Altına giydiği siyah kotu ve sargısının üstüne giydiği önü açık gri hırkayla bizim olduğumuz yere geliyordu.

Şaşırmamasından ve kızmamasından bu organizasyondan haberinin olduğunu anlamıştım. Bu nedense içimi rahatlatmıştı şayet kimden izin aldınız deyip pastayı kafama yemek istemezdim.

Yanıma geldiğinde " İyiki doğmuşsun." dedi koyu kahveleri tam gözlerime bakarken.O olaydan sonra bana sinirli olduğunu düşündüğüm için ses tonunda ki yumuşaklık ve samimiyet şaşırtmıştı. On gün olmuştu,belki de siniri geçmişti?

" Teşekkür ederim." dedim bende ona bakarak.Kısa bir süre daha yüzüme bakıp büyük ağacın altındaki çardağa ilerledi.

" Üfle lan şu mumu artık!.." diye isyan eden Batuhan'la yanmaktan yarıya kadar inmiş mumu üfledim. Herkesten alkış sesleri koparken tek tek aldıkları hediyeleri vermeye başladılar.

" Çam sakızı çoban armağanı Batı."

" İyiki doğdun kanka al."

" Güle güle kullan umarım beğenirsin.'

Hepsi elime aldıklarını sıkıştırmaya başladığında " Tamam tamam durun,şuraya koyun hepsini nasıl alayım." dedim gülerken.

" Benimkini şimdi aç." deyip hevesle elime hediyesini tutuşturan Zafer'e gülümseyip hediye paketini açtım.

Paketin içinden mavi ve siyah iki tane boxer, üç tane de siyah beyaz çizgili çorap çıkarken gülmemek için kendimi sıktım. Zafer'in hediye alma konusunda ne kadar kötü olduğunu Şahin'in doğum gününde görmüştüm zaten.

Boxer ve çorapları iki elimde tutarken
" Çok sağol Zafer,hiç boxerım yoktu iyi oldu" dedim şakayla. Zafer dalga geçtiğimi anladığında ayıplar gibi yüzüme baktı.

" Ayıya gül vermişler götüne sokmuş diye boşuna dememişler." dediğinde kahkaha attım.

Diğerleri de benimle beraber gülerken Zafer'e yaklaşıp sıkı sıkı sarıldım. İlk başta itmek istese de izin vermediğim için o da sarılışıma karşılık vermişti.

Zafer'den ayrıldığımda bakışlarım çardağa kaydı. Şahin telefonla konuşuyordu.

" Hadi pastayı yiyelim artık."

Yine sabırsız Batuhan'ın sözleriyle pastanın yanındaki bıçağı aldım ve tepesinden başlayarak kestim.

Pastanın dışı beyaz çikolatalıydı ve krema ile süslenmişti.Kestiğimde gördüm ki içinde de siyah çikolata sosu ve parçacıkları vardı. Enfes gözüküyordu.

Benim dağıtmamı beklemeden eline çatalı alan pastaya daldığında Şahin için bir dilim alıp gerisini onlara bıraktım.

" Nereye gidiyorsun daha karpuz kesecektik." Ağzı pasta dolu arkadaşımı umursamadan adımlarımı büyük ağacın altındaki çardağa ilerlettim.

Şahin tam da yanına vardığımda telefonu kapatıyordu. Bakışları elimdeki tabağa değdiğinde usulca önüne koydum.

" Pasta istemedim?" dedi sorar gibi.Karşına geçip oturdum.
" İçimden geldi, ye işte." dedim.

" Otur demedim?" dedi bu sefer de.
" İzin istemedim?" dedim bende onun gibi.Sonuçta artık onun çalışanı olarak yanında değildim. Erkek arkadaşı olarak yanındaydım. Onun hatırlamaması bu gerçeği değiştirmiyordu.

Çatık kaşlarıyla bakışları hâlâ yüzümdeyken bir şey demedi.Allah'tan ilk başta tepki verse de sonrasında üstelemiyordu.

O pastayı yemeyince çatalı elime alıp pastaya batırdım.Çatalı ona doğru uzattığımda " Ne yapıyorsun?" diye sordu aksi bir sesle.

PALYAÇO  [GAY] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin