B Ö L Ü M O N A L T I (+18)

Start from the beginning
                                    

   Sanki elleri vücudumun eksik parçalarıydı.

  "İyi geceler Dedektif Copper. İyi geceler bayan Brown." diyerek odanın kapısından bize bakan maskeli ve üzerinde sarı tulum olan adam. Olay yeri inceleme ekinindendi sanırım.

  "İyi geceler Simon. Ken anlatmıştır. Bu odaya girmiş. Diğer odalara da sen bir bak istersen. " dedi dedektif Copper. Ken ile uzun konuştuğunu ama dalgınlıkla duymadığımı fark ettim.

   "Memur Ken ve bir kaç memur ifadenizi alacak Bayan Brown." dediğinde onu başımla onaylayıp merdivenlere yöneldim.

  Tahminimden daha çok kişi gelmişti. Bu ev bu kadar kişi görmeye alışık değildi. Memur Ken beni gördüğünde gülümsedi. Ama rol yapacak havada değilim.

  "Merhaba Angel. Nasılsın? Böyle bir durum yaşamana üzüldüm." dediğinde samimi gibiydi. Kimseden, hiçbir şeyden emin olmadığım gibi bundan da emin değildim.

  "Merhaba." dedim diğer söyledilerine cevap verme gereği duymadan. Eli bir anda koluma dokunduğunda şaşkınlıkla bakakaldım.

   Benim istediğim dışında bunu yapmasına mı şaşırsam, bundan dokunuştan rahatsız olmamamı bilemedim.

   "Hadi gel sana soracak bir kaç sorum var." diyerek koluma dokunmaya devam ederken arkamdan gelen adım seslerini işittim.

  "Ken sen evin kameralarına baktır. Angel soruları diğer memurlarla halleder." dediğinde istemeden gülümsedim. Kullandığı ses tonunu tekrar tekrar dinlemek istedim.

   Adamı ilk dakikada kıskandıracak kadar mı etkiledin, Ans.

   Yada o dokunuştan rahatsız olduğunu sandığından daha çok belli ettin ve o da bunu fark edip araya girdi.

  "Ben hallederim." diyerek Ken direttiğinde dokunuşundan kurtulup Leo'ya ilerledim. Onlar konuşurken göz göze gelmiştik. Bana bakarken çekiniyor gibiydi.

  "Oğlum." diyerek yanına eğildiğimde sessizce mırıldanarak yanıma geldi. Ben tüylerini okşadığımda genelde aramıza girmeyen uzaklık bir anda kırıldı. Başını büktüğüm dizlerim üzerine yasladığında güldüm.

   "Özledin mi sen beni? Dediğimde bir anda havlamasına gülüp kollarımı boynuna doladım. Sessizce mırıldandığında bir anda benden ayrılıp beni koklamaya başladı. Bunu çok sık yapmazdı.

  "Çok akıllı bir köpek." diyen ses kaçtığım ilk anda yanıma gelen kişiye aitti.

  "Öyledir Leo." dediğimde yanıma daha da yaklaşıp Leo'nun kafasını okşadı. "Benimde köpeğim var. Onunda cinsi labrador." dediğinde çöktüğüm yerden kalktım. Benimle muhabbet etmesini anlamıyorum. Bunu ona söyleyip tartışma başlatmayacaktım. Düşünmem gerekken şeyler vardı ve ben o öpüştükten sonra bu kadar yakınımdayken bunu yapamıyordum. Memur Ken'i gördüğümde ilk soru işareti oluştu kafamda.

   Onun evini görmemesi gerekiyordu Ans. Birlikte olduğun kimse evini, burayı, bilmezdi. Bilmemeliydi. İmkanım olsa Brown olduğumu saklardım insanlardan.

   "Bayan Brown. Size sormam gereken bir kaç soru var. İyiyseniz şimdi sorabilirim." diyerek bana gülen kadın memurla bahçe kapısının önünde karşılaştım. Arkamda bana doğru gelen dedektifi gördüğümde onu başımla onayladım ve onunla birlikte içeriye girdim.

   "Eve saat kaçta girdiğinizi hatırlıyor musunuz?" diyerek eline kağıt alan kadına bakarken düşündüm.

   "On biri biraz geçmişti."

   "Gelir gelmez mi fark ettiniz evde biri olduğunu sonradan mı? Dedektifi on biri yirmi iki geçe aramışsınız." dediğinde sormak istediğinin 'Neden dedektifi eve geldikten yirmi dakika sonra aradınız?' olduğuna emindim.

Dürüst ol Ans. Şuan kaybedecek bir şeyin yok.

" Eve gelişim on bir ama eve girerken biraz oyalandım. Babamı dün kaybettim. Onun olmadığı bir eve uzun zaman sonra ilk kez giriyordum. Eve girer girmez onun odasına uğradım. Eve biri olduğunu dahi odama girecekken fark ettim." dediğimde gözlerinde anlayışı gördüm.

"Peki bir şey fark ettiniz mi normal olmayan?"

   Dürüstlüğüm ile kaybetme olanağımı azalttım. İnsanlar duygularını yönettiğini savunurdu, ben dahil. Ama aslında duygularımla yönetilirdik. Ben kazanma dürtüsüyle hayata tutunurdum mesela.

   Bana hep rekabeti öğretmişti babam, babasının ona öğrettiği bu duygudan nefret ederken.

   İyiliği öğretmişti annem. Benim en çok bu duygu yüzünden yaralancağımı bilmeden.

   Güven demişti ablam. Benim güvendiğim kişi tarafından yerle bir edileceğini bilmeden.

  "Hayır. Her şey normaldi."

  "Odanızda olmadığını fark ettiğiniz orada olduğun emin olduğunu bir şey var mıydı?"

   "Hayır. Eksik bir şey yoktu. Ama odamda dedektif Copper ile bulduğumuz kitap bana ait değil, bunu söyleyebilirim."

   "Eviniz bir süre, sizin güvenliğinden emin olana kadar izlenecek." dediğinde beklediğim bir şey olduğu için çok şaşırmadım. Önündeki kendi el yazısı ile doldurulmuş kağıdı bana gösterip kağıdı gösterdi. İfadenin bana ait olduğunu göstermek için imzaladım. Güvenlik için gelen memurlar evin her yerini sararken komşu evlerde oturan insanların çevreye toplandığını gördüm. Kimse ile konuşmak istemediğim için eve girdim. Dedektif her an etrafımda olsa da dikkati benim üzerimde değil her yeri incelenen evdeydi.

   "Odanın camı zorlanmış Copper. Yaptığı her şey girdiğini gizlemek için gibi. Bayan Brown onu kaçamadan yakalamış." diyen dedektif ile salon vitrininde duran babamın geçmişte biriktirdiği koleksiyona ait bir viskiyi çıkarttım dışarı. Kendime bir bardak alıp içine kafamı dağıtması için özlemle baktığım sıvıyı doldurdum.

   " Ayık olsan daha iyi." dediğini duydum. Ama genelde kontorlü elinde tutmayı seven tarafım dahi düşünmemek istiyordu. Kafamın boşalmasına her hücremin ihtiyacı vardı. Oturduğum bar sandalyesinden etrafı izliyordum. Yani dışarıdan öyle gözüküyordu. Zihnim ise boşaldıkça mantıklı düşünmeye başlıyordu.

   Zihnim tamamen boşalmaz, temizlenmezdi benim. Dağınıklık toplanır mantıklı fikirler sürerdi ortaya.

   Evine girdi.
   Belki babanı o öldürdü.
   Seninle oynuyor.
   Sanki senin oyun oynamayı sevdiğini biliyor gibi.
   Sana bir şeyler göstermek istiyor.
   Emma masum değil dedi.
   Evime giren ile A aynı kişi mi?
   Bana yardım ediyor ama kendini şüpheli gibi mi gösteriyor.
  Ya da beni de kibarca tehdit ediyor.
  A... Adı ya da soyadı bu harfle başlayan kişiler.

   Angel Brown. Bildiğim üzerine kendime zarar verecek bir manyak değildim.

   Anna Brown. Hayatı mahvolsa da küçük kardeşini ölesiye seven ablam.

   Alexandre... Fakülteki çapkın profesör. Bu planları yapacak kadar zeki değil.

   Aly. Üniversitede sevgilisi ile yatsam da şuan intikam peşinde koşacağını sanmam. Yeni doğan bebeğine bakıyor olmalı.

   Bayan Allens. Sayemde onu aldatan kocasından kurtuldu çok seviyor olsada. Burada vakit öldüreceğine kocasını geri kazanmaya çalışıyor olmalı.

   Lucas Alberes. Bana tuzak kuramayacak kadar ölü. Annem onu vurduğunda babası Bay Alberes. Öldüğünü direk söylemişti. Yüzleşemediğim için asla gitmediğim mezarında eminim onu terk ettiğim için rahat uyuyamıyordur.
 
 

 

 

  

   

Sessiz Ve Sensiz (+18)Where stories live. Discover now