Kodo-mei: Oni (VII)

120 31 13
                                    

Aradan geçen üç günün sonunda limandaki patlama haberi üzerine kurulan komplo teorileri ve varsayımlar, patlamadan daha çok anılır olmuştu. Patlama ya da terörle ilgili bilgisi dahi olmayan sabah kuşağı programcıları ve ününü elden düşürmemek için her türlü kalıba girebilecek omurgasız eski ünlüler dahi, birer terör şube çalışanı ve patlayıcı uzmanı olmuşlardı. Hatta toplumun akıl sağlığı için oldukça tehlikeli olan, çocukluklarında yaşadıkları eziklikleri hatırladıkça ağızları kuduz hastası gibi köpürerek, destekledikleri siyasilere karşıt görüş bildiren herkese saldıran eski manken ve sinema oyuncuları ve şarkıcılar da bunu bir şekilde yalakalık yolu olarak kullanmış, asıl hedefin gemi yerine başka bir kişi olduğunu iddia etmişlerdi. Kurabilecekleri senaryolar yalakalarıyla sınırlı olan bu insanlar gündemi değiştiriyor, okları ve soru işaretlerini ilgili makam ve kişilerden alıp güzelce başka yönlere çeviriyorlardı.

         Gündem tam da tahmin ettiği gibi şekillenen Nova, ikizlerin iki ayrı monitörde açtığı farklı haber programını izlerken bir yandan da saçma teorilerini izleyicilerinin aklına sokup farklı algılar yaratmak için canla başla çalışan yüzlere teker teker, kindar bakışlar attı. Bir süre sonra konu değişti ve toplum ahlakını bozduğu iddia edilenler eleştirilip, yayın ekranındaki bölünmüş karelerde beliren el ele tutuşan çiftler, birbirlerine sarılan ve aşklarını çekinmeden yaşamak isteyen insanlar günah keçisi ilan edilmeye başlandı. En kötüsü de her önüne geleni tutup öpen ya da her gün işlenen ve haberlere konu olan taciz, tecavüz ve şiddet suçlusu gibi muamele görüp en büyük günahkârlar olarak anılan eşcinsellere olan ön yargının kurdurduğu klasik, kokuşmuş, nefret ve cehalet dolu cümlelerdi. Oysa insanlar kendine aykırı diye eleştirdiği şeyleri bırakıp gözü önünde olan biten iğrençliklere ses çıkarsa, toplumdaki ahlaksızlık zaten yok olup gidecekti. 

         "Şunlara bak," dedi Sinem alaycı bir ses tonuyla. "Sanki kendileri bunları yapmıyor." 

          "Daha fazlasını yaptıklarını biliyoruz," dedi Nildem ve iç geçirdi. "Ama onlar korkakça ve gizli yapıyorlar her şeyi." 

           Sinem omuz silkti. "Her konuda böyleler zaten." 

           Gözlerini ekrana dikmiş 8 bile o an insanların ne kadar iki yüzlü olduklarına hayret ettiğini yüz ifadesiyle belli ediyordu. 

           "Toplum neden buna izin veriyor?" diye aniden sordu 3. Bütün gözler şaşkınca üzerine dönerken, merakla cevabı bekledi. 

        "İzin vermiyorlar," diye yanıtladı Nova. Başka kimseden ses çıkmamıştı. "Yönetilmek ve boyun eğmek arasındaki farkı bilmiyorlar. Yeni nesil Goebbels'ler medyayı satın aldı ve halk yalana bağımlı hale getirildi. Onları asıl ilgilendiren konuları yalan bir gündemle örtüyorlar. Zayıf noktaları olan dini inançları yanlış ellerde oyuncak oldu ve onların en büyük düşmanı biçimini aldı. İnançların tehlikede olduğunu bağıranlarla, kargaşa arkasında başka işler çevirenler, aslında aynı kişiler." 

            "Yalanı gerçekten ayıramıyorlar mı?" diye yeni bir soru ekledi 9. 

            Nova, bilinçli olarak bakışlarını başka yöne çevirdi ve 9'a bakmamaya çalıştı. "Beyinleri fethedildi ve hüküm altına alındılar; yönetilmelerine gerek kalmadı." diye cevapladı ve ekledi: "Fethetmek her zaman yönetmekten daha caziptir. İnsanların çoğu da özgür olmaktansa köle olmaya razı olur; çünkü özgürlüğün kazanıldığını unutup sunulana tamah etmeye yöneltildiler. Onlara yalanla gerçeği ayırt etmeleri değil, yalanı gerçeğe tercih etmek emredildi." 

             "Bu düzen doğru değil." dedi 8. Kırpmadığı gözlerini bir saniye dahi ekrandan çekmemişti. "İnfaz edilmeliler."

              "Sorgulamayı bilseler başkasına gerek kalmazdı." diye mırıldandı Nova. "Ama öğreteceğiz; insanlara işin gerçek yüzünü ve sorgulamanın değerini göstereceğiz." 

8,9,3/Yakuza -I- (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin