25. Bölüm: ¶ SAVAŞ IN İNCİSİ••

Start from the beginning
                                    

Her ne görürsem göreyim, Savaşa olan tavırlarımda değişiklik olmayacak. Onu seviyorum.

Nefesimi tutup kutuyu araladığımda, gördüğüm ilk şey gençten güzel bir kızın vesikalık fotoğrafı oldu. Yanaklarındaki derin gamzeler ve kahkülleri ile o kadar tatlı duruyordu ki. Beyaz teni üzerinde deniz mavisi gözleri ışıl ışıl parlıyordu.

"NUR.

2009"

Fotoğrafı çevirdiğim de kısaca, "Nur, 2009" yazıyordu. Baya eskiye dayanıyor, koca dört yıl.

Diğer fotoğrafta bu kez nur yalnız değildi. Yanında Savaşta vardı. Birbirlerine sarılmış gülüyorlardı. Bir diğer fotoğrafta ise Savaş Nur'u öpüyordu...

İçim sızladı...

Nur'un güzelliği, Savaşın gençliği. Eski halide oldukça yakışıklıydı elbette ama şu an yakışıklılığının zirvesinde diyebilirim. Çocuksu bakışlarının yerini, seksi genç adam olgunluğu almıştı. Boyunun ne kadar uzadığını ve ne kadar kaslandığını söylemiyorum bile.

Elimde Savaşın ilk aşkının fotoğrafını tutarken bunları düşündüğümde inanamıyorum ama Savaş..

Savaş, geçen dört yılda yaşayan efsane olmuş.

Ağzımın sularını sildikten sonra fotoğrafları yatağa bırakıp, kutunuz içindeki diğer eşyalara baktım. Çiçekli minicik bir toka, borda fular ve zarftan başka birşey yoktu.

Elimde kimin yazdığını bilmediğim aşk mektubuyla bir müddet odada dönüp durdum. Bu kez, içimdeki delici merakı bastırıp, mektubu gerisin geri yerine koydum. Aynı şekilde fotoğrafları da. Fotoğraflara tahammül etmiştim etmesine de Savaşın yazmış olabilme ihtimali olan mektubu okuyacak güç bende mevcut değil. Omuzlarıma çöken hüzünle yatağa uzandım.

Neye üzüldüğümü bilmiyorum, üzüldüğüm şey Savaşın sevgilisinin olmuş olması mıydı? Yoksa onu hala unutamamış olma ihtimali miydi? Sanırım ikisi de değil, üzüldüğüm şey onun 17 yaşındayken yaşadığı Aşk acısıydı, ve bu acının bi ömür boyu kapanmayacak olan bir yara oluşu.

Akrep ve yelkovan birbiri ardına dönüp dururken saat neredeyse 08.00 e geliyordu. Dün gece Savaşın dolabından ödünç aldığım pijamalarını özenle katlayıp yerine bıraktım. Hazırlanıp sükunet içinde herkesin uyanmasını bekledim, uzunca bir süre. Yatağı toplayıp annesinin bana verdiği ipek pijamalarını yatağın üzerine özenle yerleştirdim. Bunları giymek yerine Savaşın pijamalarını giydiğimi inşallah anlamazlar.

........

Saatler içinde evden tek ses çıkmadı. Kapıyı aralayıp uzun koridordan olabildiğince sessiz geçmeye çalıştım. Salona indiğimde, Evden yükselen tek ses topuğumdan çıkan tıkırtılar oldu. "Belkide odaya geri dönmeliyim." Fısıltılarım eşliğinde geriye döndüğümde, Fatma abla ile burun buruna geldik. Bir kaç adım geriye gidip beni baştan aşağıya inceleyen kadına baktım. "Ben.. Su almak için kalkmıştım." Sanki odamda su yokmuş gibi, yalan söylüyorsun bari akıllıca söyle.

"Ben getiririm İnci hanım. "

İnci hanım(!) Kendimden yaşça büyük birinin bana böyle hitap etmesi alışabileceğim bir hitap biçimi değil. Benim şahsıma söylemediğinin farkındayım, Saruhanlar Holding'in biricik varisi, ailenin göz bebeği Savaş'a duyduğu saygıdan.

" Siz zahmet etmeseydiniz, ben alabilirim."

"Lütfen, burada bekleyin. Ben hemen getiriyorum." Cevabımı beklemeden gitti, olduğum yerde durup ne yapmam gerektiğine karar vermeye çalıştım. Salonun büyüklüğü ve sessizliği içimi ürpertirken olduğum yerde kıpırdamadan bekledim. Çok sürmeden geldiğim merdivenlerin başında Savaş belirdi.  gözleri kıpkırmızıydı, ve oldukça şiş, anlaşılan uyuyamayan tek kişi ben değilim.

UR SERİSİ		~ İNCİ.. (Karamel Düşler - Düzenlememiş Tam Hali)Where stories live. Discover now