#13

331 49 16
                                    

" Babanız çok kötü bir durumda."
" Biliyorum Cedric."
Jay jungwon ve Cedric terastaydı ve Jay bir o tarafa bir bu tarafa gidiyordu. Ülkenin etrafını saran değişik canavarlar herkesi korkutmaya başlamıştı.
" İnsanlar ölüyor efendim."
" Biliyorum Cedric."
" Bir şeyler yapmalısınız."
" Biliyorum dedim ya. Neden uzatıyorsun?"
Jay iyice gerilemeye başlamıştı. Hayatında ilk defa bir kriz yönetiyordu ve bu sefer her şey çok ciddiydi. Halkı ölüyordu, babası hastaydı ve kral olmuştu geçicide olsa. " Cedric hemen kasabaya git ve herkesin saraya gelmesini söyle. Herkes buraya gelecek ve bu surların arkasında benimle güvende olacak. "
" Onları saraya mı alacaksınız? Efendim ama bu tehlikeli olur çünkü bütün o canavarlar sadece saraya saldırmaya başlar o zaman."
Jay sınırlı bir şekilde Cedric'e yaklaştı ve boğazını sıkmaya başladı. Cedric bir eliyle Jay'in elini tutup onu boğmasını engellemeye çalışıyordu. Jungwon hayretler içerisinde onları izliyordu.
" Halkım ölürken ben burda surlar arkasında mı saklanayım yani? Onları korumak benim görevim sende benim emirlerimi uygulamak zorundasın. Bir daha asla bana karşı geldiğini görmek istemiyorum. Kellen gitsin istemiyorsan hemen meydana git ve bütün Beritten halkını buraya getir. " Jay Cedric'i geriye doğru itti ve Jungwon'a döndü. " Sende onunla git ve halkı toplayın buraya."
" Emredersiniz Majesteleri."
Jungwon Cedric'e yardım etti ve beraber terastan çıktılar. Cedric sinir küpüne dönmüştü. Boğazını tutarak konuşmaya başladı. " Gördün dimi, bu aptaldan kral falan olmaz. Ne olursa olsun onu öldürmelisin. Duydun mu beni." Jungwon hiç ses çıkarmadan Cedric'i takip etti ve meydana gidip haberi herkese duyurdular. İnsanlar yavaş yavaş saraya gelmeye başlamıştı. Jay atı Carmen'in üstünde halkını sarayın kapısında bekliyordu. Gelen herkes önce Jay'e selam veriyordu sonra da sarayın bahçesinde toplanıyordu. İnsanlar iyice dolmaya başlarken Jungwon ve Cedric de Jay'in yanına döndü.
" Majesteleri herkese söyledik haberi." Jay atın üstünde Cedric'e doğru baktı.
" Ya köylerde yaşayanlar, sınırdakiler ve dağdakiler?"
" Oralara da asker yolladık ve güvenli bir şekilde saraya gelmeleri için tüm tedbirler alındı Majesteleri." dedi Jungwon. Jay atına komut vererek saray kapısında halkın olduğu alana doğru gitmeye başladı. Muhafızlar, Cedric ve Jungwon da onu takip etti. Jay'in gelişi ile muhafız kalabalığa doğru seslendi:
" Majesteleri kral hazretleri gelmiştir."
Jay atın üstünde halkın önüne gelince herkes şaşkınlığını gizleyemedi. Kralın değiştiğini gören herkes Kral Leonardo'ya ne olduğunu merak etmeyen başladı.
" Sevgili Beritten halkı!"
Jay'in gür sesiyle kalabalık fısıldaşmayı bıraktı ve Jay'i dinlemeye başladı.
" Babam Prens Jorge'ın yaptığı bir büyü yüzünden hastalandı ve şuna da tedavi görüyor. Ben onun yerine bu krizi yönetmek için başa geçtim."
Jay'in bu sözleri üzerine halk Kral Leonardo için üzülmeye başlamıştı. Kimileri bunun Jay'in oyunu olduğunu düşünüyordu, kimileri bunun Jorge'ın bir büyüsü olduğuna inanmıştı ama halkın çoğunluğu Jay'in bu küçük yaşta onları yönetmeyeceğini düşünmeye başlamıştı.
" Bu zor günleri beraber atlatacağız. Hepiniz burda benimle sarayda kalacaksınız. O dışarıdaki canavarlar ile bizzat ben de savaşacağım. Hepiniz en kısa zamanda eski hayatınıza döneceksiniz."
" Sen mi bizi yöneteceksin, Sen daha kılıç kullanmayı bile bilmiyorsun, Sen kralı zehirledin, Bizi bu çocuk mu kurtaracak, Sen en korkak Prens'sin, Bize gerçek bir Kral lazım..." Halk hep bir ağızdan konuşmaya başlamıştı. Jay hiçbir şey yapmadan onları dinliyordu. Muhafızlar kılıçlarını kaldırıp halka doğru yöneltti.
" Hepiniz kesin sesinizi ve Majesteleri Krala saygı gösterin. "
Muhafızın uyarısı ile herkes sustu ve başlarını öne eğdi. Jungwon atın üstünde ki Jay'e bakıyordu. Jay ağlamamam için kendini zorluyordu çünkü güçlü olmak zorundaydı. Eğer halkının bu düşüncelerini değiştirmek istiyorsa güçlü olmalıydı.
" Kadınlar ve çocuklar sarayın içinde duracaklar. Erkekler de eli kılıç tutan herkes sarayın içinde muhafızlarla beraber nöbette duracak ve sarayı koruyacak. Geri kalan askerler 1 saatte kadar tüm hazırlığı yapın. Prens Jorge şuan buraya geliyor ve ülkenin içindeki canavarlar la biz savaşacağız. Onların saraya girmesini engelleyeceğiz. Herkes hazırlığını yapsın savaş başlıyor. " Jay konuşmasını bitirdikten sonra atıyla oradan uzaklaştı ve kalenin kapısına doğru gitti. Atından indi ve atı askerlere verip savaşa hazırlamasını emretti. Jay doktor Smith'in odasına doğru gitmeye başladı. Jay'in arkasından onu bir gölge gibi takip etmeye başlamıştı Jungwon. Muhafızları geçip Jay'in yanına geldi ve onunla beraber yürümeye başladı.
" Kral hazretleri planınız nedir? "
" Bir planım yok. Sadece o meydana çıkıp Jorge'ı öldüreceğim ve kanını alacağım. "
Jungwon Jay'in umutsuzluğa kapıldığını fark etmişti. Halkın söyledikleri onu çok etkilemişti. Hiçbir plan yapmadan resmen yenilmeye gidiyordu.
" Jorge bir büyücü bunu biliyorsun değil mi?"
Jay sustu ve hiçbir şey söylemedi. Sadece yürüdü ve aklındaki tüm sesleri susturmaya çalışıyordu.
" Majesteleri sizinle odaya gelememi ister misiniz?"
" Hayır hepiniz burda durun odaya kimse gelmesin, babam ile tek başıma görüşeceğim."
Jay içeri girdi ve Doktor Smith dışarı çıkıp Jungwon'un yanına geldi. Jay uzun bir süre içeriden çıkmadı. Babası ile görüşmesi normalden de uzun sürmüştü. Jungwon Jay'in babası ile bu kadar uzun süre konuşmayacağını biliyorudu ve dayanamayıp kapıya doğru yöneldi ama kapı bir anda açıldı ve Jay dışarı çıktı. Ellerinden kanlar akıyordu ve gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Jay'in bu hâliyle herkes an itibariyle şoka girmişti ve gözlerini Jay'den alamıyordu kimse. Jungwon kanları görünce dayanamayıp Jay'in eline doğru yöneldi.
" Majesteleri elleriniz kanıyor."
Jungwon Jay'in elini tutup belindeki kuşakla sarmaya başladı. Jay kuşağı Jungwon'un elinden alıp kendi elini sarmaya başladı. İleri doğru adım atmaya başladı.
" Jungwon söyle hemen atımı hazırlasınlar , Smith sen babamla ilgilen ve Cedric sen..." Jay adımlarını Cedric'e doğru döndürdü ve onun yanına gitti. " Sen sarayda duracaksın ve buradaki insanları koruyacaksın. Tek bir kişinin dahi ölümünü istemiyorum. Herkesi kendi canın gibi koruyacaksın. "
" Emredersiniz Majesteleri. "
Jay Cedric'in yanından uzaklaşıp kapıya doğru yöneldi. Jungwon da Jay ile beraber gitti ve atın hazırlanmasını söyledi. Jay merdivenlerin başında tüm herkesin telaş içinde hazırlanmasını izliyordu. Askerler surların etrafında pusuya yatmıştı bile, halktan erkekler kılıç tutmaya çalışıyordu ve antrenman yapıyorlardı, Jungwon birkaç asker ile beraber atı hazırlıyordu. Jay babası ile olan konuşması ile 10 dakika da değişmişti ve farklı biri olmuştu. O konuşma onu çok etkilemişti ve aklındaki tek şey Jorg'u öldürmekti. Jay merdivenlerden inip Jungwon'un yanına gitti ve atı kontrol etti.
" Majesteleri atınız hazır."
" Sen ?"
" Efendim?"
" Sen diyorum sen? Hazır mısın? Bu işin sonunda ölebiliriz bunu biliyorsun değil mi?"
" Hazırım efendim, Kralımız ile ölüme gitmek bir şereftir."
Jay Jungwon'un bu sözleri ile belli etmemeye çalışsads mutluluktan havalara uçuyordu. Jungwon'un onu bu şekilde yüceltmesi hoşuna gidiyordu.
" İyi o hâlde göster bakalım en iyi hünerlerini." Dedi ve atına bindi. Ardından askerler ve Jungwon da ata binip Jay'i takip etti.
Kasabaya giden ormanlık yolu takip ettiler. Jay'in gözü ağaçlardaki mora dönüşen yaparlara kaydı.
" Görüyor musun su büyücüleri, ağaçları bile değiştirmişler."
