#14

329 46 12
                                    

Ay ışığı ormanı aydınlatıyordu. Yaprakları iyice mora dönen ağaçların arasında sessizce ağlıyan bir vampir vardı. Duygularını iyice körükleyen bu vampir kıpkırmızı gözleri ile jorge'un kafası olmayan bedeninin yanında dizlerinin üzerine çökmüş ağlıyordu.
Aklında onlarca soru vardı. Kime göre gitmeliydi, kimi mutlu etmeliydi, kimi üzmeliydi?
" Ne yapacağım ben şimdi. "
" Jungwon oğlum zamanım tükeniyor, sana ulaşamıyorum artık. Güzel oğlum bizi öldüren herkesten intikamımızı al."
" Anne, anne nerdesin?"
Jungwon iki eliyle kafasına vurmaya başladı. Kafasının içindeki ses annesinin sesiydi.
" Anne neden sustun konuşsana, seni çok özledim anne. Keşke şuan burda olsaydın." Kocaman orman Jungwon'un sesiyle yankılanıyordu.
" Anne sensiz yaşamak çok zordu. Senin güzel sesinle söylediğin şarkıları özledim. Yıllardır yalnızım anne. Bir çocuğun annesiz yaşaması çok zor . "
Jungwon cesede bakmaya başladı. Cesedin boynundan yola dökülen kanlara baktı ve elini uzatıp kanı eline sürdü ellerinde biriken kanı emmeye başladı.
" Kan emmeyi bile bırakmışım resmen." Jungwon cesedi iyice kendine doğru çevirdi ve kucağına aldı. Kopuk boyundan akan kanları emmeye başladı. Kan emmeyeli çok olmuştu ve jorge'un kanı onu resmen kendine getiriyordu. Jungwon emebildiği kadar emdi kanı. Sonra cesedi sırtına alıp yürümeye devam etti. Vücudu yenilenmiş gibiydi ve artik ne yaptığını biliyordu, kararını vermişti. Verdiği söze, ettiği intikam yeminine sadık olacaktı. " Anne merak etme, oğlun intikamını alacak. "
Jungwon yürümeyi bırakıp koşmaya başladı. Çok hızlı koşuyordu ve kısa bir sürede saraya yaklaştı. Sarayın etrafında uçuşan kocaman kuşları gördü. Kuşlar suraların üstünden sarayın içine hava püskürüyordu. " Oooo, burda işler çok zor görünüyor. Ailemi katleden halk neredeyse katledilmek üzere. Beter olun pislikler. "
Jungwon iyice sinirlenmişti ve Jay'e olan sevgisiyle Beritten halkına karşı yumuşayan kalbi tekrar kasvet ve intikamla dolmuştu.
" Sadece Jay."
" Sadece Jay yaşayacak. Hepiniz birer birer öleceksiniz Beritten halkı. "
Jungwon hızla koştu ve sarayın kapalı olan kapısının arkasına geçti ve kapının arkasındaki iki adama seslendi.
" Heeey, kapıyı açın."
Ama sesi kimseye gitmiyordu. Jungwon kendini topladı ve ses tellerini ısıttı. Güçlü bir sesle tekrar bağırmaya başladı.
" Heeeeey! Beni duyan var mı? Açın kapıyı, Kralın hayatını kurtarmaya geldim."
Jungwon'un sesi kapının arkasındaki iki adama gitmişti. İkiside birbirine baktı ve bunun Jorge'un bir tuzağı olduğunu düşündü. İkiside kapıyı açmadı.
" Beni duyan var mı? Ben Prens Jay'in hizmetkârı Jungwon. Çabuk açık Kralın hayatını kurtardım."
İki adam yine birbirine baktı ve kapıyı açmamaya karar verdi.
" Eğer Kral siz kapıyı açmadığınız için ölürse Prense sizi söylerim ve kellenizi aldırırım."
Adamlar son duydukları ile korkmaya başladı.
" Açalım mı kapıyı?"
" Hayır tabiki de belli ki bu bir tuzak. Ya kapıyı açtığımızda bizi öldürürse."
"Kapıyı açmasak da bu kuşlar öldürecek bizi, yani her türlü öleceğiz o yüzden kapıyı aç. Belki bizi kurtarabilir bu adam." Diğer adam bir süre düşündü ve arkadaşına hak verdi.
" Tamam açalım kapıyı."
İkiside kapıya tutundu ve kilidi zorlayıp kapıda aralık oluşturdu. Jungwon kapının açıldığını görünce rahatlamaya başladı. Kapı aralık olunca hemen aradan geçip içeri girdi.
" Niye kapıyı açmadınız?"
"Biz bunun bir tuzak olduğunu sandık. Sesin de tam anlaşılmadığı icin..."
" Tamam neyse ben saraya girmeliyim."
" Havadaki kuşları görmüyor musun, bunların arasından nasıl gitmeyi düşünüyorsun? Tek bir kanat çırpışları ile yere gömülürsün."
" Bu kuşlar biraz uçup etrafı kolaçan ettikten sonra kısa bir süre yerlerinde duruyor. Bu sürede siz hemen bu cesede doktor Smith'in odasına götüreceksiniz." Adamlar birbirlerine baktı, yüzlerinde ki korku iyice artmıştı
" Biz mi? Ne yani sen bizden o kuşların olduğu yerden geçip saraya gitmemizi mi istiyorsun?"
" Dedim ya sana hızlı olursanız sizi görmeyecekler bile." Adamlar çok korkmuştu ve gitmeye hiç niyetleri yoktu. Jungwon cesedi yere bıraktı ve belindeki kılıcı çekip adamlara doğrulttu.
