Forty six

1.1K 114 53
                                    

Yıldızı parlattık mı aşklaarrr?

"🍀Yıldızlar intihar etti siz dilek tuttunuz...🍀"

_____

" Gözümü açın gözümü."

" Niye bağladınız ki gözümü? Zaten baygındım yolu mu gördüm amına."

" Beni duymuyor musunuz aloo.Hem bende kolakopi- kolonoskopi- yok kolosfobi- Her neyse ondan var.Karanlıktan korkarım yani.Afakanlar basmaya başladı açın şu gözümü."

Yalandı.Karanlıktan falan korkmuyordum.Sadece hiçbir şey görememek bunaltmıştı.

Ayıldığımda kendimi ellerim ve ayaklarım zincirle bir sandalyeye bağlı halde bulmuştum.

"Klostrofobi o." Tuğkan denen çocuğu sesinden tanıdığımda kaşlarımı çattım.Şu an yanımdaydı demekki.Ah ellerim,ayaklarım çözük olsaydı da kafayı gömseydim o minyon suratına.

" Ayrıca karanlık fobisiyle klostrofobiyi karıştırma,ikisi farklı şeyler."

"Çok biliyorsun sen." dedim sinirle ve ellerimi bağlı olduğu zincirden kurtarmaya çalıştım.
" Kimsiniz siz? Ne istiyorsunuz benden?"

Tuğkan'ın alaycı gülüşü kulaklarıma doldu.
" Senden değil, sevgilinden istiyoruz.Daha doğrusu sevgilim istiyor, ben sizi tanımam etmem.Sadece ona destek amaçlı buradayım."

"Ne istiyorsunuz?" dedim tekrardan kelimeleri bastıra bastıra.

" Onu da sevgilim gelince öğrenirsin." dedi gıcık bir ses tonuyla.Dişlerimi sıktım.
" Sana tavsiye; Ona istediğini ver.Yoksa bu hikayede yanan sen olursun."

Birisi tarafından gözümdeki siyah bez  çıkarıldığında gözlerim ışığa tepki vermek için kısılmadı.

Çünkü bulunduğumuz yer depo gibi bir yerdi ve kasvetli bir havası vardı.Neredeyse dışarıdan içeriye hiç gün ışığı sızmıyordu.İçeriyi tepemizdeki sönük yanan beyaz bir ampul aydınlatıyordu sadece.

Depodaki rutubetten boğazım acıyordu.Kötü havayı soluya soluya tahriş olmuş gibi yanıyordu.

Depoda Tuğkan ve ben haricinde üç tane de adamı vardı.Gözümdeki bezi çıkaran adam da bunlardan birisiydi.

Gözlerim Tuğkan'a kaydı.Önümde,benden yaklaşık üç metre kadar uzağımdaydı.İlk gördüğümde masum yüzlü dediğim çocuğu inceledim.Hâlâ masum gözüküyordu ama sadece görünüşü öyleydi.Karakterinin masum olmadığını beni bayıltıp kaçırmasından anlamıştım zaten.

Minyon tipine soktuğum...

" Susadım." dedim oturduğu sandalyede elleriyle sarı saçlarına şekil veren çocuğa.

Bana bakmadan yanda duran adama bir kafa hareketi yaptığında adam dışarı çıktı ve az sonra elinde bir su şişesiyle içeri girdi.

Adam yanıma gelip suyu dudaklarıma dayadığında bir iki yudum aldım.
" Ellerimi çözseniz böyle hizmetimi yapmak zorunda kalmayacaksınız." dedim adama bakarak.Düz bir ifadeyle yüzüme baktı.
Amacım şu zincirlerden bir an önce kurtulmaktı.

" Çöz şunu Ahmet, kaçamayacağını farkındadır herhalde." diyen Tuğkan'a sinirle baktım.

" Ama umarım kaçmaya çalışırsın." diye devam etti sinir bozucu bir şekilde gülerek.Oturduğu sandalyede bacak bacak üstüne attı.
" Bu sonuçsuz çabanı seyretmek çok zevkli olur.Aşırı keyif alırım."

Adam ellerimi ve ayaklarımı zincirlerden kurtardığında oturduğum sandalyeden hareketlenmedim.Hâlâ bağlıymışım gibi öylece kaldım.

Efrafı inceledim.İçeride üç tane adam ve Tuğkan vardı.Deponun kapısına doğru baktığımda açık kapının dışında sağda ve solda olma üzere iki adam daha gözüküyordu.Tabi çevresinde falan da varsa onları bilemezdim.

PALYAÇO  [GAY] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin