Twelve

3.5K 219 18
                                    

Günde iki bölüm attım vay be...

" 🍀Unutmak zaman gerektiren bir şey ama hatırlamak bir an...🍀"

______

" Başka fikri olan var mı ben göremiyorum çünkü..."

Sinirli bir sesle bakışlarımı herkesin üzerinde gezdirdim. Toplantı odasındaydık. Kocaman bir dikdörtgen masanın etrafında Şahin baş köşede olmak üzere yirmi beş kişi  oturmuştuk. Etrafta çeşitli bilgisayarlar ve daha önce görmediğim teknolojik cihazlar vardı.

Şahin masanın üzerinde ellerini birleştirip gözlerime baktı.
" Bu görev için çok acemisin Batı, ayrıca hayati durumun söz konusu..."

Baygın bakışlarımla yüzüne bakarken
" Siz de diyorsunuz işte daha önce görmedikleri ve şüphelenmeyecekleri biri olmalı, benden başka iyi seçeneğiniz yok bu durumda..." dedim direterek.

Konu şuydu; Şahin bir düşmanının evine ajan sokmayı düşünüyordu. Adamın tüm özel bilgilerini ele geçirip onu da ortadan kaldırmayı planlıyordu. Bende bu görevi üstlenmiştim ve yapmak istiyordum. Ekşın benim işimdi...

" Başarılı olacağına inanıyor musun?" diye sordu bakışları yüzümü turlarken. Omuzlarımı dikleştirip
" Ayıp ettin beni kayıp ettin reis..." dedim kendinden emin ağır abi gibi.

" Patron bence bu yapamaz..." dedi Zafer eliyle beni işaret etti.
" Sırf şu şaklabanlığı yüzünden adamı iki dakikada hayattan soğutur adam da çeker vurur ben söyleyeyim..." dedi ellerini havaya kaldırarak.

Alaycı bir şekilde yüzüne bakıp
" Kıskanma Zafer büyüyünce sende gidersin böyle görevlere..." dedim serseri gülüşümle. Zafer burun kıvırıp elini umursamazca salladı.

" Patron.. Batı bu görev için çok uygun bence, adam asla anlamaz senin adamın olduğunu baksana hepimizden farklı hiçbirimiz gibi değil zaten..." dedi Tekin. Fiziksel olarak onlardan zayıf olmamı kasdediyordu. Bu işlerde olan biri gibi değildim gerçekten de.

Bana güvendiği ve inandığı için mutlu olurken elimi ağzıma götürüp ona doğru öpücük attım. Tekin bu eylemime ilk şaşırsa sonrasında dostça gülümsedi. Zafer ikimize bakıp göz devirirken Şahin'in sert bakışlarıyla karşılaşınca ciddi bir yüz ifadesine büründüm.

" Seni eve almalarını nasıl sağlayacaksın peki zeka küpü? Öyle kolay değil eve girip adamla konuşman... "  Bakışlarım Zafer'e döndü, düşünürken bir süre durdum.
" Bunu gitmeden düşünürüm o sıkıntı değil, ben illaki girerim bir şekilde eve bana güvenin siz..." dedim Şahin'e bakarak.

Gözlerini kısıp kafasında bir şeyleri tartıyormuş gibi durdu.
" Peki, bu görev senin. O evde başına gelecek her şeyden sen sorumlusun. Ayrıca sadece mesajlaşma yoluyla bize ulaşacaksın aramak falan yok..." dedi bilgi verir gibi.

" Tamam anladım..." dedim mutlu bir sesle. Yes be biraz aksiyon...

" Olur ki bizimle iletişim halindeyken yakalanırsan..." deyip biraz öne doğru eğildi. " Ölürsün! "

" Ölüm ölüm dediğin nedir ki gülüm, ben yaşamayı göze almışım..." dedim  Memati Baş edasıyla. Bizimkilerden bazılarının kısık gülme seslerini duymuştum.

Şahin'in bakışlarında ki sertlik hafif kırılırken tek kaşını havaya kaldırdı.
" Gülüm? " dedi sorar gibi.

Gülüm lafını ona söylemiş gibi olduğumu farkettiğimde durumu toparlamak adına " Eee söz..." dedim kafamı kaşıyarak. " Söz böyle o yüzden..." 

O hâlâ aynı şekilde bana bakarken hemen konuyu değiştirdim.
" O zaman karar verildi, ben gidiyorum..." dedim.

Şahin düz ifadesine geri döndü.
" Sen gidiyorsun..." diye tekrarladı beni. Ama sesindeki sıkıntı beni rahatsız ediyordu. Azıcık inanç be adam!

PALYAÇO  [GAY] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin