24. Yeni Gözde

160 22 100
                                    

Herkese merhaba. Uzun bir bölüm ile karşınızdayım. Umarım bu uzun arada hayatınızda güzel şeyler olmuştur. Çok uzatmadan ben sizi ufaktan bölüme doğru alayım ☺️ unutmadan, hayırlı ramazanlarrr 🥹🥳

🥊

“Artık fazla olmaya başladın sen he. İyileştin lan artık. Kalk götüne al suyunu.” Gözlerimi Öz’den çekip bizi izleyenlere çevirdim. Hepsi de bana kınayıcı bakışlar atıyordu. Acaba kırmış mıydım? Galiba kırmıştım. “Neyse, bu son getirişim. Bir dahakine sen alıyorsun. Hastaneden çıkalı kaç hafta geçti.” Yerimden kalkıp mutfağın yolunu tuttum.

Öz hastaneden çıkmıştı ve şu anki durumu çok iyiydi. Gözlerini açtığında ilk söylediği “kızım? kızım nasıl?” olmuştu. Yanına sadece 1 kişi girebiliyordu ama onu o halde görmek istemediğim için benim yerime Samet girmişti. Tabii bu Öz’ün daha çok korkmasına sebep olmuştu.

Hastaneden çıktıktan sonra Öz’e bakmak için kendi evime getirecektim ki Portakal nine olaya el koymuştu. “Sen daha kendine bakamıyorsun bir de bu hasta adama mı bakacaksın?” diye bana çıkıştığı için birkaç hafta da orada kalmıştık. Yani Öz’ün vurulmasından 1 ay çoktan geçmişti. Hatta daha fazla bile olmuştu. Şu anda bizdeydi ve hala nazlı olduğu için iyileştiğine bir türlü inanmıyordu. Ya da onun peşinde koşmam onun hoşuna gidiyordu.

Mutfağa girdiğimde her şey içler acısıydı. Her yer her yerdeydi. Birkaç kere yemek yapmaya teşebbüs etmiştim ve hepsinin sonu da hüsranla bitmişti. Aslında bir tanesini sonuna kadar getirmiştim ama dolaylı yoldan bu Öz’ün de sonu oluyordu. Yemesi için önüne koymuştum ve yemesiyle koşarak tuvalete gitmesi bir olmuştu. İçinde ne varsa çıkartmıştı.

Dolaptan birkaç tane kalmış temiz bardaklardan bir tanesini alıp masanın üzerindeki sürahiden su doldurdum. Sürahiyi geri yerine koyacaktım ama her taraf fazla karışık olduğu için elimin tersiyle masada olan çer çöpü yere attım. Yere düşen bardağın kırılıp parçalarının etrafa dağılması bir oldu.

“Ayza!?”

“Sorun yok, her şey kontrolüm altında.” Ne kontrol ama…

Kırık parçalara basmamaya özen göstererek mutfaktan çıktım. Elimdeki suyu Öz’e doğru uzatıp almasını bekledim.

“Elini mi kestin sen?” bardağı tuttuğum elime baktığımda kesilmiş olduğunu gördüm.

“Elime hiçbir şey olmamıştı ki.” Elimdeki bardağı Öz aldığında kan olmuş elimi yüzüme doğru getirdiğimde dilimi değdirdim. “Kan değilmiş. Ketçap bulaşmış.”

“Ketçabı nerde buldun da orana ketçap bulaştı?”

“Masanın üstü dağınıktı ben de elimin tersiyle ittirince elime bulaşmış demek ki.”

“Tamam hadi susun ya. Şurada bir şeyler izliyoruz.”

“Farkında mısın bilmiyorum Ağça ama kaç günden beri aynı filmi izliyoruz ve ben artık gerçek anlamda kusacağım.”

“Ne yapayım ya. Anlamadığım için izliyorum.”

“Aptal olman senin sorunun. Senin yüzünden biz niye izliyoruz?”

RAUNDWhere stories live. Discover now