B Ö L Ü M E L L İ A L T I (+18)

618 34 4
                                    

  "Gel. Dedektif Copper." diyerek aralanan kapıdan içeri süzüldü genç adamın yorgun bedeni. Boş koltuğu gösterdi dedektif Lee yüzündeki anlam verilmez gülümsemesi ile. . Gelen yeni bildirgeye göre kasabanın yeni şefi sayılabilirdi artık tabi.

   "Beni çağırmışsın Şef." dedi dedektif Copper yorgun bedenini koltuğa bırakırken. Şef güldü bu kez daha abartısız. Yüzündeki gülüş beklentisi bir avcının avına yaklaşırken takındığı mutluluğu taşıyordu.

   "Çağırdım, çağırdım. Senden bir konuda yardım isteyecektim." dedi bir anda Şef, dedektifin yüzünde şekillenen merakı da fark ederek. Copper oturduğu yerde dikleşti. Meraklı bakışları kendine gülen bir yüzle bakan adamın mimiklerin de dolandı. Bu kadar mutlu olmasına sebep olacak riskli bir planı olduğuna emindi. Onu tanıyordu. Onu buraya çağırmış olması onu kulanacak olduğuna en büyük destekti.

   "Nasıl bir yardım bekliyorsun benden?" dedi resmiyeti ciddiyetle kenara bıraktı. Lee dekedetifken Copper'a çok yardım etmişti büyük ihtimalle ondan büyük bir yardım isteyecekti karşılık olarak. Tek fark şuan kolay kolay hayır diyemeyeceği bir konumda olmasıydı.

   " Avukat Angel Brown hakkında." dedi yüzündeki ifade azaltmak yerine artarken. Copper'ın kalbi minik bir serzeniş ile çarpmaya başladı. Bu durum hiç hoşuna gitmeyecek gibi hissediyordu.  "Görevli olduğun dosya da savunma avukatlığı yapıyor. Ve o dosya da tahminimizden daha çok yer kaplıyor." Copper'ın kaşları yavaşça çatıldı. Böyle konuşmaların çıktığı noktayı biliyordu. Lee dedektiflik hayatında çok kez birilerini kulanmış ve dosyasını sonuca ulaştırmıştı.

  " Anlamadım?" dedi Copper az önceki kibar sesinden uzak bir ses tonuyla. Yumruk yaptığı eli sinirini avuçları arasında tutmak içindi. Bir metafor... Genelde tamamen uyamadığı bir metafor...

   "Konuya çok hızlı girdik Dylan. Bir kahve ister misin?" Lee'nin sözleri Copper'ın yüzündeki ciddiyeti bir anda sildi ve alaylı bir gülüşün belirmesine sebep oldu.

   "Konuya girdin zaten Lee. Devam et. Ne demek istiyorsun Angel için?" Belki fevri bir çıkış olmuştu ama Copper bundan hiç pişman değildi. Şuan uzaklaştırılmanın hiç sırası değildi ki sinirini o yüzden tutuyordu.

   "Sakin ol Dylan. Senden isteyeceğim şey ikimizi de ilgilendiriyor. Emma Gabowl'un avukatı Angel Brown, Teo Langert davasında bir avukattan daha büyük yer kaplıyor. Ve siz dışarıdan oldukça yakın görünüyorsunuz." Lee'nin konuşurken ki rahatlığı bir sırıtış ile devam etti. O gülüşü yüzüne dağıtmak istedi Dylan.

   Angel'ın adını o adamdan duymak dahi yükselmişti sinirini. Nefes alış verişi genç kadını düşündükçe daha da hızlandı sanki.

   "Bayan Brown bu dosyada daha çok yer kaplıyor ve sandığımızdan daha çok şey biliyor. Mesela Psikolog George'un tüm sırlarını ifşa etti. Hemde bizim bulamdığımız bilgileri tekt ek ortaya dökerek."

  "İyi araştırma yapıyor demek ki." dedi Dylan. Onu savunma gereksinimi duyarken. O burada olsa buna gerek kalmazdı tabi. Genç kadın hemen karşındaki koltukta oturur. Bir bacağını diğerinin üzerine atıp geniş bir gülümseme ile dinlerdi olanları. Lee'nin sözlerini alaylı bir gülüş ile izler Dylan'a hoş bir manzara sunardı. Genç kadının yanında nutku tutulan adam niye sessizce izlerdi genç kadını.

   "Bildikleri iyi bir araştırmadan daha fazlası Dylan. Kadın çok zeki. Belki de suç ortağı olanları gizlemek için avukatlık yapıyor. Ve bir Brown olması ona istediği şeyi elde etmesini sağlıyor. Bunu kullanmalıyız. Güzel de bir kadın... İşin zor olmayacak." Dylan yumruk yaptığı elini diğer eliyle tutmayı bıraktı. Hiçbir çekince duymadan oturduğu yerden kalktı.

Sessiz Ve Sensiz (+18)Where stories live. Discover now