20. Ölüm...

179 22 33
                                    

Merhaba canımlar. Önceki bölüm güzel bir yerde bitmişti. Şimdide yeni bölüm sizlerle. Kocaman öptüm. Oy vermeyi, yorum yapmayı unutmayın. Hoşça kalın <3

🥊


İnsan babasız kalabilir miydi? İnsan kimsesiz olabilir miydi? Birisini sevmek, hayatının en eşsiz parçası yapmak için kan bağına ihtiyaç duyar mıydı insan?

Sana hayatı öğreten, seni hayatsız bırakabilir miydi? Nefes almak ne zaman zorlamaya başlardı ki insanı? Nefesin olan birisi giderse, insan ölür müydü?

İnsanın yuvası, limanı, sığınacak yeri gider miydi? En çok can yakan birisini daha doğrusu sevdiğini kaybetmek miydi?

Ben sadece sevdiğimi kaybetmedim. Babamı kaybettim, çocukluğumu kaybettim, dostumu kaybettim, ailemi kaybettim, limanımı kaybettim, kendimi kaybettim.

Liman mı gemisinden uzaklaşırdı, gemi mi limanı terk ederdi? Gemisiz liman olur muydu?

Kimsesi olmayan bir çocuğun her şeyini kaybetmesi adalet miydi? Güldürmeyen palyaço olur muydu hiç? Ya da gülmeyen çocuk?

Bir çocuğun sevgisi kadar sonsuzdu sevgim. Bir annenin şefkati kadar naifti ona olan sevgim. Bir babanın çatık kaşları kadar korkusuzdu onun yanındayken hayallerim.

Bir çiçeği sadece sulamak yetmezdi hiçbir zaman. Ona zaman ayırman gerekirdi, onunla ilgilenmen, onunla konuşman ve onu sevmen. Artık susuz, ilgisiz ve sessizdim. Sessizdi.

Sokakta oynayan çocukların sırf oyundan geri kalmaması için dışarda yemek yemesi gibiydi onunla olan anılarım. Hiçbir saniyesini kaybetmek istemiyordum, hiçbirini unutmak ve geri kalmak.

Bir balıktı ona karşı olan sevgim, hislerim. Her üç saniyede bir ona olan sevgimi unutup tekrar seviyordum. Öncekinden kat be kat fazla.

Balık denizine küsse ne olurdu? Gidebilir miydi ki? Nereye gidebilirdi? Giderse ölmez miydi?

Gece basınca dünyaya insan hüzünlenir miydi? Ya da bizler hüzünlenmek için mi geceyi beklerdik? Sorun gecede miydi, yoksa bizlerde miydi?

Yıldızsız bir gece olur muydu? Geceyi süsleyen yıldızlar değil miydi? Niye en çok gece ölmek isterdi insan?

Gökyüzü ve yeryüzü arasında kalmış aciz varlıklardık biz. Acının en büyüğünü yaşayan.

Artık ne yerdeydim ne de gökte. Etrafımda ölü balıklar ve onlara mezar olan yıldızlar. Hırsız mıydım ben? Denizin balıklarını, gökyüzünün de yıldızlarını çalan bir hırsız mıydım?

Yıldızların ve balıkların hırsızları mı vardı?

Saat akrep ve yelkovansız olur muydu hiç? Saati süsleyen onlar değil miydi? Bizi saati gösteren.

Yersiz, yönsüz ve zamansızdım...

Kimsesiz kalmak nasıl bir şeydi? Ölüm gibi miydi mesela?

Ben kimsesiz kalmak istemiyordum. Ben onsuz kalmak istemiyordum.

Niye insan sevdiğini kaybederdi? Niye insanlar sınanırdı? Niye bir sınavın içindeydik? Ben sınavdan geçebilecek miydim?

Bütün cevaplar gözümün önündeydi ama bakamıyordum. İnsanlar cevaplardan neden korkardı?

Ailesi olmayan insana ne olurdu? Nereye giderdi, kimle konuşurdu? Konuşabilir miydi ki her şeye rağmen?

Üşüyor muydu ki o? O hiç üşümezdi ki, hep sıcak olurdu. Beni ısıtırdı.

Artık üşüyecek miydim? Artık her yer soğuk mu gelecekti bana? Kimse ısıtamayacak mıydı beni?

Veda vakti miydi artık? Bırakacak mısın beni? Yeni karşılaşmıştık ama, aile olmuştuk. İnsanın ailesi terk eder miydi ki?

Bir enkazın içindeydim. Duyan yok, gören yok, bilen yok.

Canım acıyor desem gelir miydi ki? Üşüyorum desem ısıtır mıydı yine beni? Korkuyorum desem güldürmeye çalışır mıydın beni?

Ayakkabısını yanlış giyen bir çocuğu yine de tebrik edip doğrusunu gösteren bir babam olmayacak mıydı şimdi benim?

Çocuğuyla beraber ders yapan, uçurtma uçuran, oyun oynayan, güç veren bir kahramanım olmayacak mıydı?

Kahramanlar hep pelerin mi takardı? Pelerinsiz kahraman olamaz mıydı? İlla özel bir güce sahip mi olması lazımdı?

Senin pelerinin yoktu ama benim kahramanımdın. Hep özeldin bu yüzden uçmana, ışınlanmana gerek yoktu.

Sen benim her evrende babamdın.

Hızdan korkardın sen Öz. Neden bu sefer çok hızlı gittin? Neden bu kadar hızlı terk ettin beni?

Dar ve nefessiz alan sevmezsin sen Öz. Ama artık orada mı duracaksın. Yapamazsın sen Öz. Gel hadi kendi yatağına yat. Sen yatağını çok seversin.

Kaybetmekten korkuyorum ben Öz. Seni kaybetmekten çok korkuyorum. Hadi yine gel 'aptal çocuk ben seni terk eder miyim hiç' de. Söz kızmayacağım.

Gel su fırlat bana, söz laf etmeyeceğim. O çok sevdiğin saçlarını bozmayacağım, hadi gel.

Lütfen gel Öz. Bırakma beni.

Sen de korkuyorsun değil mi? Üşüdün de. Soğuğu hiç sevmezsin sen. Gel bu sefer ben ısıtacağım söz. Bu sefer yemekleri ben yaparım hem. Hatta sen beraber yemek yapmayı çok seversin, gel beraber yapalım.

Yalvarırım o gözlerini aç. Aç ve hiç kapatma.

İnsan neden kaybedince değerini bilir bazı şeylerin? Değer bilmek için kaybetmek mi gerekir?

Bir çocuğun oyuncağı kadar değerlisin sen Öz.

Kabullenmek istemiyorum. Kabullenirsem olur çünkü. Ben hiçbir şeyi hemen kabullenmem ki değil mi?

Ölüm... Ölüm kime zordu? Kalana mı, gidene mi? Giden nereye gider? Kalan nerede kalır?

Koca dünyaya sığmayan insanlar için ölüm kurtuluş muydu? Sen kurtulmak mı istedin Öz? Neyden kurtulmak istedin? Kimden kurtulmak istedin? İnsan bazen kendinden bile kurtulmak ister. Sen kendinden mi kurtulmak istedin Öz?

Bütün yaralarımı teker teker kapattın, iyileştirdin. Şimdi neden daha büyük bir yaram var? Bu yara neden hiç kapanmayacak?

Ruhunu, bedenini, zihnini, düşüncelerini sevdiğim adam. Babam...

Sen yoksan neden yaşayayım ki ben?

Beni terk etmiş olamazsın. Seninle daha çok anılarımızın olması lazım. Seninle kurduğumuz hayallerimizi gerçekleştirmemiz lazım.

Duygularını bilmeyen, anlamayan bana daha duyguları anlatıp tanıştıracaktın.

Vedaları sevmezsin sen, lütfen veda etme şimdiden.

Sonra konuşacaktık, sonra oldu mu baba...?

🥊

Yazar hesabım; @mrselifkunt burada pek aktif olmasam bile kitap karakterlerim ile ilgili yaptığım editler var. Eğer sizde edit yapmayı seviyorsanız ve benim karakterlerime de yaparsanız beni etiketleyin bende paylaşayım. İnanın buna çok sevinirim :))

Sizleri seviyorum. Bir dahaki bölüme kadar kendinize cici bakın, hoşça kalın <3

RAUNDWhere stories live. Discover now