bölüm/6

8.5K 495 98
                                    

_________&________

Yazardan;

"Ayva çiçek açmış,yaz mı gelecek. Gönül bu sevdadan vaz mı geçecek? Gönül bu sevdadan vaz mı geçecek."

Ali'nin neşeli sesi tüm koğuşta yankılanıyordu, Baran yine boş boş yatağında uzanıyor, Tavla atmak için masaya toplanan grup da hem kavga ediyor hem de eğleniyorlardı.

"Güzeller içinden seni seçtim de geldim
Yandım Allah yandım yandırma beni
Derin uykulardan kaldırma beni
Seviyorum diyerek kandırma beni"

Ali hem yemek hazırlıyor hemde şarkısına devam ediyordu, kimseden şikayet yoktu, sesi güzeldi pezevengin.

"Eveeeeet!!!! Herkes masaya kaldırın abilerim tavlayı size mükemmel ötesi parmaklarınızı yiyeceğiniz lezzette bi yemek yaptım."

Baran Ali'nin neşeli sesine sadece tebessüm etti kendisi de onun gibi olmak isterdi, olumsuz düşüncelerini aklından çıkarıp hemen kalktı, zıplayarak masaya ilerledi.
"Çok güzel koktu valla Ali'm ellerine sağlık"

Mehmet'in açlıktan gözü dönüyordu, hemen masaya atlayıp ekmeğinden bölerek tabağında ki yemeğe gömüldü. "Oha hayvan oha yavaş bekle bı herkes gelsin, hem  az önce sen bana küsmedin mi? Niye yiyon benim yemeğimi?"

Baran sadece onları dinliyordu, kafası çok doluydu halinden kimse anlamıyordu da, önünde duran tabağa bakıp karıştırarak ofladı. O sırada tek bir kişinin dikkatini çekti.
"Yesene oğlum, Karadeniz'de gemilerin mi battı?"

Baran Ahmet abiye gülümseyip tabaktan büyük bir kaşık alarak ağzını iyice doldurdu, onun bu haline masada oturan herkes gülmeye başladı. Ağzında olan yemeğin yarısını yutmadan tekrar ağzını doldurdu. Yanakları iyice şişince Ahmet abiye dönüp kafasını yana yatırdı. "Oldo mo Ohmot Obo"

Masada 2. Bir kahkaha tufanı eserken bazıları Baran'ın saçını karıştırdı bazıları da sadece  gülümsemekle yetindi.  Bol sohbet ve Baran'ın, sevimli halleriyle geçti yemek. Çay servisi yapan Baran Ahmet abiye çay vererek fazla doldurduğu çayları tekrar bırakmak için ilerlemeye başladı, karşısında gelen adam, o gün onunla terörist diye alay edip üzerine yürüyen adamdı.

Baran gözlerini kaçırsa da tepsiyi ona da uzatıp çay vermek istedi, adamın bakışları değişti, elini uzatıp çayı alacağı sırada bakışlarında ki değişiklik siyah çukura gömüldü tepsiye vurmasıyla, yeni kaynamış sıcak çay Baran'ın üzerine döküldü.

Baran çığlık atarak geriye kaçarken üzerinde ki kazağı çekiştirdi, masada oturanlar yanına gelerek kontrol edereken, Mustafa, Kuvarsa sert bı yumruk attı.  O sırada yatağından hiç kalkmayan Aslan şahit olduğu şeyle önce yutkundu. "Oğlum yoğurt getirin alsın biraz ağrısını." Ahmet abi bağırdı.

Aslan Baran'a ilerleyerek çevresindeki herkesi gönderdi, Baran'ı kolundan tutup lavaboya çekiştirdi.

İçeriye giren Baran ağlayarak vücudunda olan kızarıklıklara baktı canı çok yanıyordu göğsünde ve karnında yer alan kızarıklıklar aynı şekilde biraz kolunda da vardı, eline soğuk su dolduracakken Aslan Baran'ı durdurdu.

Baran sulu gözlerini Aslan'a çevirerek baktı.
"Bırak lütfen çok canım yanıyor, su olmazsa en azından yoğurt süreyim."

Aslan sadece boş gözlerle baktı içinde garip bı his vardı, çok üzülüyordu. Ama hırsına engel olamıyordu, Kolundan tutup köşeye çekiştirerek fırlatır gibi bıraktı. Sonra içeriye dönüp malzemelerin olduğu kilitli dolaptan ip alarak döndü, anahtar sadece onda vardı. 

Tekrar kilitleyip lavaboya döndü, Baran elini suya atmışken gördüğü bedenle titreyip geri çekildi, ama vücudu titriyordu acıdan. Ağlaması bı saniye bile durmazken Aslan'ın elinde duran ipi gördü. Kafasını olumsuzca sallasa da fayda etmedi Aslan için. Kolundan zorla sürükleyip Tekrar köşeye çekiştirerek, kabinlerin kulpuna bağladı bir ucunu diğerini de sıkıca Baran'ın eline bağladı.

HÜCRE Where stories live. Discover now