" Aslında bu ağaçların böyle olmasını onlar bilerek yapmadı. " Dedi Jungwon
" Nasıl yani? "
) Doktor Smith bu ağaçların Beritten'da büyücüler yaşarken zaten mor renkli yapraklarının olduğunu söyledi. Büyü azalınca yeşile dönmüşler ama şuan beritten'ın her tarafı büyücülerle dolu olduğu için yapraklar yine mor renge dönüşmüş. "
" Demek büyü artınca mor renge dönüşüyorlar. "
" Evet majesteleri."
Jay duyduğu bu ilginç bilgi ile atını sürmeye devam etti. Her tarafa çok dikkatli bakıyorlardı çünkü her an her her yerden bir büyülü canavar çıkabilirdi. Ormanlık yolu geçip kasabanın boş sokaklarnda yürümeye başladılar. Jay yolda yürürken elleri ile değişik hareketler yapıyordu. Ellerini döndürüp bir o tarafa bir bu tarafa işaret yapıyordu. Jungwon onun bu değişik hareketlerinden kuşkulanmaya başlamıştı. Ona tam ne yapmaya çalıştığını soracakken askerlerden birinin sesiyle arkalarına döndüler.
Bir asker atının üstünden havaya doğru yükseliyordu. Onun nasıl havaya yükseldiğini bile anlamadan bir anda görünmez bir güçler askerin bedeni duvara doğru çarptı.
" Büyücüler burda." Diye bağırmaya başladı bir asker .
" Herkes dikkat etsin büyüler burda herkes etrafına iyice baksın." Dedi Jay ve etrafına bakınmaya başladı.
" Demek sonunda karşıma çıkacak cesareti buldun Kız kardeşimin katili. "
Jorge birkaç büyücü dostu ile beraber saklandıkları yerden çıktı. Ellerinde asaları ile Jay ve askerlerinin karşısına çıktı Jorge. Yanına çok az adam almıştı. Jay'in arkasındaki orduya kıyasla çok az kişilerdi.
" Asıl sen sonunda saklandığın delikten çıkabildin pis büyücü. "
" Hadi ama Jay, neredeyse akraba oluyorduk seninle. Neden bu kadar sert davranıyorsun bana? Hem bak hala Cara'nın yasını tutuyorum. " Jorge küçük bir kahkaha atıp gözlerini Jay'den hiç ayırmadı.
"Yaş tutmana gerek yok çünkü birazdan sende onun yanına gideceksin."
" Yaa, diyosun?"
" Koca bir orduya karşı bir avuç insansınız."
" Ooooo, demek koca bir ordusunuz? Hiçbir ordu bir büyücüden güçlü olamaz. "
Jorge yanında duran adamlarına baktı ve hep beraber elleri ile değişik hareketler yapmaya başladı. Jorge bağırarak değişik sözler söylemeye başladı.
" Askerler hazır olun saldırıyoruz. Şimdiiiii!"
Askerler tam saldırıya geçecekken atlar bir anda değişik yönlere doğru hareket etmeye başladılar. Resmen delirmiş gibilerdi ve üstlerinde duran askerlerı birer birer yere düşürmeye başladılar. Jay'in üstünde durduğu at dışında bütün atlar büyüden etkilenip deki gibi hareket etmeye başladılar. Jungwon kendi atından inip Jay'in yanında durdu .
" Jay atlar büyüden etkileniyor ama senin atın neden etkilenmiyor."
" Carmen'e büyü işlemez. "
Jorge sürekli yeni büyüler yapıyordu ve askerlerin gücünü tüketiyordu. Bir büyücü büyüsünü tamda Jungwon'un üstünde yapmaya başladı ve Jungwon bir anda havaya doğru süzülmeye başladı.
" Jay, jay! Ne oluyor böyle, yardım et."
Jungwon'u o halde görünce Jay iyice sinirlenmeye başlamıştı.
" Jorge hainlik yapma, sıkıyorsa büyü yapmadan dövüşelim."
Büyücü Jungwon bir duvara doğru fırlattı ve Jungwon büyük bir acıyla beraber yere düştü. Yerde kıvranarak inlemeye başladı jungwon.
" Siz kılıçta iyisiniz bizde büyüde. Etrafına bak Çakma Kral askerlerin şimdiden pes etmeye başladı. "
Jay etrafına bakmaya başladı. Askerleri büyülerle oradan oraya savruluyordu, atlar aklını kaybetmiş bir şekilde etrafta koşuyordu ve askerlere vuruyordu, Jungwon güç bela ayağa kalktı ve Jay'in yanına geldi.
" Çok güçlüler. "
Jay tekrar Jorg'a baktı. Pis pis sırıtıyordu Jorge. Jay'in arkasındaki tüm herkes ondan yardım istiyordu. Askerler bağırıyordu, Jungwon bağırıyordu. Jay'in üstünde çok büyük bir baskı oluşmuştu. Jay neredeyse aklını yitirecekken bugün babasının yanında duyduklarını hatırladı.

prophecy - jaywon (Tamamlandı)angtsWhere stories live. Discover now