#11

357 51 75
                                    

"Prens hazretleri, Prens hazretleri..."
Cedric usulca Prens'i uyandırmaya çalışıyordu. Askerlerin Prens için mağarada hazırladığı yatakta yatan Prens göldeki soğuğun etkisiyle kendini uykuya bırakmıştı." Prens hazretleri, uyanın efendim. Gitmemiz lazım artık." Cedric sabırla prensi uyandırmaya devam ediyordu."Jungwon." dedi Jay, dün gecenin etkisiyle onu hala yanında sanıyordu. "Jungwon değil Cedric'im ben efendim." Cedric içinde Jungwon'a karşı hissettiği kuşkular Jay'in her hareketiyle daha da artırıyordu.Jay gözlerini oluşturup etrafına baktı. Gerçekten de etrafında sadece Cedric vardı.

" Noldu bana Cedric? Cara nerde? Evlendim mi?" dedi Jay. Ellerinde destke alıp doğruldu.Cedric küçük bir gülümseme ile cevap verdi." Hayır efendim, evlenmediniz." Jay etrafına bakındı ve" Jungwon nerde?" dedi." Dışarda efendim. Birazdan yola çıkacağımız için etrafı kontrol ediyor." Cedric Jay'in sürekli Jungwon'dan bahsetmesinden rahatsız oluyordu.
" Ben burda ne arıyorum. Burası da neresi?"Jay dün gece olanları hatırlamıyordu ve kendini halen daha Cara'nın yanında sanıyordu. " Efendim Sofia sularına geldik. Burası Sofia şelalesinin sularının olduğu bir mağara. Prenses Cara size sapladığı hançere büyü yapmış ve büyüyü yok etmenin tek yolu bu sularda panzehir ile yıkanmanızdı." Cedric Jay'e biraz su uzattı, Jay suyu içip elleriyle başını tuttu." Ben hiç bir şey hatırlamıyorum." dedi." Sorun değil efendim şuan iyisiniz bu en güzel haber. " Cedric Jay'e doğru uzanıp üstündeki örtüyü aldı.
" Vücudum çok ağrıyor Cedric. "
" Efendim zaten hemen gitmemiz lazım burdan. Burası Karya krallığının toprakları ve Prenses Cara öldüğünden beri ülkeyi Prens Jorge yönetiyormuş. Sizi burda görmek pek de hoşuna gitmez."Prens yattığı yerden kalktı ve Cedric'in ona bıraktığı kıyafetleri giyip mağaradan dışarı çıktı.

" Cedric."
" Buyrun Prens hazretleri."
" Ben hazırım gidebiliriz."
" Efendim araba buraya giremediği için burayı yürüyerek geçmemiz lazım."

" Jungwon nerde peki?" Aklı hala daha Jungwon'daydı. " Efendim Jungwon arabanın olduğu yerde bizi bekliyor olacak."Prens onaylayan bir bakış attı ve yokuşu yürümeye başladılar.
Jay yürürken zorlanıyordu. Yarasıda iyice acımaya başlıyordu." Beni buraya nasıl getirdiniz. Çok dik bir yokuş." Her yer çok dikti, her şey eğimliydi, yürüdükçe daha zorlaşıyordu." Jungwon sizi sırtında taşıdı efendim. "
Dedi Prens'in yanında ki asker. Onlarda bu duruma şaşırmıştı, Jungwon'dan daha kaslı ve iri yapılılardı ama Jungwon onlardan daha güçlüydü." Jungwon mu?" dedi Jay şaşırarak. O küçük bedeniyle beni nasıl taşımış ki? Diye düşündü.

" Evet efendim. Kılıç ustanız gerçekten çok güçlü biri. Sizi yaralandığınız an kucağında taşıdı ve doktorun odasına getirdi." Askerler bu durumdan memnundu çünkü bu yokuşu sırtlarında Jay ile inmek zor olacaktı ve Jungwon sayesinde bundan kurtulmuşlardı." Çok güçlü bir kılıç ustanız var. Bu yokuşu sizi sırtında taşıdı ve mağarada sizi o soğuk suda yıkayan da yine oydu. Siz hatırlamıyorsunuz ama o su çok soğuktu ve Jungwon buna rağmen sizin hayatınızı kurtarmak için o suya girdi." dedi doktor. Jay ne diyeceğini bilemedi. Dün geceye dair hiçbir şey hatırlamıyordu ama bu duydukları onu çok memnun etmişti. Sebebini bilmediği yada söylemek istemediği bir şekilde Jungwon hakkıda ki her şey onu mutlu ediyordu. Ona böylesine değer verirken Jungwon'un onunla ilgilenmesini duymak onu çok mutlu etmişti.

" Hadi hızlı olun, geç kalmamalıyız."
İleriden gelen Jungwon'un sesiyle herkes o tarafa baktı ve daha da hızlanmaya başladı. Jay bağıran kişinin Jungwon olduğunu fark ettiğinde bir anda önce onun yanına gitmek için adımlarını daha da hızlı atmaya başladı. Muhafızlara tutunarak geriye doğru düşmemeye çalıştı ve sonunda yokuşu aşıp düzlüğe çıktı. Jungwon Prensin geldiğini gördüğünde ellerini önünde birleştirip başıyla ona selam verdi. " Geçmiş olsun efendim." dedi, onu böyle ayakta ve sağ salim bir şekilde görmek içini huzurla dolduruyordu.

prophecy - jaywon (Tamamlandı)angtsWhere stories live. Discover now