#18

360 42 23
                                    


Jay iki elini göğsünde birleştirmiş, üstünde gece giysileri ile bahçede bir o yana bir bu yana doğru gidip geliyordu. Heyecandan ellerini dişlerine götürüp tırnaklarını kemiriyordu. Jay'in başında nöbet tutup onu izleyen iki askerin onu izleye izleye başı dönüşmeye başlamıştı bile.
Sayın ışığı ve askerlerin ellerinde tutup aydınlık sağlamaya çalıştığı birkaç meşale dışında pek bir ışık yoktu. Jay gergin olmaya başlamıştı. Jungwon'u bekliyordu hemde çok uzun bir süredir bekliyordu. " Onu kırdım." Dedi kendi kendine çünkü ona kıyaslamıştı. Kıyaslamak zorundaydı çünkü ailesi söz konusuydu ve şuan tüm halkı tehlike altındaydı.
" Kapıları açın." Diye bir ses duydu Jay ve hemen arkasına döndü. Muhafızlar zırhlı kapıyı açıyordu. Kapının ardında bir adam duruyordu ve askerler ona içeri girmesini söyledi. Adam içeri girdikçe yüzü daha net görünüyordu Jay için.
" Jungwon."
Bu Jungwon'du, gelmişti sonunda. Jay yüzünde oluşan tebessümle ona bakmaya devam etti. Jungwon hızlıca kapıyı geçip Jay'in yanına geldi. Üstü başı yaprak ve dal parçalarıyla doluydu. Yüzünde ağaç çizikleri, ayakları ve paçaları hep çamur içindeydi, gözleri kızarmıştı. Jay gözlerini Jungwon'un gözlerinden ayırmadı.

" Nerde kaldın? Uzunca bir süredir burda seni bekliyorum."
" Onları yıllardır görmemiştim o yüzden biraz vakit geçirmek istedim ."
" Sorun değil."
" Ama..."
" Ama ne?" Dedi
" Ben onları ikna edemedim. Yani onları ikna etmek için çok da uğraşmadım çünkü asla vazgeçecek gibi değillerdi." Jay büyük bir hevesle beklemişti Jungwon'u tâki bu sözleri duyana kadar.
"Nasıl yani, vazgeçmediler mi? Gitmeyecekler mi?"
Jungwon başını iki yana sallayıp Jay'i onayladı. Jay bir elini alnına götürüp başını tutmaya başladı. Daha sonra Jungwon'un kolundan sertçe tutup ona baktı. " Benimle geliyorsun." JAY Jungwon'un kolumdan tutup onu çekiştirerek arkasından sürüklüyordu. İkisi de merdivenleri çıkıp sarayın kapısından içeri girdi arkalarında koştura koştura onları takip eden muhafızlar ile birlikte.
" Kral hazretleri ne yapıyorsunuz, nereye götürüyorsunuz beni?"
Jungwon sorguladıkça Jay onu daha da sert sürüklüyordu. Sarayın içerisinde o koridordan o koridora gidiyorlardı. Sarayın içindeki merdivenlerin çıkıp tekrar koridorardan yürümeye başladı. Tam kendi odasına yaklaşmıştı ki Kraliçe Helena gece vakti çıkan bu gürültüden rahatsız olup onların yanına gelmişti.
" Jay!"
Kraliçenin seslenişi ile herkes olduğu yerde durdu.
" Jay bu ne gürültü, ne yapıyorsunuz böyle?"
Jay Jungwon'un kolunu bırakıp annesine doğru döndü.
" Sakın hiç kimse beni takip etmesin, sakın!"
" Ne diyorsun oğlum ne oluyor böy-"
" Sakın dedim, odama kimse girmeyecek o kadar."
Jay Jungwon'un yakasından tutup kendisiyle birlikte sürüklemeye başladı. Odasına yaklaşınca durdu ve odasının kapısını açtı. Jungwon Jay'in bu yaptıklarına hiçbir anlam veremiyordu , neden ona bu kadar kötü davranıyordu ki?
" Majesteleri neler oluyor size?"
Jay sağ eliyle tuttuğu yakasıyla Jungwon'u çok sert bir şekilde odanın içine doğru fırlattı. Jungwon hızla odanın içine girdi ve Jay'in hızlı fırlatışı ile yere düşüp yatağa değene kadar yuvarlandı. Yatağın alt tarafındaki tahta kısma sırtının çarpması ile sonunda durabilmişti ama bu sefer de sırtına giren büyük bir ağrıyla olduğu yerde kıvranmaya başladı.
Kraliçe Jay'in bu hareketiyle şaşkınlık içerisindeydi çünkü oda ikilinin arasında bir şeyler olduğunu düşünüyordu.
" Oğlum ne yapıyorsun, öldürecek misin çocuğu?"
" Öldürürüm öldürmem, orası bana kalmış. O benim değil mi, hatta hepiniz benim malım değil misiniz? İstersem hepinizi öldürürüm. Şimdi beni yalnız bırakın ve burayı terk edin?"

