DİLDÂDE(+18)

17 KANLI GELİNLİK

Yıldızlamayı unutmayalım.

Keyifli okumalar 🎈

"Just call my name
I am yours to tame.."

İnsan ömründe kaç kez "tam dibe battım" dediği yerden yeniden mutlu olma şansını yakalar ki.

Bu nedenle yakaladın mı sıkı sıkı tutman, tutunman gerekir o mutluluk parçasına..

İnsan ruhunun en az sabır gösterdiği şey mutluluktur mesela.. Şöyle bir düşününce acıyı uzun süre taşırız omuzlarımızda, nefreti, kini yıllarca saklarız zihnimizi keseciklerinde.. Sabrederiz, yoksulluğa, yolsuzluğa.
Amansız saldırılara, suratımıza asıp otururuz saatlerce.
Duyguları yaşarız yıllarca ama ya mutluluk?

Ona sabrımız yoktur.
Gelir geçer ömür misali bir an, ansızın..

"Hemen cevap vermek zorunda değilsin canım, biraz düşün ben seni ömrümün sonuna kadar beklerim."

"Azer-

" Hayır diyeceksen de hemen deme. Veya zaten evliyiz biz diyeceksen de hemen deme.. Ben istiyorum ki anlı şanlı bir düğünümüz olsun. Hiç bir şey senin içinde kalmasın. "

" Beni bir d-

"Biliyorum, biliyorum benim hayatımda olduğu gibi senin hayatını da el birliği ile mahvettik. Ben zaten her şey dört dörtlük olur demiyorum. Düşeriz, kalkarız, ağlar güleriz ama hep beraber oluruz, ikiniz okuruz Rûşa."

"Azer, seni seviyorum. Ve evet teklifini de kabul ediyorum."

"Hemen cevap verme demiştim aslında. Biraz düşünseyd-...
Ne?".

Oldukça heyecanlıydı. Ne dediğimi algılayamayacak kadar.
Sanırım onu reddetmemden korkuyordu.

"Doğru mu duydum? Ne dedin sen bir daha söyle!"

Derin bir gülümseme belirdi yüzümde. Bu seferki neşeden uzak değildi. Neşenin ta kendisi idi.

"Seni seviyorum dedim Azer ağa!
Evet, teklifini de kabul ediyorum."

Hala benden alçakta olmasından dolayı kısa olan boynuna atlamak benim için oldukça kolaydı.

Anın şoku ile donup kalan ağzı tek kelime etmese de beden dili heyecanını gizlemiyordu.

Ellerini belimin etrafına sararak ayağa kalktı. Kendi etrafımızda döndük durduk. Aşk sarhoşu gibiydik.

Beni yere indirdi indirmesine lakin oldukça uzun olan boyu nedeniyle ayakları üzerinde durmak zorunda kaldım. Şimdi mesafe en aza inmişti.

Nefeslerimiz birbirine karışıyordu.
Onun aldığı soluklarda ben, benim aldığım her solukta ise yalnızca Azer vardı.

Kendime bir söz vermiştim. Bundan sonra eski köşesine çekilen Rûşa yoktu.

Hissettiğim her duyguyu dile getirecek, yaşamaktan korktuğum her hissi tadacaktım.

Ben sabırsız bir insandım.

Tadım yapmaya Azer'in dolgun dudaklarından başladım.

Ani hareketim ile ilk başta biraz duraksasa da karşılık vermekte gecikmedi.

Oldukça hırçın ve aceleci olan öpüşmemiz diğerlerine hiç benzemiyordu.

Azer, öpüşmeyi derinleştirmek adına başını sağa sola eğiyor sanki yeterince kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissetmiyormuşum gibi beni bulutların üzerine çıkarıyordu.