Rogers And Stark / İki

En başından başla
                                    

"Kes şunu Dylan. Sınav iyi geçti." dedi Crystal, masalarının yanından geçen iki erkekten kumral olana göz kırparken. Dylan Crystal'ın ne yaptığını görmemezlikten geleren başını kaldırdı ve bardağını eline aldı.

"Kaldım. Kesin yani."

"Kes şunu dedim. İyiydin." Dylan, Crystal'a bir oranla hesaplamasını isteyecekti, ama Camil'in elektronik Enrique modundaki sesini duyduklarında bölmemek için çenesini kapattı. Yapay zekaya asıldığı falan yoktu elbette, sadece ses tonu hoşuna gidiyordu.

"Bayan Stark, başındaki şapka yüzünden kimliğini tespit edemediğim, yaklaşık bir seksen boyunda, yetmiş üç kiloda, lacivert tulumlu bir şahıs kapıyı açmak için uğraşıyor." Crystal sessizce küfür etti. Dylan doğrulmuş, Crystal'ın ne karar vereceğini bekliyordu. Muhtemelen elektro şok isteyecek ve adamı oradan uzaklaştıracaktı.

"Kapıyı sakın açma, Camil. Yüzbaşı'nın kızı burada." Dylan şaşırdı, kısa zamandır Crystal'ın kendisini uzak tuttuğu tekvando ve boks derslerinden sonra, bir adamı dümdüz etmek için kendisini isteyeceğini nereden bilebilirdi ki?

"Ne yapacağım?"

"Git ve onu ez, Rogers. Mahremime yabancı bir el istemiyorum." yeteri kadar tatmin edici olmasa da, Dylan kötü geçen sınavının acısını bu şekilde çıkarabileceği için mutluydu. Çantasını tek omzuna taktığı gibi sandalyesinden hışımla kalktı. Arkasını döndüğü anda Blake ile burun buruna geldi.

"Kızlar?" diye sordu Blake, garipser bir tavırla. Blake, Dylan'ın Kaptan Amerika'nın kızı olduğunu bilmiyordu, Crystal'ı ünlü Tony Stark'ın kızı olarak tanıyordu ama Dylan hala basit bir Rogers olarak tanınıyordu. Bir bakıma Blake; Camil'i, Crystal'ın yaptığı zırhları ya da Dylan'ın gücünü bilmiyordu, ya da tahmin etmiyordu. "nereye böyle?" Crystal ani bir fikir dönüşüyle Blake'in koluna girdi.

"Ben seni arıyordum, bereli çocuk. Belki şu çizimlerinden bir kaçını bana da gösterebilirsin diye." Blake inanmamış gibi bu sefer Dylan'a döndü.

"Sen nereye peki?"

"O da Bayan Hudson ile konuşmaya gidiyor." aynı anda Camil'in sesi kulaklarında yankı yaptı.

"Efendim, bahsi edilen şahıs elinde çilingir malzemeleriyle geri dönmek için acil çıkış kapısına ilerliyor." Dylan aceleyle Blake'i başıyla onayladı, Crystal her şeyin sorunsuz gideceğinden emindi ama yine de endişeli bakışlarla Dylan'ın gidişini izledi.

"Sana kahve ısmarlamama izin verir misin?"

Dylan hızlı ve ritimli adımlarıyla bahçeden çıkıp yurdun bahçesine geçen merdivenleri tırmandı. Kızlar yurdu okulun solunda, erkekler yurdu ise sağında kalıyordu. Yol mesafesi olarak kızlar yurdu biraz daha uzaktı, çünkü tiyatro salonu kızlar yurdu ve okul arasındaki boşluktaydı.

Yurdun bahçesine girdiğinde üçüncü dersin zili çaldı, ardından Camil zilin ses seviyesini Dylan için azaltarak araya girip konuştu.

"Şahıs kapıda, kilidi sökmeye çalışıyor Bayan Rogers. Ufak dalga şok göndermemi ister misiniz?" Dylan hem acele adımlar atıyor hem de acele karar vermek zorundaymış gibi hissediyordu.

"Ellerinin uyuştuğunu fark edecek kadar, Camil." dedi yurdun kapısından girerken. Odaları ikinci kattaydı, kapıdan girer girmez geniş salonu ve geniş mutfağı, sağ taraftaki üst kata çıkan merdivenlerin arkasında kalıyordu. Dylan buradan sonrasında sessiz olması gerektiğini biliyordu. Yavaş adımlarla çantasını dış kapının arkasına bıraktı ve eline kapalı bir şemsiye aldı. Kırıldığında yutacağı hapı biliyordu ama şu an durum acildi. Üstelik Stark'ın prototip zırh ve ateşli silahlarının hologramları, hesapları ve kendisi için yaptığı projeleri önemliydi. En azından Dylan bir adamın kendi çamaşırlarını görmesini istemiyordu.

Rogers And StarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin