27 AĞABEYİN PLANI

4.8K 237 112
                                    

"Sözlerin
gözlerin,
Ellerin yalnız benim için..
Düşlerim ,
Gülüşlerim,
Hayallerim yalnız senin için..
" Al beni yanına sevgilim.. "

Bölümde ufacık şiddet sahnesi var çok üzgünüm. Mecburdum.

KEYİFLİ OKUMALAR

Kadınların anneliği bebeklerinin varlığından haberdar oldukları ilk anda başlarmış. Peki ya erkeklerin babalığı?

Çok düşündüm.
Meğer böyle bir hismiş baba olmak.

Kadınların yaşadığı histen ne bir eksik ne bir fazla. Kucağına aldığında değilde varlığından haberdar olduğun ilk o anda kapılırmışsın bu duyguya.
Öyle büyülü bir hismiş ki, benim gibi taş kalpli bir adamı bile dakikalarca nefessiz bırakacak şekilde ağlatırmış baba olmak...

Baba olmak.

"Azer'im.."

Daldığım büyülü düşüncelerden bana bu dünyada ki en büyük nimeti bahşeden kadınımın sesi sayesinde ayrıldım.

"Se-sevinmedin mi?" titrek çıkan sesi ile sorduğu soru boğazımda sert bir yumruya sebep olmuştu. Ne demek sevinmemek? Ben onlar için ölürdüm.
Gerekirse öldürürdüm de..

Kendime gelmek adına hızla iki yana salladım kafamı. Yalnızca benim değil Rûşa'nın da bir an önce kendine gelmesi gerekiyordu.

Bizim bir an önce birbirimize gelmemiz gerekiyordu.

Ellerim ile hali hazırda yakınımda olan yanaklarını kavrayıp iyice yakınlaştırdım. Şimdi aramızda bir nefes mesafe bile yoktu. Deyim yerindeyse iç içeydik.

"Güzel aşkım benim, ne kelimedir o öyle? Sevinmemek ne demek? Bilmez misin ne denli baba olmak istediğimi? Ben sizin için ölürüm Alin."

Avuçlarım içerisinde ki başını hızla salladı olumsuz anlamda.

"Ölme Azer! Senden bunu isteyen yok. Sen sadece bizim için,bebeğimiz için yaşa." sanırım bu kelimeye tahammülü yoktu.

"Tamam bebeğim, yaşıyacaz. Hep birlikte olucaz. Sen burda daha fazla kalmayacaksın. Duydun mu beni?"

Bir kez daha salladı başını bir sağa bir sola. Bebeğimin, düşüncelerinde olduğu gibi hareketlerinde de olumsuzluk yatıyordu bugün.
Hiç benim Alin'im gibi davranmıyordu.

" Azer, olmaz. Suçluyum ben unuttun mu? Bir be-bebeğin canına kıydım. Annesi de ölüyordu benim yüzümden.  Hem ben bir bebeğin canını almışken başka bir bebeğe anneli-

" Kes sesini Rûşa! " aniden yüksek çıkan sesim nedeniyle ürkmüştü. Normal zamanda karıma değil sesini yükseltmek, tek bir kötü kelam etmeyen ben bu kez bunu göz ardı etmiştim.

Artık silkelenip kendine gelmesi şarttı.

"Duydun mu beni? Kes artık bu suçluyum laflarını söylemeyi. Sen hiçbir halt yapmadın. Hem ne demek ben annelik yapamam.." derin bir nefes çektim içime. Bir süre susmak zorunda kaldım. Devamını getireceğim cümle düşmüştü çünkü zihnime.

Anne Alin.

Zihnimde ki karelerde benim güzel kızım anneydi. Kucağında dünyalar güzeli bir kız çocuğu. Susturmak adına yaptığı sevimli hareketler de epey başarılı oluyordu. Yüzünde ki eşsiz tebessümü söylemiyorum bile. Nitekim bir benzeri de dünyalar güzeli kızımız da vardı. Annesinin kopyasıydı bu bebek.

"Sen öyle güzel anne olursun ki ben, Azer ağa annesinden bebekken aldığı sevgiyi az görür kendi çocuğumu bile kıskanırdım... Ama öncelikle seni burdan çıkarıcam. Sonra evimize gidip sevincimizi doyasıya yaşıyacaz duydun mu beni?"  tüm çabam Karımı ikna etmek üzerindeydi.

DİLDÂDE(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin