#8

390 49 35
                                    

Sabah olmuştu ve güneş Prens'in odasının aydınlatmaya başlamıştı bile. Dışarda kuş sesleri huzurdu adeta. Prens ve Jungwon aynı yatakta ve sarılarak kendilerini uykunun kollarına bırakmıştı. Jungwon'un başı Prens'in kalbini üstündeydi ve huzurla kapattığı gözleriyle kendini uykuya teslim etmişti. Jay'in gözleri yavaş yavaş açılıyordu ama hala daha kendini rüyada sanıyordu. Jungwon'a sarılarak uyuyordu ama o bunu rüya sanıyordu. Gözlerini iyice açtı ve bir eliyle başını tutmaya başladı. Akşamdan kalmadı ve içtiği içkilerin acısını daha yeni hissediyordu. Başı çatlıyordu. Etrafına bakındı ve göğsünde ona sarılarak uyuyan Jungwon'u fark etti. Başta rüya sandı ama çoktan uyanık olduğunun farkındaydı çünkü başı çok feci ağrıyordu. Jungwon biraz baktıktan sonra iki eliyle tıpkı bir refleks gibi Jungwon'u yatakta yere attı.
" Senin yatağımda ne işin var?" Jungwon yere düştü ve bir anda ne olduğunu bile anlayamadan kalçasının yere çarpmasıyla vücudunda oluşan ağrıyla inlemeye başladı.
" Ahhh, popom."

" Sen!"
Jungwon bağırmayı bırakıp Jay'e bakmaya başladı. Hatırlamıyordu dün olanları. Hemen oturduğu yerden kalkıp iki elini birleştirip başını eğdi Prens'in önüde.

" Efendim özür dilerim yanınızda uyumamam gerekiyordu."

" Sana daha kaç defa söyleyeceğim başbaşayken bu kadar resmi konuşma. Şu saçma saygı duruşunu da yapma!"

" Peki efendim. Yani peki Jay ."

" Şimdi anlat hemen. Dün ne oldu? Neden hiçbir şey hatırlamıyorum?"
Jungwon yere düşen battaniyeyi alıp katılamaya başladı ve bir yandanda olanları anlattı. Jay ise sadece ağrıyan başını tutuyordu.

" Dediklerimi yapmadığını için şuan başını tutuyorsun. Sana yüz defa şarabı içmemeni söyledim. Ama sen Cara'ya kendini o kadar kaptırdın ki ben olmasaydım belkide şuan bir bebeğiniz olacaktı."

" Neeee!!! Bebek mi? Ben ve Cara'nın mı? "

" Yaa böyle şaşırsın. O yangın çıkmasaydı şuan bakire olmayacaktın."

" Bakire olmayacak mıydım ?" Jay'in bu aklı karışmış ifadesinden jungwon şüphelenmişti.

" Yoksa bakire değil misin ?"

" Ne münasebet! Tabikide bakireyim. Hem sen ne cüretle bana böyle bir soru sorabiliyorsun?" Prens sinirlenmeye başlamıştı ve yataktan kalkıp jungwon'un yanına geldi.

" Ama siz bana sizin yanınızda rahat olmamı söylemiştiniz."

" Neyse ne! "
Jay bir o yana bir bu yana gidip gelmeye başladı. İyice telaşlanmıştı artık.

" O kadından kurtulmam lazım. Onunla asla evlenmek istemiyorum."

" Dün öyle demiyordunuz ama Prensim. "
Jungwon küçük bir gülümseme ile Prens'in yatağını düzeltmeye başladı.

" Eğer konuşmaya devam edersen kelleni alır akbabalara yem ederim."
Jungwon bu uyarı ile sustu ve yatağı toplamaya devam etti. Jay ise iki elini birleştirip dua etmeye başladı.

" Ahhh, tanrım teşekkür ederim. O yangını çıkardığın ve o kadın ile beraber olmamı engellediğin için çok teşekkürler."

" Aynn teşekkür et tanrıya. Yangını ben çıkarmasaydım ne bok yiyecektin acaba?" dedi Jungwon içinden.

" İki gün sonra nişanım var. Bunu engellemeliyiz."

" Bence onun büyücü olduğunu tüm saraya gösterirsek kral onunla evlenmene asla izin vermez."

" Ama nasıl? Gidip onlara Cara büyücü mi diyeceğiz? O zaman işler daha da kötü olur. "

" Hayır onu bütün karanlığın önünde büyü yaptırmak zorunda bırakacağız. "

prophecy - jaywon (Tamamlandı)angtsWhere stories live. Discover now