B Ö L Ü M O T U Z S E K İ Z (+18)

Start from the beginning
                                    

   "İçeri geçmez misiniz dedektif Copper? " Dedemin yanında samimiyete ya da normal bir konuşmaya gerek yoktu. Dedektif başını olumsuz anlamda sallarken arkasındaki memurları gösterdi.

   "Benimle gelmeniz gerekiyor Angel Brown."

   Hassiktir. Bir bok olduğu ortadaydı. Dedektifin memurlarla gelmesi ve içeri girmeden aceleyle bir yere gitmek istemesi. Normal değildi...

   "Üstümü giyinmem için vakit vardır heralde." dediğimde bakışları üzerindeli mini şort ve sıfır kollu salaş tişörte dolaştı. Kafasını sallarken ona arkamı dönmüştüm çoktan. Çok hızlı bir şekilde siyah takımımı giyerken bir yandan çantama cüzdanımı ve  telefonumu koydum. Saçlarımı sıkı bir atkuyruğu yapmak için de vaktim vardı heralde. Makyaj yapma gibi bir zahmete girmeden aşağı indim. Hala kapıda bekliyordu. Büyük babamın sessizliği ciddi bir şey olduğunu kavramış olduğundandı.

   "Görüşürüz. Bir sorun olmadığına eminim. Evde kal lütfen." derken büyük babamın yanağına bir öpcük bıraktım. Bu iki adamın da bana şaşkın bakmasına sebep olmuştu. Ama ikisi de şaşırmaktan çok mesajı almıştı.

   Büyükbabama her şeyin kontrol altında olduğunu anlatmaya çalışırken dedektife onu korkutmak istemediğimi gösterdim.

   Evden çıktığımızda her ne kadar ne olduğunu sormak istesem de büyük babam da biz araca binene kadar bahçe kapısının önünde bekledi. Korumaları ile konuşuyor gibi yapması da onun kendi çapında sizinle ilgilenmiyorum demesiydi.

  "Ne olduğunu anlatacak mısınız dedektif?" derken ona bakmıyor ilk defa bu kadar hızlı araç kullanıyor olmasını şaşkınlıkla izliyordum.

   Onun arabasına daha önce kaç kez bindin ki karşılaştırma yapıyorsun Ans.

   "Gidince görsen daha iyi olur." dediğinde kasabadan çıktığımızı fark ettim. Göl yoluna ilerlerken şaşkınlığımı ve merakımı dizginlemedim.

   "Genelde olanları anlatırken karşınızdaki yerine mi karar verirsiniz dedektif." Derin nefesi bu konuda benimle çatışamayacak kadar yorgun olduğunu haykırdı adeta. Saçları öylesine dağınıktı ki bunun farkında dahi değildi. Yoksa bazen saçını düzeltiyordu, bunu o da fark etmiyordu büyük ihtimalle. Ama düşünürken bir şeyi hatırladığında, gülümsedikten sonra ve benimle öpüştükten sonra saçını düzeltiyordu.

    Onu öpmeyi alışkanlık haline getirdiğin için Ans adam da bozduğun saçlarını düzeltmeyi alışkanlık haline getirdi.

  "Bir ceset bulundu dün gece." dediğinde nefesimi tuttum. Bunun neden benimle ilgili olduğunu anlamaya çalıştığım o kısacık sürede delitecektim sanki.

  "Üzerinde bi toka bulundu. Bugün yapılan DNA testinde onun sana ait olduğu tespit edildi. Ve o..." Gerçekten duymak yerine görsem daha çok şaşırdım. İyi ki şimdi görmüştüm.

   "Dün gece evdeydim." dedim bir sürü tanığım olduğu için. Aklıma o an A'nın mesajı geldi. Onu özleyip özlemediğini sorduktan sonra dedektif aramıştı beni.

   Ans şuan bir cinayet şüphelisisin. Bunları daha sonra düşün.

   "Dün gece neler olduğunu anlat bana." dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. Sesi asla sınır tanımayacak gibiydi. Ciddiydi. Onu daha önce görmedime emindim.

   "Burası." dedi az önceki cevapsız sorusunu umursamadan. Arabadan inmeden bana göl kenarındaki klübeyi gösterdi. Geçen geçe boyandığını gördüğüm klübeyi.

  Nefesimi bu kez tutmamın sebebi kulaklarımın uğurlamaya başlaması ile aynıydı. Evime biri girdiğinde yatağımın üzerindeki 'olay yeri inceleme' yazılı şerit ile çevrelenmişti. Normalde kimsenin olmadığı göl etrafında insanlar vardı. Sivil memurlar olduğuna emindim onların.

   Kafanı dağıtmak için farklı şeylere odaklanmanın sırası değil Ans.

   "Buraya daha önce geldin mi?" dedi buz gibi gelen sesiyle. Gözlerim çizilmiş melek kanadı üzerinde gezindi. Beyaz melek kanadı içine bir el izi vardı. Kırmızı renkte... Kanlı gibiydi.

   "Çok sık gelirim." derken korkacak bir şeyim yoktu. Ama kaybedecek önemli bir şeyim vardı. Sanki davadan kendi istediğim ile uzaklaşmadığım için uzaklaştırılıyordum.

   "Sikeyim." dediğinde ben bile yerimden sıçradım. Direksiyona vurduğunda ona bakmadım bile.

    "Ölen kişiyi tanıyor muyum?" dedim korkarak. Korktuğum onlarca şeyden sadece biriydi bu. Ama merak ettiğim en önemli soruydu. Teo öldükten sonra çevremdeki insanların ölmesi beni daha da çok korkutuyordu.

  "Evet." dediğinde nefesimi tutup onun görmeyeceğini bilerek gözlerimi yumdum.

   Her şeyin kontorlü altında olmasına alışmış Ans. Şuan kendi için hazırlanmış, hazırlıksız yakalandığı oyunun başrolünde doğaçlama oynuyordu.

Sessiz Ve Sensiz (+18)Where stories live. Discover now