#19

295 47 13
                                    

Beritten yasa boğulmuş, sokaklar dedikodu yapan insanlarla doluydu, muhafızlar ülkenin dört bir yanından Prenses Tiana'yı arıyorlardı. Gökte yakıcı güneş ülkeyi esir almıştı ve Jay Jungwon ile bahçede atın başında bekliyorlardı. Kral çoktan planını yapmıştı ve Jungwon'u da ikna edip vampirlerin yaşadığı yere gidecekti. Oraya görememek için çok diretti ama bunu yapmak zorunda kaldı, ne kadar tehlikeli olduğunu bile bile Jay'i vampir mağarasına götürecekti.
" Majesteleri hazırsanız yola çıkabiliriz."
Dedi muhafızlardan biri tok bir sesle. Jay muhafızlara baktı ve her şeyin gerçekten hazır olduğunu anladı ve " peki o halde yola çıkabiliriz."
Dedi ve atına döndü. Jungwon endişeliydi çünkü ne kadar tehlikeli bir şey yaptıklarının farkındaydı ve Jay'in kaybedebilirdi. Kuzenlerine yalan söylemişti, Jay aslında henüz gücünü o kadar iyi kullanabilen biri değildi ve eğer onlarla çatışırsa yenilebilirdi. Jay atına bindi ve iki muhafız atın üstünü düzelttiler. Jungwon Cedric'in yanındaydı ve oldukça endişeli gözüküyordu. Cedric Jungwon'un bu hallerinden iyice bıkmaya başlamıştı.
" Jungwon, sıra Tiana'ya geldi ve sakin onu kurtulması için güçlerini kullanmaya çalışma." Dedi Cedric kısık bir sesle Jungwon'a. Jungwon iyice aptallaşmış bir yüz ifadesiyle Cedric'e baktı. Cedric'in ondan sakladığı onca yalanı ve buna rağmen hâlen daha nasıl böyle rol yapabildiğine şaşırdı. Cedric'in onu sadece Kraliçe Helena'nın karnındaki çocuk tahta çıksın diye tüm kraliyet ailesini öldürtmek için kullanıyordu. Bunları bile bile Cedric'in yüzüne bakmak ona acı veriyordu. Jungwon ona artık cevap dahi vermek istemiyordu, sadece sustu ve onun yüzüne baktı avı dolu gözleriyle.
" Artık sana hiç güvenemiyorum evlat. Bu sabahki halini gördükten sonra sana olan tüm güvenimi altüst ettin."
Jungwon duydukları karşısında iyice sinirlenmişti. Asıl yalan söyleyen ve onu kullan kişi Cedric iken bu sözleri ona Cedric söylüyordu.
" Jay beni seviyor tamam mı, o beni mal olarak görmüyor. O benim tek sevgilim, tek aşkım, hatta ailem öldükten sonra bana mutluluk veren tek kişi."
" Delirdin mi sen, o senin aileni öldürenlerin soyundan geliyor. Ona nasıl bu kadar güvenirsin, nasıl olurda ona aşık olabilirsin?"
" Benim ailemi öldürenlerin soyundan gelen kişi Jay değil, Helena'nın karnındaki senin çocuğun o soydan geliyor. Tiana'yıda öldürdükten sonra sıra Helena ve o çocuğa gelecek Cedric. Sana söz ailemin intikamını alacağım. Herkes ölecek, o soydan gelen herkes ölecek. Hatta bu işe destek çıkan kişilerinde canını alacağım. O kişi sen dahi olsan."
Cedric ağzı kulaklarında bir şekilde Jungwon'u dinliyordu. Bunları nereden biliyordu ki? Bu şeyleri sır gibi saklıyordu ama şuanda Jungwon her şeyi anlatıyordu. Cedric'in iki ayağı bir papuca girmiş şekilde ellerini Jungwon'un omzuna koydu.
" Sen bunları nerden biliyorsun?"
" Nerden bildiğimin bir önemi yok. Bundan sonra ayağını denk al, Jay'in kılına dahi zarar verirsen doğmamış oğlunu ve yasak aşkını ölmüş bil!"
Cedric daha ne olduğunu hile idrak edemezken Jungwon ondan uzaklaşıp atına bindi ve atını tam da Jay'in atının yanına getirdi. Korkuyordu, Jay'i Cedric'den koruyabilirdi ama vampirlerden koruması com zordur. Onun girmesine engel olmalıydı. Jay'e baktı ve konuşmaya başladı.
