Twenty one

2.8K 202 45
                                    

🙋🏻‍♀️🙋🏻‍♀️🙋🏻‍♀️

Oylarınızı eksik etmeyin
lütfen🤜🏻🤛🏻

"☘️Kendi içinde yaprak dökerken,dışarıya çiçek açmayı öğreneceksin...☘️"

______

En son ne zaman yemek yemiştim veya uyumuştum bilmiyordum. Tek bildiğim iştahımın olmadığı,midemin almadığıydı. Şahin yanımda yokken, o soğuk odada cihazlara bağlı bir şekilde yatarken o lokmaların boğazımdan geçmesi olası değildi. O bu durumdayken huzurla uyuyabileceğimi hiç sanmıyordum.

" Hadi Batı sende git eve, ben buradayım zaten."

Zafer'in omzuma elini koyup konuşmasıyla kafamı yukarı kaldırıp gözlerine baktım ve istemediğimi belirterek iki yana salladım.

" İtiraz etme Batı, kaç saattir uykusuzsun üstün başında kirli. Eve git bir duş al... Uyu dinlen ben bir durum olursa sana haber veririm. Aklın kalmasın."

Nefesimin Şahin'siz geçen her dakika, her saat sanki daha da azaldığını hissediyordum. Sanki bu nefessizliğim Şahin'in uyanıp tekrardan benimle konuşması, gülmesi,sarılması, öpmesi hatta ve hatta azarlamasıyla açılacakmış ve asıl nefesleri o zaman alacakmış gibiydim.

Kafamı belli belirsiz sallayıp yoğun bakım odasının önünde oturduğum koltuktan usulca kalktım. Daha bir adım atmamıştım ki arkamdaki odadan gelen çeşitli cihaz sesleriyle hızla arkamı döndüm.

Şahin yatağında gözleri kapalı bir şekilde titrerken korkuyla elimi odanın dışındaki cama attım.
" Ne oluyor?"

Dehşetle bağırdığımda koridordan gelen koşuşma seslerini duydum. Şahin'in ameliyatını yapan kadın doktor,yanındaki iki hemşireyle yoğun bakıma girdiğinde gözyaşlarımla izlemekten başka çaremin olmaması kalbimi paramparça etti.

Zafer'de endişeyle yanımda yerini alırken " Endişelenme Batı. Şahin Bozdağ ölmez." dedi. Söylediği şeyin saçmalığı kulağıma dolar dolmaz ters bakışlarım ona döndü ama o, sanki bu söylediği doğru ve asla değişmeyen bir kuralmış gibi emin bakışlarla baktı gözlerime. Nedense içimin biraz olsun rahatladığını hissettim o an.

Oysa Şahin de bir insandı ve ölümsüz değildi...

Dış camdan Şahin'le uğraşan doktor ve hemşireleri izlerken kalbimi sıkan bir elle gelecek haberi bekledim.

" Hadi be patron, sen nelerin üstesinden geldin. Uyan da sana bunu yapan tüm soysuz köpeklerin kökünü kazıyalım."

Zafer'in kendi kendine mırıldanışlarını dinlerken boğazımdan kaçan acı dolu hıçkırığa engel olamadım. Zafer bunu duyunca bana dönmüş elini enseme atarak yüzümü göğsüne bastırmıştı. Sanki bunu bekliyormuş gibi sesli sesli ağlayarak siyah tişörtünü gözyaşlarımla ıslatırken verdiği titrek nefesi duydum.

" Rahatlayacaksan istediğin kadar ağla."

Normalde kedi köpek gibi olan bizim şu halimizi başkası görse inanmazdı.

Yoğun bakımın kapısı açıldığında kafamı Zaferin göğsünden usulca kaldırıp doktora baktım. O an için söyleyeceği hiçbir şeyi duymak istemediğimi farkettim. Şayet ne yanına gittim, ne camdan içeriye baktım, ne de durumu nasıl diye sordum. Nedense alacağım cevabın kötü olduğu düştü kalbime.

Zafer benim hareketlenmediğimi görünce doktora yaklaştı. " Neler oluyor Doktor Hanım?"

Ölümü bekler gibi bir hisle bekledim doktorun dudaklarından çıkacak cümleyi. Titreyen ellerimi yumruk yaptım.

PALYAÇO  [GAY] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin