Thirty five

1.5K 166 35
                                    

Duydum ki hasretimden yanıp kül olmuşsunuz xjzksjjd.Bu arada bölümleri bu ara çok uzun yazamıyorum ya niye öyle oluyor anlamadım🤔

Oy ve yorumlarınız beni mutlu ederrr :))

"🍀Yüreğinde acısı çok olanın,
yüzünde gülüşü güzel olurmuş...🍀"

_____

" Kendimi gurbetçi Şaban gibi hissediyorum." Kendi kendime konuşurken Maksim bana yandan bir bakış attı.
" Sen bilmezsin gurbetçi Şaban'ı " dedim yandan ona bakarak. Bir şey söylemeyip önüne döndüğünde kollarımı göğsümde bağladım. Başım ağrıyordu...

Tam olarak kaç saattir helikopterle uçtuğumuzu yol boyunca uyuduğum için bilmiyordum.Bedenimde saatlerce oturmanın uyuşukluğu hâlâ geçmemişti.

Rusya ya ayak bastığımız an Maksim denilen adam beni direkt olarak 'Abin' dediği adamın evine getirmişti.Anlatacak fazlaca detayı bulunan kocaman lüks bir evdi. Fakat benim hiçbir şekilde betimlemek içimden gelmiyordu.Çünkü evle falan ilgilenmiyordum.

Şahin'imi özlemiştim...

Gram şaşırmadığım başka bir şey ise evin dört bir yanında gezinen korumların olmasıydı.Neyse ki alışık olduğum bir durum olduğundan yabancılık çekmemiştim.

" Patronun odası koridorun sağında, merdivenleri çıkınca soldaki ilk oda."

Maksim denilen adam arkamdan beni hafifçe ittirirken söylediği tarife uyarak koridora doğru ilerledim. Merdivenlere geldiğimde kafamı kaldırıp yukarıya doğru tırmanan siyah merdivene baktım.

Her ne kadar bu gerçekle yüzleşmek için kendimi hazır hissetmesem de bunu şimdi yapmazsam başka da hiçbir zaman yapamazdım.Derin derin birkaç defa nefes alıp verdikten sonra merdivenleri çıktım ve soldaki ilk odanın kapısının önünde durdum.

Benim beklediğimin ve içinde bulunduğum lüks evin aksine gayet normal ve sıradan bir oda kapısıydı.

İçerideki kişiyi görmek isteyip istemediğimi bilemezken heyecandan titreyen ellerimle kapı kolunu aşağı indirdim.Buna rağmen ayaklarım ileriye doğru hiçbir hamle yapmıyorlardı. Kapı ardına kadar açılırken kapının dışında öylece duruyordum, içeriye doğru adım atacak cesaretim yoktu.

" Oradan konuşamayız, içeriye gelmek ister misin?"

Duyduğum sesle gözlerim hafif irileşirken içeriye girmediğim için kör noktada kalıyordu ve onu göremiyordum.

Nihayet adım atmayı başarabildiğimde bir kaplumbağa yavaşlığıyla yürüyüp odanın ortasına geldim. Kalp atışlarım göğüs kafesimi döverken bedenimin kasıldığını hissedebiliyordum.

Tam o anda gördüğüm yüzle saçlarımdan ayak uçlarıma kadar uyuştuğumu hissettim.

Simsiyah düzenli bir şekile sokulmuş orta uzunluktaki saçları ve yine simsiyah kirli sakalı olan, otuzlu yaşların ortalarında gözüken bir adam vardı karşımda.Siyah takım elbisesiyle masasının önünde ayaktaydı ve beni gördüğünde yanlış anlamadıysam yüz ifadesi birden değişmiş, hüzünlü ifadeyle bakmaya başlamıştı.

" Merhaba Batı, Hoşgeldin."

Kafamı eğerek cevap verdiğimde adamın yüzündeki o hüzün ifadesi silinse de gözlerinde hâlâ duruyordu.

" Otursana." Yumuşak bir sesle elini uzatıp masasının önündeki koltuğu gösterdiğinde iki üç adım atıp gösterdiği yere oturdum.Boğazımın kuruluğunu geçirmek için üst üste yutkundum.

PALYAÇO  [GAY] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin