36 DÜĞÜN DERNEK

3.9K 137 98
                                    

Sizi çok sevdiğimden bekletmeden bir bölüm daha atıyorum.

6 bin kelime ile kitabı en uzun bölüm bu oldu. Emeğe saygı lütfen.

Sınır yok ama sizden ricam
OY VE YORUM atmanız.

Beni ve emeğimi desteklemenin çok hoşuma gider. Sizi seviyorum..
DÜĞÜNÜMÜZ VAR AYOLL!

                  
                 KEYİFLİ OKUMALAR

Sessizlik kocaman salonun ortasına çığ gibi düşmüştü. Kimseden çıt çıkmıyor, sessizlikle içilen çaylara birbirleriyle bakışıp duran onlarca çift meraklı göz eşlik ediyordu.

Sonunda birisi bu sessizlikten sıkılmış olacak ki Ekber baba lafa girişti.
"Demek yeni taşındınız memleketimize?" sorusunun ardından adının Münevver olduğunu öğrendiğim kadın çayında aldığı ufak bir yudumun ardından Ekber babamın sorduğu soruyu yanıtsız bırakmadı.

"Evet efendim..Kusuruma bakmayın böyle damdan düşer gibi geldim ama Azer bey evladım bir sorun olması durumunda kartını vermişti." cümlesinin yarısında odada bulunan tüm gözler kocama çevrilmişti. Buna bende dahildim. Daha önce konuşmuşlar mıydı?

"Aradım lakin ulaşamadım. Sonrasında ailesinin evinin yan sokakta olduğunu söyleyince çıkageldim densizliğimi bağışlayın ama mecbur olmasam gelmezdim." Son sözlerinden sonra bakışları bir süre yüzümde dolaştı durdu. Ardından gerisin geri Azeri buldu.

Azer daha fazla bizi merakta bırakmamak adına konuşmaya başlamıştı.

"Bugün eve dönüş yolunda karşılaştık kendisi ile. Arka mahallede ki küçük konağa taşınıyordu lakin yardım edeni de olmayınca bizim çocuklarla el atıp erkenden bitirdik bütün işi." sonrasında ise mahçup gözleri Münevver hanımı bulmuştu.
"Kusura bakmayın sizin evden ayrılırken telefonum kapanmıştı, şarj etmeye fırsat bulamadım henüz." cümlesi biten Azer elini sehpada duran bardağına uzatarak büyük bir yudum aldı çayından. Ardından arkasına yaslanmıştı.

"Çok iyi etmişsiniz oğul elleriniz dert görmesin. Bu arada komşum de hele gece gece bir sıkıntı yaşamadın inşallah? " Rojda annemin sorusu üzerine Münevver hanım henüz yeni eline aldığı bardağını sehpaya geri bırak konuşmaya devam etti.

"Elektrik işinde bır sıkıntı oldu herhalde tam emin değilim. Kaldık zifiri karanlıkta. Oğlum bir hal çare bulmaya çalışıyor ama burada kimsemiz olmadığı için el mecbur sizi bu saatte rahatsız etmek durumunda kaldım." mahçup bir tavırla önüne eğdiği başı içimi acıtmıştı. Çok iyi ve sıcakkanlı bir kadına benziyordu. İçim ısınmıştı.

"O nasıl laf öyle komşum, sen en iyisi mi oğlana da haber et. Bu akşam bizim misafirimiz olun. Yarın ola hayrola." annemin güleç yüzüyle konuşması odada bulunan herkesin yüzünde derin bir tebessüme neden olmuştu. Hemde herkesin. Hatta başı Kürşat'ın omzuna düşmüş halde uyuklayan Mihrimah'ın bile.

"Rahatsızlık vermek istemem. Hem oğlan askerlık arkadaşının evinin yakın olduğunu söyledi. İki kardeşlermiymiş ne. Bu gece orada kalabil-" Münevver hanımın sesini Rojda annem hiddetle konuşarak bastırmıştı.

"Olur mu öyle şey canım. Sen benim komşumsun. Benim misafirim olacaksın. Oğlan nerede kalmak istiyorsa kendi kararı. Oldu mu?" sonlara doğru yumuşamıştı başta kızgın çıkan ses tonu.

Münevver hanım el mecbur mahçup bir tavırla onayladı annemi. Bunun üzerine saatinde epey geç olması nedeniyle sırasıyla önce Ekber baba ardından ise Kürşat ve ona dayanarak uykulu gözlerle yürüyen Mihrimah uyumak için odalarına çekilmişlerdi.
Rojda annem ise misafir odasını hazır etmek için yanımızdan ayrılmıştı. Şimdi odada üçümüz baş başa kalmıştık.

DİLDÂDE(+18)Where stories live. Discover now