" Çünkü herkesin ona bu kadar hayran kalmasının nedeni başka ne olabilir ki?"

" Bunun için mi büyü yaptığını düşünüyorsun?"

" İki dakika önce babanın yüzüne bağırdın. Evlenmemek için kıyameti kopardın. Şimdiyse evlenmeye dünden razısın. Sence bu büyü değilde ne olabilir?"

Prens bir elini alnına götürdü ve düşünmeye başladı.

" Hakkı olabilirsin aslında. Yani büyü konusu biraz mantıklı gibi geldi şimdi."

" Haklıyım çünkü.
Bak yapman gereken prensesin gözlerinin tam içine bakmamak. "

" Ama nasıl?"

" Ona aşık olmazsın. Bunu yapamazsın."

" Ama gözlerine bakmazsam onun büyü yaptığını bildiğimi anlar. "

" Başka bir yerine bak, ne bileyim...
Kaşına bak, burnuna bak ağzına bak"

" Jungwon sen iyi misin?"

" Değilim anladın mı değilim. Ona aşık olamazsın. Söz ver bana ona aşık olmayacaksın."

" Jungwon bak biliyorum benim iyiliğim için istiyorsun ama bunun yerine gidip babama her şeyi anlatalım."

" Olmaz! Krala anlatamayız. "

" Neden?"

" Kral beni asar. Çünkü bir büyücünün büyü yaptığını sadece bir büyücü anlar. "

" Ama sen?"

Jay şaşırmıştı. Yoksa Jungwon bir büyücü müydü?

" Sen yoksa bir büyücü müsün?"

" Hayır Jay, hayır."

" O halde nasıl anladın Cara'nın büyü yaptığını."

" Benim komşum bir büyücüydü, yani annesi büyücüydü ve kral onu öldürdü. Ve ben onun oğluyla çok yakındım. Bana büyüleri nasıl anlayacağımı öğretmişti. "

Jungwon şu ana kadar hiç bu kadar titrememişti. Yalan söylüyordu ve prens inanmazsa bu onun sonuydu.

" Peki o halde babama söylemek yok ama o zaman nasıl başa çıkacağız prensesle?"

" Bak benim aklımda bir plan var ve zamanı gelince yapacağız. Sen şuan ona aşıkmış gibi yap ki bir şey anlamasın. "

" Aşıkmış gibi yapmak mı? Aman tanrım işim çok zor."

" Sakın gerçekten aşık olma."

Jay'in gözleri Jungwon'u buldu. Won'un gözleri kızarmaya başlamıştı. Prens içinde Jungwon'a karşı hissettiği ve anlam veremediği o duyguyu Won'un da ona hissettiğine emin olmuştu o an. Prens Jungwon'a yaklaştı ve omuzlarını elleriyle sardı.

" Merak etme kimseye aşık olmayacağım."

" Söz mü?"

" Söz."

Jay ellerini Jungwon'un omuzlarından indirdi ve bir eliyle saçlarını karıştırdı.

" Çok fazla konuştuk artık çalışma zamanı."

" Haklısınız efendim ben kılıçları getireyim."

" Jay! " Won Jay'e baktı.

" Efendim değil Jay diyecektin yanlızken. Unuttun mu?"

" Peki Jay ben kılıçları getireyim."

Won yüzündeki küçük gülümsemeyle kılıçları getirdi. Prens ile beraber uzun bir süre çalıştı. Ona hem kılıç dansını hemde yaptığı her hareketin anlamını iyice öğretti. Jay artık dansı çok iyi yapabiliyordu. Jungwon onun iyi yaptığını anlayınca onu daha daha çok cesaretlendiriyor ve ona güzel şeyler söylüyordu.

prophecy - jaywon (Tamamlandı)angtsWhere stories live. Discover now