9. RUHU ÇİZİK

454 152 974
                                    

Lütfen yorum ve oy vermeden geçmeyin :)

Sizi seviyorum, beni sevdiğinizi hissediyorum 🖤


🗝 IX.RUHU ÇİZİK 🗝

Zamana saklanıp kalan geçmiş, geçmemek için tırnaklarını derime saplamış kalmıştı. Zamana yirmi üç düğüm atan yıllar derimde ki izleri yirmi üç defa silsede geçmezdi. Kimseye dokunmayan o rüzgarlar benim şehrimi yıkıp geçmiş, kimseye uğramayan o fırtına içimde bir kasırga koparmış her şeyi yerle bir etmeye yetmişti.

Acılarım oradaydı. Gölgede kalan her yerde silik ellerini uzatmış beni bekleyen ızdırap dolu anlar vardı. Gözlerimi ne zaman kapatsam ayağıma dolanıp beni en dibe çeken sorunlarım saklansa da hep oradaydı. Doğru söylüyordu ben yalnızdım.

"İyileşmeyi istiyorum" Çizik ruhumun kaçıp saklandığı kapının kilidi avuç içlerimdeydi. Şimdi o anahtarı onun göğüs hizasına kaldırmış beni kendi yarattığı dünyasında aydınlığa çıkarsın istiyordum.

"İstemek bir ihtiyaçtır Layâl. Ben sana bu isteğe hazır olup olmadığını soruyorum." Gözleri gözlerime kitlenmiş bana ısrarcı bir ihtiyaçla bakıyorken, bana doğru sağlam bir adım daha attı.

"Hazırım, iyileşmeye hazırım." İçimde ki siyah dumana bir nefes üflesin ve yaralı topraklarımda ki acı kalıntıları bilinmezliğe gizlesin istedim. Bunu görüyordu biliyordum, baktığı kişi bensem gözleri her zaman onu ele veriyordu. Bunu bu gece daha iyi anlıyordum.

Bedenlerimizin birbiri ekseninde ayaktayken bana olan bakışlarında tuhaf bir ifade geçti. Sanki bana üzülüyordu. Bir doktor hastasıyla duygusal bağ kurmamalıydı, bana üzülmemeliydi. Buna ihtiyacım yoktu, bana peşinde koştuğum ama asla ne tarafta olduğu bilmediğim huzuru bulup getirmesi yeterliydi.

İlerleyip yanından geçtim ve arkasında kalan balkon kapılarını açtım. İçeriye dolan ayaz, beni dişlerimin birbirine sertçe vuracak kadar üşütesede balkona çıktım. Bahçede ki korumaların bakışları anında beni bulurken ellerimi bedenime sardım ve arka bahçeye bakmaya devam ettim. Saçlarım esen rüzgarın yörüngesinde yavaşça havalanıp bedenime geri düşüyordu. Esen yel lensin takılı olduğu gözümü sızlatsada bunu umursamadım.

"Ora da," derken yanıma geldiğini ayak seslerinden anlıyordum. Ona karşı ilk adımı atıp kendim ile ilgili daha derin bir gerçekten bahsediyordum. "Ora da ki ağaçları, aralarına saklanmış çiçekleri görüyor musun?" Kalkan elim bahçenin bir duvarla ormandan ayrıldığı yerini gösteriyordum. Evin bir parçası olan ağaçlık alan karla kaplıydı. Üzerinde ki takım elbisesine ait ceketi çıkartıp omuzlarıma bıraktığında tuhaf bir ifadeyle ona döndüm. Anlatacağım şeyin altında ki sandalye kafamın içinden çekildiğinde elleride üzerimden kayarak uzaklaşmıştı. İnce düşünceli bir adama olamayacak kadar sivri dilliydi.

İZMİHLALWhere stories live. Discover now