" Ya hemen giderseniz ya da ben sizin kellenizi bedeninizden ayırırım. "
Adamlar başka çareleri olmadığını anlayınca yerde duran cesedi sırtlamaya başladı.
" Ahhh, çok ağır bu adam. Sen bunu nasıl taşıdın meydandan buraya, tek başına." Jungwon dönük bir bakış ile önce adamlara sonra da saklandıkları kapının girişinden kuşlara baktı.
" Bak kuşlar dinlenmeye gittiler ya şimdi koşun ya da kuşlar harekete geçince koşun."
Jungwon'un sözüyle adamlar koşar adımlarla kapının yanından önce bahçeyi geçip sonra sarayın merdivenlerini geçip saray giriş kapısına gittiler. Kapıdan Jungwon'a baktılar. Jungwon tüm gücüyle onlara doğru bağırarak konuştu.
" Çabuk olun Doktor Smith'in odasına götürün cesedi. Kralı kurtarın."
İki adam hemen saray kapısından içeri girdi ve doktorun odasına gittiler.
Jungwon ise hala saray kapısına bakıyordu.
" Ah be Kral Leonardo, demek ölüm günün bugün olacaktı ha. Seni kurtaramadığım için üzgün değilim çünkü sen bunu hak ediyorsun. Yıllar önce ailemi gözlerimin önünde yakarak öldürdüğünüz gibi hepiniz de teker teker öleceksiniz. "
Jungwon kapının önünde ki tahta duvarın arkasında yere çöktü ve oturmaya başladı.
" Jay."
Aklında sadece Jay vardı. Jay'in babasının ölümüne sebep oluyordu Jungwon.
" O senin gerçek baban değil biliyorum ama seni o büyüttü ve seni bu yaşa sahte annen ve baban getirdi. Onları öldüreceğim için çok üzgünüm Jay. Umarım beni affedersin, umarım çok üzülmesin."
Jungwon gözyaşlarına boğularak oturduğu yerde kaldı. Sarayın etrafında uçuşan dev kuşlar onların her şeyini engelliyordu. Elinden hiçbir şey gelmiyordu. Jay'i düşünüyordu. Aklındaki tek kişi oydu.
" Jungwon burda ne atıyorsun?"
" Cedric!"
Jungwon karşısında Cedric'i görünce donup kaldı.
" Ne oldu, öldürdün mü Jay'i?"
Jungwon Cedric'in bu sorusu ile oturduğu yerden kalkıp gözyaşlarını sildi. Cedric'in gözlerinin içine baktı.
" Jay, Jay büyücüymüş Cedric."
Jungwon Jay'in bir büyücü olduğunu zaten biliyordu ama Cedric'in karşında bunu bildiğini belki edemezdi.
" Ne? Ne demek bir büyücüymüş?"
" Basbaya büyücüymüş Cedric ve çok güçlü bir büyücü. Jorge ve büyücü adamlarını tek bir kılıç hareketiyle yere serdi. "
" İnanamıyorum, demek küçük Prens büyücü olduğunu herkese söyledi?"
" Ne dedin sen?"
" Ne demişim ben?"
" Cedric sen biliyor muydun onun bir büyücü olduğunu?"
" Hayır tabiki de bilmiyordum. Sadece büyücü olduğunu böyle ulu orta bir yerde göstermesine şaşırdım."
Jungwon Cedric'in söylediği yalanları anlayabiliyordu ama yine de onu kendine düşman yapamazdı çünkü bu saraydaki herkesi öldürmek için ona ihtiyacı vardı.
" Jorge delirmiş gibiydi Cedric. Tüm askerleri büyü ile etkisiz kılıyordu ve Jay bir anda tek kılıç hareketiyle hepsinin işini bitirdi. "
" Peki Kral? Umarım kanını onu kurtarmak için vermedin."
Jungwon Cedric'in bunu soracağını biliyorudu ve sonunda ikisinin de ortak olarak ölmesini istediği biri hakkında konuşuyorlardı.
" Hayır. Jay bana Jorge'un cesedini verdi ve babasını kurtarmamı söyledi. Bende cesedi doktor Smith'e teslim ettim. Bir mucize olmadığı sürece Kral ölmüş olacak. "
"Güzel, en azından Kral'dan kurtulduk. Zaten Jay'in büyücü olduğunu öğrenen halk onu yaşatmaz."
" Evet yaşatmaz." Diye destek çıktı Jungwon Cedric'e.
" Bu kuşlardan nasıl kurtulacağız peki?"
" Biz değil Jay yapacak o işi."
" Jay mi? "
" Evet Jay."
Jungwon tam konuşacakken krallığın kapısı açıldı ve Jay askerlerle birlikte içeri girdi. Jungwon Jay'i görünce heme yanlarına gelmeleri için ona doğru bakarak konuştu.
" Prens hazretleri buraya gelin kuşlar birazdan tekrar ortaya çıkacak. " Jay askerlerine saklanmalarını emredip Jungwon'un yanına gitti.
" Prens hazretleri." Dediler aynı anda jungwon ve Cedric.
" Jorge'un cesedini götürdün mü Smith'in yanına."
" Evet majesteleri götürdüm. "
" Cedric burda durum nedir?"
" Majesteleri kuşlar etrafımızı sardı ve onlara karşı çok güçsüzüz. Kadınlar ve çocuklar içeride. Erkeklerin yarısı da içeri girdi, geri kalan erkekler ve askerler şuan bahçede bir yerlerde saklanıyor. Kuşların kanat çırpışları karşısında sürekli savruluyoruz."

prophecy - jaywon (Tamamlandı)angtsTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon