktığımda biri suçlulukla, diğeri de hüzünle bakıyordu. Ben yanılıyordum canım Aslan kim gözlerinde ki kırgınlık kim? O kuyruksuz Aslanda hiç de altın kalp falan yoktu.

"Mehmet sen dışarıya çıksana Abim, bizim konuşacaklarımız var hatta sen durma git koğuşa ilgilenirim ben Baran'la." Önce şüpheyle baktı gözlerimize bakışları ikimizin üzerinde geziyordu. "Mehmet çık dedim sana bişey olmayacak bu gece ben kalırım yarın da yatağında dinlenir zaten hadi çık."

HÜCRE Where stories live. Discover now