" Jay lütfen beni dinle, orası gerçekten çok tehlikeli bir yer. Vampirleri bilmiyorsun, onlar gerçekten çok güçlü. Böyle abi bir kararla, hiçbir hazırlık yapmadan gidemeyiz."
Jungwon çok tedirgindi, Jay'i kaybetmek istemiyordu ama Jay'de Tiana'yı kaybetmek istemiyordu.
" Bir kişinin daha ölümünü kaldıramam Jungwon, artık onlar değil ben öldüreceğim. Artık ailemden kimse eksilmeyecek."
Jungwon ne söylesede kâfiydi artık çünkü Jay vazgeçmiyordu. Kız kardeşini ölüme terk etmeyecekti.
" Açın kapıyı, gidebiliriz artık!"
Jay kendinden emin ve tok bir sesle emir vermişti. Sesi Kral mertebesindeydi ve emirleri herkesi şaşırtıyordu. Krallıktaki herkes onu korkak ve ürkek bir prens olarak tanıdı ama o gitgide daha da korkusuz ve kendine güvenen birine dönüşüyordu.
Muhafızlar kapıyı açtılar ve Jay önde, Jungwon arkasında ve muhafızlar onların etrafında olmak üzere yola koyuldular. Jay ormanın ortasına gelince Jungwon'a seslendi.
" Evet Jungwon ormanın ortasındayız, şimdi nereye gitmeliyiz."
Jungwon atının üstünde yavaşça Jay'in yanına geldi ve başını eğerek konuşmaya başladı.
" Majesteleri emin misiniz? Bunun geri dönüşü yok."
Jungwon hâlen bir umut içerisinde Jay'i kararından vazgeçirmeye çalışıyordu çünkü orası çok tehlikeliydi. Oradakilerin Prenses Tiana'yı şuana kadar öldürmüş olacağını bile düşünüyordu çünkü bu şekilde karar vermişlerdi. Tiana'yı onlar Jay'i Jungwon öldürecekti. En azından Jungwon böyle düşünüyordu.
Yolu Jay'e göstererek kuzenlerine ihanet ettiği düşüncesi de onu daha da yoruyordu.
Jay Jungwon'un bu direnişini görüyordu ama kardeşini kurtarmaktan başka bir şey düşünemiyordu. Sert bir tonla konuşmaya başladı.
" Nereye gitmeliyiz dedim!"
Jungwon elinden bir şey gelmediğini anlamıştı artık ve doğru yolu eliyle işaret etti. Jay Jungwon'un işaret ettiği yola doğru atı Carmen'i sürmeye başlayacaktı ki Carmen bir anda durdu ve arkaya doğru iki adı gitti ve ön ayaklarını havaya kaldırdı. Jay Carmen'in bu yaptığı karşısında onun saçlarını iyice kavradı ve yere düşmemek için çekiştirmeye başladı. Carmen havaya doğru kişniyordu ve gözleri de bir anda kıpkırmızı olmuştu.
" Sakın ol, sakin ol!"
Jay kalın sesiyle Carmen'e emir verip onu sakinleştirmeye çalışıyordu ama Carmen gözü dönmüş bir şekilde bir o yana bir bu yana zıplıyordu. Jay düşmemek için iyice atına sarılmıştı ama buna bir son vermeliydi. Elini belindeki kılıcana attı ve kılıcını çekip Carmen'in başına tuttu.
" Sana dur dedim."
Dedi bağırarak ve Carmen kılıcın tenine düğmesiyle bir anda olduğu yerde durdu. Hiç kimse ne olduğunu anlamamıştı.
" Carmen, ne oldu sana, niye böyle yapıyorsun kızım."dedi Jay ve Carmen'in saçlarını okşamaya başladı.
Jungwon atını Jay'in yanına doğru sürdü.
" Majesteleri iyi misiniz?"
" İyiyim bir şeyim yok ama Carmen'in neden böyle yaptığını anlamadım. Normalde çok sakindir ve böyle yapmazdı. Baksana gözlerine, kıpkırmızı olmuş."
Jungwon tereddütle konuşmaya başladı.
" Majesteleri belki de bu bir işarettir. Yani Carmen belki de tehlikeyi hissetti ve oraya gitmemeniz için sizi uyarıyordur.". Jungwon halen daha bir umut içerisinde Jay'in fikrinden vazgeçirmeye çalışıyordu.
" Artık çok geç Jungwon, eğer burdan dönersem kendimi asla affetmem. Ne olursa olsun oraya gidip Tiana'yı kurtaracağım. "
Jay Jungwon'un gösterdiği yöne doğru atını sürmeye başladı. Artık her şeyi olacağına bırakmıştı, istediği tek şey kardeşini canlı olarak ele kurtarmaktı.

prophecy - jaywon (Tamamlandı)angtsWhere stories live. Discover now