#1

890 94 38
                                    

Beritten krallığında yine güneş açmıştı ve doğa tüm güzelliklerini borçlu olduğu güneşin huzuruna getiriyordu. Çiçekler en güzel kokularını krallığın her tarafına saçıyordu, ağaçlar hayvanlara yuva oluyordu, toprak Beritten krallığı için tüm nimetlerini veriyordu ve en güzel bitkiler filizleniyordu.

Krallık bu güzel güne şükranlarını sunuyordu, çiftçiler topraklara en güzel şekilde bakıyordu, avcılar yerinde ve zamanında av yapıyordu, tüccarlar tüm kötülüklerinden arınıp tüm benlikleriyle iyiliği temsil ediyor ve halka en temiz ve en güzel şeyleri satıyordu ve büyü...

Evet Beritten krallığında büyü yasaklanmıştı. Bir zamanlar vampirlerle birlikte tamamen ortadan kaldırılan büyünün doğaya verdiği hasarlar gün geçtikçe iyileşiyordu.

Krallıkta vampirlerin yok edilmesiyle büyünün de bir kısmı ortadan kalktı ama halk arasında hala büyü yapan insanlar vardı ve Kral Cyrus büyü yapan herkesi idam ettirmişti. Krallıkta 2 yıl sonra ortadan tamamen yok olan büyü son 98 yıldır hiç yapılmadı.

Başta olan Kral Cyrus vampirleri ortadan kaldırdıktan sonra büyü yapan herkesi idam ettirmiştir. Kralın baş yardımcısı Druyk da bir büyücüydü ve kralı hergün verdiği bir iksirler öldürmeye çalışıyordu. Bu durum uzun yıllar devam etti kral henüz 40'lı yaşlarında bir ihtiyara dönüşüyordu.

Yıllar sonra Druyk'ın da bir büyücü olduğunu anlayan kral onu da idam ettirdi ama çok geç kalmıştı çünkü zehir çoktan bütün vücuduna yayılmıştı. Druyk'ın idamından birkaç yıl sonra Kral hayata gözlerini yumdu ve daha reşit bile olmayan oğlu Leonardo tahta çıkı.

Henüz 15 yaşında olan Leonardo tahta çıktığında krallıkta tek bir büyücü kalmamıştı. Yardımcılarının da yardımıyla küçük yaşında bir Krallık yönetecek zihniyete ulaşmıştı. Kral Leonardo çok hırslı ve gözü kara birine dönüşüyordu. Kimsenin tek bir hatasını dahi kabul etmiyordu, sorun çıkaran herkesin sonu idam oluyordu, zindana atmak yada hapis tutumak onun kitabında yoktu. Onun bildiği tek şey kimseye güven olunmayacağı ve yanlış yapan herkesin sonu idam olmalıydı. Çünkü babasını öldüren kişi babasının en çok güvendiği insandı.

Kral 24 yaşında Düşes Helena ile evlendi ve 2 kız ve 1 erkek çocukları oldu. Kral oğluna son derece önem veriyordu çünkü ileride bu krallığı o yönetecekti ama işi çok zordu çünkü prens Jay her şeyden korkuyordu. 10 yaşına geldiğinde tahta kılıçlarla yaptığı bir pratikte bile bayılmıştı.

Halk prensi çok sevmezdi çünkü Kraliçe Helena'nın ailesinden gelen çekik göz geni sadece prens Jay'e geçmişti. İnsanlar prenste sürekli kusur arıyordu ve Prens de neredeyse tamamen içine kapanık bir hale gelmişti. Kralın bu işe son verip Prens Jay'i bir savaşçıya dönüştürmesi gerekiyorudu. Bunu başarabilecek tek kişi yıllar önce ailesini katlettiği vampir Jungwon'dam başkası olamazdı.
Evet jungwon...

O artık eskisi gibi değildi, söz verdiği gibi uzaklarda çok güçlenmişti ve tek başına bir orduya bedel olacak güce ulaşmıştı ama Won akıllı biriydi çünkü kaleyi içten fethetmeyi düşünüyordu. Onu canının yandığı gibi kraliyet ailesininde canı yanacaktı hemde onun gözleri önünde...

.........

" Merhaba efendim acaba burda kalıcak bir yer nerde bulabilirim."

" Kalıcak yer mi ? Kimin için soruyorsun kendinin mi?"

"Evet efendim, uzun zamandır bir akrabamda kalıyordum ama artık reşit olduğum için benim orda kalmama izin vermiyorlar çünkü artık karnımı doyuramıyorlarmış."

prophecy - jaywon (Tamamlandı)angtsWhere stories live. Discover now