25. Bulut Şeker

156 20 79
                                    

Herkese merhaba. Yeni bölüm ile tekrardan karşınızdayım. Elimden geldiğince bölümü uzun tutmaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarda buluşup konuşalım. Sizleri seviyorum. Keyifli okumalar 

Bölümde geçen şarkıyı medyada bulabilirsiniz :)

 🥊

Görüşmenin ardından asansör ile aşağı inerken içeride olanları düşündüm. Asansörün aynasına baktığımda biraz kızardığımı fark etmemle kendime olan şaşkınlığım aynanda artış gösterdi. Kızarmamın sebebini bulmaya çalışırken daha fazla kızarmama ve hayal dünyama adım atmama vesile olmuştu ki bunu asla istemezdim. Çünkü ben hayal dünyama küseli yıllar oluyordu...

Asansörün durması ile bakışlarımı aynadan çekip kapının açılmasını bekledim. Kapının açılmasıyla tanıdık simanın karşımda belirmesi bir oldu.

"AA yine karşılaştık görüyor musun sen şu işi." Suratına sanki duvara bakarcasına anlamsız bir ifade ile bakıyordum. Asansörden çıkıp yanından geçiyordum ki kolumu tutup beni yanında sabitledi. "Cevap vermeyecek misin ama." Dedikten sonra alt dudağını öne çıkararak çocukça bir ifade yerleştirdi yüzüne.

"Eğer o elini çekmezsen cevabımı duyacak bir kulağın olmaz." Biraz daha kolumu tuttuktan sonra yavaşça kolumu bıraktı. Benim aksime fazlasıyla sinirliydi. Nedenini henüz anlamamıştım ama çözmem uzun sürmezdi.

Boyu benden biraz kısaydı, o yüzden ona biraz yukarıdan bakıyordum. Gözlerine dik dik baktıktan sonra dudağımın bir kenarını havaya kaldırıp güldüm. Bu onu daha da sinirlendirmişti. Yanından çekip giderken etraftan bizi izleyenlerin farkındaydım ve bu benim sırtımı daha da dikleştirmeme sebep olmuştu.

Arkamdan beni izleyenlerin ardından kapıyı açıp kendimi dışarıya attım. Kapının önünde arabamı görmemle yüzüme gülücük oturması bir oldu. Ben inerken yukarıdan yüksek ihtimal ile geleceğimi ve arabamı hazır halde tutulması söylenmişti.

Arabama bindikten sonra elimde olan dosyalara baktım. Birkaç tane kâğıt vardı ve hepsinde işlemin işleyişi yazıyordu, kurallar ve şartlar vardı. Bunlardan pek anladığım söylenemezdi o yüzden bunları anlayacak kişiye vermem lazımdı. Yani Öz'e.

Torpidoyu açıp elimdeki dosyaları onun içine koydum ve geri kapattıktan sonra arabayı çalıştırıp bizimkileri almak için yola koyuldum. Yolda canım sıkılmasın diye de şarkı açmıştım. Bazıları Öz'ün şarkısıydı ve aralarında bilmediğim birkaç tane çıkıyordu. Gelen şarkı ile kalbimin sızlaması bir olmuştu.

O gözler bana eskisinden yabancı
Gönlümdeki bu sevda hiç dinmeyen bir acı
Ruhumun kederinden gözlerim yaşla doldu
İnliyorum derinden bana bilmem ne oldu

Bu şarkıyı ilk defa Öz'den duymuştum. O zamanlar dinlerken canım yanmıştı. Neye canım yandı bilmiyorum. Bir şarkı insanı ne kadar yaralarsa o kadar yaralamıştı. Ama bu şarkı Öz için çok daha fazlasıydı. Bunu hissediyordum.

GEÇMİŞ

"Nereye gitmek istersin çocuk?" omzumu bilmiyorum dercesine yukarı aşağı salladım. Dikiz aynasından bir bana bir de yola bakıyordu. Önüne dönüp biraz bekledi. Nereye götüreceğini düşünüyordu. O düşünürken ben de dışarıyı izlemeye başladım. Arabanın durmasıyla beraber kaldırımda izlediğim insanları araba kapatmıştı. Benim yaşlarımda çocuk elinde tuttuğu pembe yumuşak olduğunu düşündüğüm şeyi yiyordu. O kadar güzel duruyor ve o kadar güzel yiyordu ki canım çekmişti. Elimde olmadan dilimle dudaklarımı yalayıp elimle de dudak kenarlarımı sildim. Ağzım sulanmıştı.

RAUNDWhere stories live. Discover now