Muhafızlar ve Kraliçe birbirilerine küçük bir bakış attılar çünkü hepsi Jay'i ilk defa böyle görüyorlardı.
Annesi Jay'e acıyan gözlerle bakmaya başladı.
" Jay iyi misin oğlum, ne oldu?"
" Bakın son kez söylüyorum ya burayı terk edin ya da sonuçlarına katlanırsınız."
Kraliçe onun kendini tamamen kaybettiğini anlamıştı, acıyan bakışlarını oğlunun üstünden çekti ve kendi odasına döndü. Muhafızlarda kraliçe ile eş zamanlı olarak orayı terk etti. Koridor tamamen boşalınca Jay bakışlarını odasına doğru çevirdi ve yerde kıvranan ama ayağa kalkmaya çalışan Jungwon'a çevirdi. Jungwon ayağa kalkmaya çalışıyordu ama ayağı kayıp tekrar yere düşüyordu. Jay ona bakarak içeri girdi ve kapıyı arkasından kapattı ve kilidini çevirdi. Jungwon başını kaldırıp Jay'e baktı, ağrıyan sırtını tutarak oturur pozisyona geçti.
" Neden yapıyorsun bunu, neden?"dedi Jungwon gözleriden akan yaşlarla.
" Ne oldu sana böyle, nasıl bu kadar kötü olabiliyorsun?"
" Bu gece benimle uyur musun Jungwon?"
Jungwon gözlerinden akan yaşlarla Jay'e bakmaya başladı. Kelimeler boğazına dizildi resmen ve konuşmayı unuttu bir anlığına. Jay Jungwon'a doğru geldi ve dizlerinin üstüne çöktü. Gözlerini Jungwon'un gözlerine dikti ve baktı.
" Sen az önce beni yere fırlattın, sarayın içerisinde sürükledin ve annene benim senin malım olduğunu söylemedin mi? Sen iyi misin?"
Jay ellerini Jungwon'un sırtını tutan ellerine götürdü. Ellerini tutup gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladı.
" Eğer böyle yapmasaydım bu gece burda olamazdın?" Jungwon'un göz bebekleri gittikçe büyümeye ve kırmızı olmaya başlıyor. Jay'i geriye doğru itti ve olduğu yerden yatağa tutunarak ayağa kalktı.
" Seninle bu gece burda kalmak istediğimi de nerden çıkardın? Ne yapıyorsun sen?"
" Asıl sen ne yapıyorsun?" Dedi ve yerden destek alıp ayağa kalktı. Jungwon'un tam hizasına geçti ve ön bakmaya başladı.
" Asıl sen ne yapıyorsun, ailen aileme zara veriyor. Kız kardeşim odasında titreyerek ağlıyor, sen bana ailene zarar vermem için yalvarıyorsun, sana onları göndermek için bir fırsat veriyorum ve sen onların ikna edemeyeceğini düşündüğün için susup geri geldiğini söylüyorsun. Asıl sen ne yapıyorsun Jungwon? Niye bunu bana yapıyorsun? "
Jungwon Jay'in sıkıntısını daha iyi anlamıştı şimdi ama bunun için yapabileceği hiçbir şey yoktu çünkü kararını çoktan vermişti bile. Prenses ölecekti.

prophecy - jaywon (Tamamlandı)angtsWhere stories live. Discover now