Değişim (IV)

En başından başla
                                    

                  Arabanın önünden dolaşıp Nova'nın yakın olduğu diğer yanına geçti ve tereddütle Nova'ya baktı. Ona dokunursa yine aynı korku ve heyecanı hissetmekten çekiniyordu. Ön kapıyı sonuna kadar açıp tekrar Nova'ya baktı. Tuhaf bir şekilde hem orada olmak istiyor hem de olmak istemiyordu. Çekingen hareketlerle tek kolunu Nova'nın dizleri altından geçirdi ve diğeriyle de sırtına destek sağladı. Yine tuhaf bir şekilde onu bırakmak ve bırakmamak arasında ikilemde kaldı. Sonunda istekli tarafı ağır bastı ve baldırlarından güç alıp Nova'yı kucakladı. Nova'nın kolları ve bacakları bilinçsizce sarkarken, kapalı gözlerine ve hatları serbest kalmış yüzüne baktı. Daha önce kimseye bakmadığı bir bakıştı bu, içi eriyor gibi hissetti. Göğsü tuhaf bir huzur ve rahatlıkla doluydu şimdi. Nova'nın varlığı ve sıcaklığı iyi hissettiriyordu. Fakat Nova uyanınca ona ne açıklama yapacağını düşündükçe içi içini yiyordu. Kesinlikle hoş karşılamayacaktı. 

                  Nova'yı koltuğa oturttu ve kayıp omuzuna düşen başını düzledi. Avucunda hissettiği yanak buz gibi ve kırmızıydı. Bu kez de Nova'nın üşüyor olması düşüncesi beynini kemirdi. Bunu neden umursuyordu ki? Ceketini çıkartıp Nova'nın üzerine örttü. Sonra durdu ve az önce bunu gerçekten yapıp yapmadığını sorguladı. Yapmıştı. Tedirginlik düşüncelerini kapladı ve ona hemen buradan uzaklaşmasını emretti. Sanki bir yerlerden onu eğiten keşişler çıkacak ve Nova'ya zarar verecekti. Uzaklaşmalıydı. 

                  Üst vücudunu arabanın içinden çıkarttı ve geriye doğru bir adım atıp donuk bakışlarla Nova'ya baktı. Hayır, uzaklaşmayacaktı. Nova'nın canını yakmaya cesaret edenin canını alacaktı. Herhangi bir tehlike yoktu ama içi öfkeyle kaynıyordu şimdi. Dışı donuktu ama içi... İçinde yanar dağlar patlıyor, kar fırtınaları kopuyor, lodoslar ortalığı indirip kaldırıyordu. Kalbinin içinde bir tsunami vardı, vücudu basınca dayanamayacak ve her an patlayacak gibi hissetti. Daha bir sürü benzetme ve betimleme yapabilirdi bu konuda ama bu hislere o kadar yabancıydı ki, Nova'da bulaşıcı bir virüs olduğunu dahi düşünmeye başlamıştı. Oysa farkında değildi: virüslerin en güzeli ve en tehlikelisi olan aşk, yavaş yavaş içlerine işliyor ve yerinden söküp aldığı kalplerini, sivri ama bir o kadar da hayran olunası güzellikteki pençeleri arasında birbirlerine sunuyordu. 

                     9 arabanın kapısını kapattı ve bir süre daha Nova'nın belli belirsiz görünen suretine bakmaya devam etti. Arkasını dönüp hantalca vücudunu geriye doğru bıraktı ve ön kapıya yaslandı. Nova'nın dudaklarında oluşturduğu baskıyı, sıcaklığını ve vücudu üstündeki ağırlığı hatırladıkça, boğazındaki yutkunma hissi de artıyordu. Dudakları aralandı ve vücudu ara sıra aniden beliren titremeler yüzünden sarsıldı. Eğilip el ayalarını dizlerine dayadı. Dili kontrolü dışında dudaklarını yaladı ve Nova'nın dilinin izleri üzerinden geçti. Kalbi duracaktı. Bu, daha şimdiden açıklayamadığı, sevdiği ve aynı zamanda ölümüne korktuğu bir duygu oldu. İçine çektiği soğuk nefes ciğerlerini doldururken, öylece olduğu yerde, kapıya yaslanmış bir halde ve hareketsizce kaldı.  

  

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
8,9,3/Yakuza -I- (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin